Risale-i Nur okumalarında ve anlamalarında bizleri gayrete sevk edecek ve muvaffakiyetimizi artıracak bazı esasları daima göz önünde bulundurmamız gerekmektedir.
Her hâlükârda; azamî ihlâs, azamî sadakat, azamî iktisat ve azamî takvâ prensipleri doğrultusunda yapılan okumaların, mutlaka zihnimize, kalbimize, aklımıza ve ruhumuza bir pay, bir fayda, bir hisse bırakması elzemdir. Ta ki bu okumalar, hedeflediği maksada ulaşabilsin…
Okuduğumuz Risale-i Nur tefsirlerinin, mutlaka Kur’ân-ı Hakîm’den süzülen hakikatleri barındırdığını bilmeli ve bu yönüyle her bir ayetin mana ve tefsirini damla damla, yudum yudum kana kana içmeli, sindirmeli ve massetmeliyiz.
Risale-i Nur’un beyan ettiği iman hakikatlerinin ulviyetini ve kudsiyetini hem lisan-ı hâl, hem de lisan-ı kâl ile anlayabilecek ve anlatabilecek seviyede kavramamız; nefis ve şeytan karşısında sarsılmayacak bir hâl ve istikamet kazanmış olmamız gerekmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’in hakkaniyetini, belâgatini, fesahatini ve irşad üslubunu Risale-i Nur’un en güzel şekilde yansıttığını fark ederek okumalı; bu kudsî hizmetin bizlere ne gibi faziletler yüklediğini daima idrak etmeliyiz.
Duygu ve düşüncelerimizi, akıl ve idrakimizi Risale-i Nur okumalarıyla terakki ettirerek, ruhumuzun en derin hissiyatını imanın zirvelerine ulaştırmaya çalışmalıyız.
Nasıl ki Kur’ân okumaları bizi Risale-i Nur’a yöneltiyor, Sünnet-i Seniyye’yi yaşamak ve ona ittiba etmek de bizleri bu tefsirdeki iman hakikatlerini anlamaya ve hayatımıza tatbik etmeye teşvik ediyor; aynı zamanda bu yolda bizlere şevk veriyor. Bizler de; şecaat, celâdet, cesaret, feragat, gayret, ümit ve aşk gibi duygularımızı, bu fânî dünyanın aldatıcı istek ve arzularına rağmen, bu zamanın muazzam ve parlak Kur’ân tefsiri olan Risale-i Nur’daki hakikatleri anlamaya ve yaşamaya vesile kılmalı; bu uğurda sebat ve sadakatle gayret göstermeliyiz.