"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin torunu: Tâhâ-i Hakkâri Hz. (ra)

20 Ocak 2013, Pazar
Osmanlılar zamanında Anadolu’da yaşayan ve “Silsile-i Âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin otuz birincisi olan Tâhâ-i Hakkâri Hazretlerini tanıyalım bu hafta.. Kerâmetlerle dolu hayatı olan bu büyük veliyi ziyaret edelim buyrun..

***
Nehri’de yaşayıp orada vefat eden büyük veli, Abdülkadir Geylâni Hazretlerinin on birinci torunu olup seyyiddir. Halid-i Bağdadî Hazretlerinin büyük talebelerindendir. Ruh bilgilerinin mütehassısı, Rabbanî ilimlerin hazinesidir. Hocası tarafından Nehri kasabasında ders vermeye memur edilmişti. Bütün İslâm âlimleri gibi Tâhâ-i Hazretleri de gecelerini gündüzlerine katıp İslâm’ın güzel ahlâkını yaymış, herkesi iyiliğe teşvik etmiştir.
Seyyid Tâhâ, çocukluğundan itibaren büyük bir istidad, vakar ve heybet sahibi idi. Daha o yıllarda büyük bir zat olacağı söylenirmiş kendisine. Mevlânâ Halid, Seyyid Tâhâ’nın yetişmesine, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, kalplerin düşünemediği makamlara erişmesine himmet gösterip yardım etmiş.
Seyyid Tâhâ hilâfetle müşerref olup Berdesur’a gitmiş. Huzuruna her gelen, nur saçan sohbetlerini bırakamazmış. Nehri, gül bahçelerine dönmüş.
Seyyid Tâhâ Hazretlerinin murakabe etmesinin çokluğundan boynundaki kemik dışarıya doğru eğilmiş gibi görünürmüş. Yüzündeki heybet şuâsı ondördüncü gecedeki ay gibi gözleri kamaştırırmış. Gönül sahipleri onu görünce, ruhen âşık olurlarmış. Sohbetlerinin ehli olanlar, aşkla kendilerinden geçerlermiş. Nehri hududuna girildiğinde, feyz ve muhabbet kokuları, akıllı olanları ve gönül sahiplerini istilâ edermiş. Hülâsa, İlâhî nurun tecellisi idi. Onu görenler müslim veya gayrimüslim o anda Allahu Teâlâyı hatırlarmış.
Pek çok kerâmetleri vardır. Pek çok âlim ve talebe yetiştirmiştir.
Kerametlerinden biri şöyledir:
Seyyid Tâhâ Hazretleri bir gün camide cemaate namaz kıldırmak için ayağa kalkmış. Niyetten önce sağ elini bir anda ileri uzatmış. Geri çektiğinde ise bir miktar su cübbelerinin kolundan dökülmüş. Canlı bir balık da yere düşmüş. Cemaat hayretler içinde tabi. Namaz kıldıktan sonra Köse Halife cesaret edip “Efendim, bu su ve balık nereden geldi?” demiş. Seyyid Tâhâ Hazretleri cevaben “Kızıldeniz’de bir gemi batıyordu. Talebelerimizden birinin ‘İmdat ya mübarek hocam!’ diye çağırması üzerine, yardım edip, gemiyi düzelttik. Büyüklerimizin himmeti, bereketiyle kurtuldu. Bu su ve balık oradandır” buyurmuş. Bir sıkıntı anında “İmdat ya şeyhim/hocam!” diye yardım istenildiğini duymuştum. Bu kerâmet ve daha bir çok kerâmet de bunu tasdik ediyor. Rabbimize şükürler olsun, vesile kılıyor.
Seyyid Tâhâ Hazretlerinin büyük talebesi Seyyid Sıbgatullah Hazretleridir.
Seyyid Tâhâ Hazretleri kendisine şunları buyurmuş:
“Molla Sıbgatullah! Üstâdına muhabbet ve onunla sohbet, her şeyden üstündür. Çünkü üstâd, kemal mertebelerinin en yükseğine kavuşturmak ve ona marifetleri vermekle, talebesinin hastalıklarını izale eder, giderir” buyurdu. Yine:
“Şâh-ı Nakşibend Hazretleri, yolunun esasını Ashab-ı Kirâmın yolu üzre kurdu. Onlar Resulullah’ın (asm) muhabbeti ile yetindikleri gibi, bize de üstâda muhabbet yeter.”
“Bana Cennet veya Cehennemden bahsetmek işi verilmedi. Bu kapıda olanlara bu ikisi tesir etmez.”
Bu sözü açıklarken Sıbgatullah Arvasi şöyle buyurdu; “Ebrâr yani iyi mü’minler ahiretleri için amel ederler; mukarrebler, yani Allahu Teâlâya yakın olan ve hep O’nunla bulunmaktan zevk alan seçkinler, sadece Allahu Teâlâ için amel ederler.”
“Amellerinizi ucb (kendini beğenmek, ibadeti kendinden bilmek) ile örtmeyiniz, yok etmeyiniz” buyurdu.
Seyyid Tâhâ Hazretleri 1269 (m. 1852) senesinde bir ikindi vakti Haram Çeşmesi denilen yerde sohbet ediyorken kendisine iki mektup arz edilmiş. Damadı Abdülehad Efendiye okuttuktan sonra “Abdülehad! Şöhret afettir. Artık bizim dünyadan gitmemizin zamanı geldi” buyurmuş. On gün hasta yatmış. Namazlarını yine de ayakta kılmış, yakınları ve talebeleriyle helâlleşmiş, vedalaşmış. Hastalığının on ikinci günü Yasin-i Şerifler arasında Kelime-i Tevhid getirerek ruhunu teslim eylemiş.
Mevlâ kendisinden razı olsun.

Kaynak:
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi.

ARZU KONAN

Okunma Sayısı: 17621
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı