"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İklim ve tarım

Doç. Dr. Cevher İlhan CEVHERİ
01 Mayıs 2025, Perşembe
İklim değişiklikleri ülkemizde de tüm dünyada olduğu gibi gündemdeki yerini koruyor.

Son bir yılda Anadolu coğrafyasının çoğunda yaşanan kuraklık, yaygın ilkbahar geç don olaylarının birçok tarım ürününde yol açtığı veya açacağı kayıplar iklim değişikliği konusunu bir kez daha gündeme getirmiştir. Meclise sunulan İklim Kanunu’nun yoğun tartışmalara yol açtığı günlere denk gelmesi de hepimizi yeniden düşünceye sevk etti. İklim değişikliği doğrultusunda ülkemizde en çok etkilenen grupların başında çiftçiler gelmektedir. Yapılacak yasal düzenlemelerin sürdürülebilir çevre, insan sağlığı ve üreticilerin haklarını koruma odaklı bir perspektifte olması önem taşımaktadır. Sadece pazarlama odaklı, çeşitli vergi müeyyidelerinin getirileceği bir yasal düzenleme yarardan çok zarar getirecektir. İklim kanununda yapılacak düzenlemelerde tüm ilgili tarafların yer alacağı bir istişarî mekanizmanın bulunması önem taşımaktadır. 

İklim değişikliği tarımsal üretimi ve tüm tarım-gıda sistemlerini etkilemektedir. Don beklenen etkilerden sadece bir tanesidir. Geçtiğimiz yıllarda kuraklık, yüksek sıcaklık zararı, ekim, çiçeklenme veya hasat döneminde beklenmeyen aşırı yağışlar veya hem karada, hem denizlerde ortaya çıkan zararlı yeni türlerin de iklim değişikliğinin sonucu olduğu unutulmamalıdır.

Yanlışı nerede yaptık? İklim değişikliklerine dirençli üretimi nasıl hayata geçirebiliriz? Bugünlerde tartışılan emisyon ticaret sistemi veya karbon kredileri veya hayvancılığın yasaklanması çözüm müdür? Elbette çözüm değil. İklim gündemiyle olayın sadece pazarlama ve kapital boyutuna yönelme vardır. Oysa olaya daha bütüncül bir bakış açısı ile bakılması gerekiyor. 

Tarımsal üretimimizin pazarın istediği tek çeşitle tek ürün yetiştiriciliği [monokültür] tarım-gıda sistemini kırılgan yapan faktörlerin başında gelmektedir. Tarihte İrlanda’da patateste, Rusya’da buğdayda yaşanan krizler unutulmamalıdır. Çözüm çeşitliliktir. Eğer ekstrem bir iklim olayı yaşanıyorsa o anda kritik dönemdeki türü veya çeşidi etkiler, daha erkenci veya geçici olan kurtulur. Veya bir tür zarar görür, ama üretici diğer türlerle hayatını sürdürebilir. Bitkisel üretimde olduğu gibi hayvansal üretimde de topraktan veya araziden kopuk sadece yem satın alınarak yapılan yoğun üretim hem günümüzdeki sorunları hem de sera gazı salınımını tetiklemektedir. Oysa işletmede organik tarım örneğindeki gibi hayvan sayısı arazi alanına göre hem kirlilik hem de yeterlilik açısından sınırlandırılabilir. Böylece bitkisel üretim ile hayvansal üretim dengesi kurulabilir. Örneğin baklagil yem bitkileri veya yeşil gübre bitkileri diğer türlerle ekim nöbetine alınsa hem toprağa azot ve organik madde katkısı sağlanabilir hem de yem ve gübre ihtiyacı ile maliyetleri azalır. Bugün birçok ülkede sadece doğal otlak ve meralarda değil yapay meralarda da dönüşümlü otlatma çevresel ve ekonomik çözüm olarak hızla yaygınlaştırılmaktadır. Hayvansal üretimde sadece sayı değil kalite ve besin içeriği ön plana çıkarılabilir ve sera gazı emisyonları ve kirlilik de azalır.

İklim krizinin etkileri küresel düzeyde de tartışılmaktadır. İklime dirençli sistemleri ve gıda güvencesini geliştirmek sadece üreticinin üstesinden gelebileceği bir konu değildir. Buna yönelik politikalar ve destekler tabiî ki gerekmektedir. Üreticilerini iklim dostu uygulamalar için desteklemekte olan ülkeler “karbon sızıntısı” olarak anılan ve sera gazı emisyonunu dikkate almadan diğer ülkelerde ucuz üretim yapan firmaların rekabetini engellemek için bazı önlemler almaktadır. Ancak bu son adımdır. İlk atılacak adım tarımsal üretimi iklim dostu ve dirençli hâle getirmek ve sürdürülebilir üretim ile kendine yeterliliği ülkesel düzeyde sağlayabilmektir. Yasaklar değil doğru bilgiyle doğru planlamalar ve genellemeler yerine farklılıkları vurgulayarak yerele uygun çözümleri hızla üretmek önemlidir.

Burada alınması gereken tedbirleri sıralarsak;

• İklim dirençli bitkilerin ekilmesi,

• Risk sürekli ise geç çiçek açan ve döllenen bitki varyetelerinin yetiştirilmesi,

• Örtü altı anaç geliştirmek,

• Mono kültür tarımdan poli kültür tarıma geçilmesi [sadece tek bitki yerine, çok çeşit içeren bitkilerin üretilmesi],

• Don engelleyici önlemlerin alınması, 

• Ekim nöbeti uygulayarak toprak ve bitki direncinin sağlanması, 

• Bitki yetiştirilecek bölgenin ekolojik koşullarına uygun bitkilerin ıslâh edilerek yetiştirilmesi.

Okunma Sayısı: 382
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı