"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın hayatında müsbet hareket vardır

19 Ocak 2021, Salı 00:01
Yeni Asya Grup İzmit Temsilciliği tarafından düzenlenen ‘sanal seminer’de konuşan araştırmacı yazar Atilla Yılmaz, “Bediüzzaman; doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu temsil eden bir şahsiyettir. Onun hayatında hep müsbet hareket vardır” dedi.

İZMİT-YENİ ASYA - NURULLAH ÖZER
[email protected]

Yeni Asya Medya Grup İzmit Temsilciliği tarafından her on beş günde bir zoom üzerinden on-line video konferans sistemi üzerinden organize ettiği “Yeni Asya Gazetesi Yazarı ile Söyleşi” kapsamında araştırmacı yazar Atilla Yılmaz ile “Tarihi Açıdan Bediüzzaman Said Nursî’nin Divan-ı Harb-i Örfi Savunması” kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleşti. Bay ve bayan katılımcıların ayrı ayrı linkten takip ettiği programda moderatör ve katılımcıların sormuş olduğu sorulara cevap verdi.

Program sonunda Atilla Yılmaz, “Afyon Hapishanesi 5. Koğuş” isimli şiirini okudu. Atilla Yılmaz’a sorulan sorular ve cevaplar şöyle:

“Ne demek Divan-ı Harb-i Örfi? Örfi mahkemelerinin kuruluş ve işleyişi hakkında bilgi verir misiniz?”

Örfi, asker demektir. Divan-ı Harb-i Örfi; Askerî Harp Mahkemesi demektir. Divan-ı Harb-i Örfi’nin kuruluşu 1876’da ilân edilen Kanun-i Esasi’nin 13. maddesine dayanmaktadır.

Bu madde ile Osmanlı mülkünün herhangi bir beldesinde meydana gelen toplumsal olayların çıkışında, isyan hareketlerinde yürürlüğe girmek üzere ihdas edilmiş mahkemelerdir. Böyle bir durumda konu Osmanlı Mebusan Meclisi’nde kabul edildikten sonra, sadrazam ve padişahın onayından sonra yürürlüğe girer.

Mahkemenin üç safhası vardır. İki tane alt komisyon bulunmaktadır. Tedkik ve tahkik komisyonu. Böyle olaylarda ihbar edilen kişi veya kişiler tedkik komisyonunda araştırılıp tedkik edildikten sonra suç sabit görülürse tahkik komisyonuna havale edilir, tahkik komisyonunda kişi sorgulandıktan sonra suç sabit edilirse mahkemeye sevk edilir.

31 Mart Hadisesi’nde de Bediüzaman, Tahkik Heyeti’ndeki sorgusundan sonra mahkemeye çıkarılmıştır. Bediüzzaman’ın mahkeme süresi 23 gündür. 23 gün nezarette tutulmuştur. 24 Mayıs’ta beraat ederek tahliye olmuştur.

Bediüzzaman’ın kaleme aldığı Divan-ı Harb-i Örfi isimli eserin önemi nedir?

Bediüzzaman’ın tarih sahnesine çıktığı tarih 1907-1908’dir. Bu yıllarda Bediüzzaman’ı tarih sahnesinde görüyoruz. Bu eserde Bediüzzaman’ın kişiliği vadır, kimliği vardır, karakteri vardır, tavrı vardır, duruşu vardır, fikriyatı vardır. Bediüzzaman’ın kişiliğini, kimliğini, fikriyatını öğrenmek isteyen kesinlikle bu eseri okumalıdır. Bu eseri okumayan Bediüzzaman’ı eksik olarak tanır. Ayrıca Bediüzzaman’ı tanaımak isteyen kişi; bu eserin devamı mahiyetinde olan, bir nevi açılımı olan Münâzarât eserini de okuması gerekir. Bediüzzaman’ın bu eserleri bir Müslümanın sosyal ve içtimaî hayatının nasıl olması gerektiği konusunda yön veren eserlerdir.

Bediüzzaman mahkeme heyetine; ‘yalnız size değil, bütün insanlığa sesleniyorum’ diyor. ‘Bu ne demektir? Bu eseri neşretmeseydim meşverete leke bulaşırdı. Şeriat me’yus olurdu. Hakikati evham ve şüphelerden kurtarmak için yazdım’ diyor. Bunu açar mısınız?

Bu şu demektir. Bediüzzaman mahkemede çağlar üstü bir savunma yapmıştır. Savunma dendiği zaman Sokrat’ın Atina Mahkemesi’nde yaptığı savunması akla gelir. Oysa Bediüzzaman’ın Divan-ı Harp Mahkemesi’nde yaptığı meşrûtiyet savunması en az Sokrat’ın savunması kadar değerli ve önemlidir.

Mahkemenin suallerine cevap verirken adeta gelecek nesillere ders veriyor gibidir. Kısa sorulan suallere kısa cevaplar yerine ayakları yere basan, içi dolu dolu tanımlar yükleyerek meşrûtiyeti, ittihad-ı Muhammediyi (asm), dini anlatan bir sunum yapmaktadır adeta. Bediüzzaman öyle konulardan bahseder ki anlattığı şeyler Müslümanların hatta insanlığın geleceğini ilgilendiren konulardır. Bediüzzaman’ın muhatabı mahkeme heyeti değilde sanki bütün Müslümanlar, hatta bütün insanlar gibidir. Bu savunma yapılmamış ve yazıya geçirilmemiş olsaydı meşrûtiyete leke bulaşır Şeriat mahsun olurdu.

Bediüzzaman’ın bu eseri olmasaydı; bu günün insanları ve gelecek nesiller Meşrûtiyet dönemini sorguladıklarında; ‘dedelerimiz niye meşrûtiyete hakkıyla sahip çıkmamışlar’ diyeceklerdi. Bediüzzaman gelecek nesillerin kendilerini suçlamamaları için verdiği destansı hürriyet ve meşrûtiyet mücadelesini yazıya geçirmiştir.

Hem de İslâmiyeti istibdata müsait bir din ve sistem olarak gören Avrupa’ya; gerçek hürriyetin gerçek meşrûtiyetin İslâm’ın özünde olduğunu göstermek için Bediüzzaman şeriat adına meşrûtiyeti alkışlamış ve bu eserini yazıya aktarmıştır.

Divan-ı Harb-i Örfi’yi okuyanlar; sanki mahkeme reisi Hurşit Paşa ile Bediüzzaman arasında geçen bir mahkeme safahatı varmış izlenimine kapılıyor. Gerçekte öyle midir?

Bediüzzaman mahkemede yaptığı savunmanın bazı bölümlerinde mahkeme heyetine seslenirken; ‘Ey paşalar, zabitler’ diye sesleniyor. Demek ki mahkemede sadece mahkeme reisi Hurşit Paşa yok, bir heyet var. Bu heyet içerisinde generaller albaylar binbaşılar ve yüzbaşılar var.

Bediüzzaman, Harekât Ordusu’nun askerî ihtilâl yaptığı İstanbul’da ihdas ettiği üç harp mahkemesinin birincisinde yargılanmıştır. Mahkeme reisi general Hurşit Paşa’dır. Başkan yardımcısı Albay Ferit’tir. Üyeleri; Albay Emin, Binbaşı Muhtar, Binbaşı Hakkı, Yüzbaşı İsmail Hakkı, Yüzbaşı Sadık Bey, Yüzbaşı Celal Bey ve Binbaşı savcı Celal Bey’dir.

Osmanlı Devleti’nde Abdülhamid Dönemi’nde Şeriat istemek suç muydu ki, Şeriat isteyenler idam ediliyor?

Öncelikle şunu tesbit edelim: Bir kere bu mahkemenin cereyan ettiği, şeriatın yargılandığı dönemde Sultan Abdülhamid tahttan indirilmiş; Harekât Ordusu, Örfi İdare ilân etmiş, İttihad Terakki yeni bir hükümet kurmuştur.

Peki ne olmuştu da ‘Sende mi Şeriat istedin?’ türünden bir soru ile muhatap olunmuştu. Sokaklarda, şeriat isteriz diye yürüyenler anarşi çıkarmıştır. Şeriat isteriz diyenler subayları sivilleri öldürmüştür. Toplumun düzenini alt üst etmişlerdir. Peki bu Şeriat mıdır? Şeriat dahilde böyle olaylara cevaz veriyor mu? Hasan’ı Hüseyin’e kırdırmak Şeriat mıdır? İstanbul’u yakıp yıkanlar asker sivil öldürenler Şeriat isteriz dedikleri için sual; sen de mi Şeriat istedin? tarzında gelmiştir.

31 Mart’ın sebepleri nelerdir?

Osmanlı ekenomisi çok zor durumdaydı. Bu yüzden İttihad Terakki’nin de marifetiyle sadrazam ve padişah devlet dairelerinden çok sayıda memuru işten çıkardılar. Bu durum memurlar arasında büyük huzursuzluklara yol açtı. İttihadçılar orduya yeni bir düzen vermek istiyorlardı. Harp okullarından fennî usûllere göre eğitim almış subaylar yetiştirmek istiyorlardı. Bu sebeple ordudan 2000 alaylı subayın görevine son verdiler. Askeriyede alaylı mektepli kavgaları aldı yürüdü.

Meşrûtiyet bize Batı’dan geldiği için gâvur icadı olarak görüldü. Gazetelerin bazılarında Meşrûtiyet karşıtı yayınlar yapılıyordu. Meşrûtiyetin tesettüre son vereceği yazılıp çiziliyordu. Açık saçıklık yaygınlaşıyor, sarkıntılık olayları artıyor, failleri bulunamıyordu.

1909’da İttihad Terakki muhalifi Serbesti Gazetesi’nin yazı işleri müdürü ve yazarı Hasan Fehmi, Galata Köprüsü’nde vurularak öldürüldü. Bu olaydan beş gün sonra da 31 Mart Hadisesi meydana geldi.

Niçin Bediüzzaman’ın 31 Mart yargılamalarındaki mahkeme tutanakları ve yaptığı savunma araştırmacılara açılmıyor? Bu konuda ne dersiniz?

Demek ki Bediüzzaman’ı gölgelemek isteyenler arşivleri açmıyorlar. Ama hiç kimse, hiçbir Allah’ın kulu o hadiseler üzerinden, dindarlara vuramaz. Bediüzzaman’ın hayatının bütün safhaları biliniyor. Bediüzzaman; doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu temsil eden bir şahsiyettir. Onun hayatında hep müsbet hareket vardır. 

Okunma Sayısı: 2335
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Türeli

    19.1.2021 06:15:18

    Canlı olarakta dinledin, anlatımlar, soru ve cevap kısmı ve okuduğu şiiri de mükemmel olmuş, tebrik ederim programın devamını temenni ederim. Allah razı olsun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı