"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Almanya Risale-i Nur Kongresi

24 Temmuz 2016, Pazar
Bu sene Avrupa, Üstadı anma programlarının 16.sı, aynı zamanda Türkiye’deki Risale-i Nur kongrelerinin 11.si Almanya’nın Köln şehrinde gerçekleşti.

Biz de İzmir Menemen dershane talebeleri olarak gazetemizin yazarlarından Süleyman Kösmene’nin eşi Fatma Kösmene’yle birlikte kongreye iştirak ettik. Avrupa’nın farklı bölgelerindeki hizmetleri görebilmek ve oradaki güzellikleri temaşa etmek için yola koyulduk.

İlk durağımız olan Fransa’ya, Atina üzerinden aktarmalı gideceğimiz için pasaport kontrollerimiz Atina’da yapıldı. Oldukça sıkı kontrollerden geçtikten sonra havaalanında oturup uçağımızı beklerken defalarca yanımıza gelip pasaportumuzu tekrar görmek istediler. Gözlemlediğimiz kadarıyla kontrollerde bu tarz sıkıntıları yaşayanlar genelde ne yazık ki İslâm ülkelerinden gelen insanlar oluyor. Bunun üzücü sebebi ise dünya gündeminden düşmeyen terör olaylarının kaynağının İslâm dünyası olarak gösteriliyor olması. Fakat biz müsbet hareketi kendisine düstur edinen Nur Talebeleri olarak, karşı tarafın ön yargılı davranışlarına sakinlikle mukabele ettik. 

Tam Avrupa’daki herkesin İslâm dünyası hakkında önyargılı olduğu fikrine kapılmışken, Atina-Paris uçağımızda yanımızda oturan Fransız hanımefendi Catherina bu düşüncemizin yanlış olduğunu fark etmemize vesile oldu. Kendisi uzun süre İngiltere’de eğitim almış bir Psikiyatrist. Ateist olmasına rağmen, pek çok Müslüman arkadaşı olduğunu ve hiçbir dinin terör gibi korkunç bir şeyi barındıramayacağını düşündüğünü söyledi. Uçakta ikram faslına geçtiğimizde ise bize “siz Müslümansınız, isterseniz yiyeceğin içinde sizin için sakıncalı bir maddenin olup olmadığını hostese sorun.” uyarısını yaptı. Bu konudaki duyarlı davranışı bizi ikinci kez şaşırttı ve sevindirdi.

Yaklaşık üç saatlik uçuştan sonra Charles De Gaulle Havaalanı’na iniş yaptık. Paris’te hizmetlerle ilgilenen Nurdan Kuşe Ablamız bizi karşıladı. Fransa’nın görenleri hayrete düşüren yeşilliklerini tefekkür ederek dershanemize ulaştık. Dershane Paris’e yarım saat uzaklıkta olan Fosses şehrinde bulunuyor. Evlerin çoğu iki katlı ve müstakil olup binaların arasında yemyeşil parklar geniş yer tutmakta. Dershanemizin içinde bulunduğu binanın ilk katı Kuşe ailesine ait olup, ikinci katta erkek dershanesi, üçüncü katta ise bayanlar dershanesi var. Kısa bir dinlenme faslından sonra dershane çevresinde bulunan tarihî birkaç mekân dolaşıp, çevresindeki yeşilliklerde piknik yaptık. 

Ertesi gün Songül Ablamızın mihmandarlığında Paris’in turistik mekânlarını gezmek üzere yola çıktık. Eiffel Kulesi’yle başlayan yolculuğumuz Şanzelize Caddesi’nde Macaron tadarak devam etti. Satıcımızın Küba’lı olduğunu öğrenerek başlayan muhabbetimiz, ”Müslüman mısınız?” sorusuna mukabil; “umarım bir gün” cevabını vermesiyle koyulaştı. Fransa’da gözlemlediğimiz çoğu insanın yüzlerinde ufak bir tebessüm bile göremeyip aksine ters bakışlar alırken, bu satıcının sıcak tavırları bizi çok memnun etti. 

Ters bakış demişken, başımızdan geçen bir olayı sizinle paylaşalım. Yol tarifi almak için başvurduğumuz bir sokak satıcısı, muhtemelen başörtülü olmamızdan kaynaklı olarak küçük bir çığlık atmasının ardından İngilizce yönelttiğimiz soruya İngilizce nerelisiniz cevabını verdi. Türkiye kelimesini duyduktan sonra Fransızca bağırmaya başladı. Fransızca bilmememize rağmen kelimelerin arasından terörist kelimesini seçince hızla uzaklaştığımız halde hâlâ arkamızdan bağırmaya devam etmesi, ne yazık ki Avrupa’daki İslamofobinin müşahhas bir örneği oldu.

Sıradaki durağımız Fransız İhtilâli sonrası pek çok insanın giyotinle idam edildiği Concorde Meydanı oldu. Louvre Müzesi’yle devam edip Paris Camii’ne vakit namazımızı kılmak üzere uğradık. Minaresi ve İslâm mimarisini yansıtan geniş avlularıyla göz kamaştıran cami aynı zamanda Paris Belediyesi’nin Müslümanlara hediyesi olmasıyla meşhur. 

Son olarak ihtişamlı Notre-dome ve Beyaz Kilise ziyaretimizle son bulan gezimiz bizde Paris’e dair güzel hatıralar bıraktı. 

Hızla tamamladığımızın Paris turumuzun ertesi günü, önceki gün vakit ayıramadığımız nehir turunu yapma imkânı bulduk. Ayrıca Sen Nehri’nde yapılan tur, Paris’in pek çok tarihî noktalarını görebilme imkânı sunmakta. Turumuzu tamamladıktan sonra Fransız hükümdarlarının müsrifliğini gözler önüne seren ve nihayetinde ihtilâle sebebiyet veren Versay Sarayı’nı ziyaret ettik. Versay Sarayı’nın, Topkapı Sarayı’nın dokuz katına yakın büyüklükte olması Osmanlının mütevaziliğini gözler önüne seriyor. Pek çok detayı altınla kaplı olup aynı zamanda iki yüz bin kişiyi ağırlayacak büyüklüğe sahip bir sarayın bir tane bile tuvalete sahip olmaması dikkate şayan. 

Paris’te ulaşımın büyük kısmı demiryollarıyla sağlanmakta. Zahirde karışık olmasıyla birlikte haritada inceleyince müthiş bir düzen gözlere çarpıyor. 

Dershaneye ulaşıp bir müddet istirahattan sonra derse iştirak ettik. Paris cemaatinin oldukça yoğun bir hizmet akışına sahip olduğunu müşahede ettik. Bayanlara, Salı ve Perşembe günleri umumî ders yapılmakla birlikte Cuma akşamı hem bayan hem erkek dersleri yapılıyor. Çarşamba günleri ilkokul ve anaokulu erkek öğrencilere ders yapılırken, Cumartesi ise anaokulundan üniversiteye kadar her yaş grubuna kız dersleri yapılıyor. Biz de bu yoğun akışa sahip programdaki derslerden birisine iştirak etmekten mutluluk duyduk. Paris’in hizmetlerindeki farklı ve kuvvetli samimiyeti takdir ederek sebebini sorduğumuzda, ”hizmet haricindeki ortamlar İslâm’dan o kadar uzak ki, buna mukabil biz birbirimize daha sıkı bağlanıyoruz” cevabı bizi duygulandırdı.

Fransa’ya dair zihnimizde yer eden güzel hatıraların eşliğinde Paris’ten, kongremizin gerçekleşeceği Köln’e doğru yola çıktık. Muhteşem manzaraları bir an olsun kaçırmamak için altı buçuk saatlik yol süresince gözümüzü bile kırpmadan temaşa ettik. Şeminur Efe Ablamızın bizi karşılamasının ardından Habibe Işık’la birlikte kalacak olduğumuz Siracün’Nur medresesine doğru yol aldık. 

Ertesi gün gerçekleştirilecek kongreden önce Ren Nehri kıyısında kısa bir yürüyüş yaptık. Programın gerçekleştirileceği saate kadar Almanya cemaatiyle tanışıp, konuşmacılara sorularımızı yönelttik. Bu süre içerisinde kermes hazırlıklarını yakından müşahede ettik. Kermesin yiyecekten giyeceğe kadar çok geniş bir yelpazeyi kapsadığını ve satışlardaki kart sistemi gibi çeşitli uygulamalarla meşhur Alman disiplininin cemaate de yansıdığını görmüş olduk. 

Masa çalışmaları deklarasyonlarıyla başlayan program, Biz Bize Müzik topluluğunun dinletisiyle devam etti. Konuşmacılarımız Mustafa Akyol, İbrahim Özdemir ve Kâzım Güleçyüz, misafirler tarafından büyük bir ilgiyle dinlendi. Ana teması İslâm dünyasının sorunları ve çözüm önerileri olan konuşmaların ardından kitap imzalama faslına geçildi. Gerek temasıyla, gerek vesile olduğu uhuvvet ortamıyla oldukça istifadeli bir program gerçekleştirilmiş oldu. 

Ertesi gün seyir terasından Köln’ü seyre dalarak gezimiz başladı. Almanyalı ablalarımızın rehberliğiyle gördüğümüz manzaralar anlam kazandı. Sıradaki durağımız bizlere yepyeni tefekkür kapıları açan Florya Botanik Bahçesi oldu. Cenâb-ı Hakk’ın Cemil ismini mütalâa ederek teleferik istasyonuna doğru yol aldık. Kısa bir teleferik yolculuğundan sonra Köln’ün simgesi haline gelmiş tarihte Haçlı seferleri kararlarının alınmış olduğu Dom Katedrali’ne doğru yol aldık. Hz. İsa tarafından son tuğlasının koyulacağına inanılan katedralin inşaatı hâlâ devam etmekte. 

Bugünkü bütün gezi istasyonlarımızda Fransa’nın aksine olarak pek çok Türk ile karşılaştık. Öyle anlar oldu ki, İngilizce olarak yönelttiğimiz yol tarifi sorusuna Türkçe olarak “buyurun” cevabı aldık. 

Akşam ziyaretimize gelen cemaat ablaları ve liseli gençlerle hizmet mahallerimiz hakkında sohbet ederek fikir alış verişi yaptık. Fransa’da gördüğümüz ilgi ve samimiyeti burada da yoğun bir şekilde hissettik. İhlâslı hizmetlerinin kabulünü Cenâb-ı Haktan niyaz ettik ve etmeye devam ediyoruz.

Oberhausen şehrindeki Gazometri Müzesi’yle bir sonraki günümüze başladık. Bize eşlik eden kalabalık bir ekiple müzenin ilk katlarındaki fotoğraf sergisini gezdik. Müzenin ortasına asılmış oldukça büyük beyaz bir kürenin üzerine projeksiyonla yansıtılmış dünya, uzay boşluğundan kendisini tefekkür ediyormuşuz hissi uyandırarak hepimizi hayrete düşürdü. Üst katının seyir terası olarak kullanıldığı işlevini yitirmiş gaz fabrikasına bu kadar çeşitli işlev kazandırılmış olmasını takdir ettik. 

Duisburg Merkez Camii eyaletteki tek minareli cami olmasıyla dikkat çekiyor. Dalgalanan Alman bayrağının yanında Türk Bayrağını görmek hepimizi sevindirdi. Yol üzerinde Nişantaşı modacısından İzmir Köfte’ye kadar çeşitli Türk mağazaları Almanya’da olduğumuzu bize kısa bir süreliğine unutturdu.

Almanya’da dikkatimizi çeken diğer bir husus ise ulaşım araçlarına bilet kontrolü olmadan biniliyor olmasıydı. Bilet görevlisi tarafından ara sıra yapılan kontrollerde biletsiz insanlara para cezası verilmekte. Biletsiz binme oranının oldukça düşük olduğunu öğrenmemiz üzerine İslâm dininin hasletleri olan dürüstlük, temizlik, düzen, insan hakları ve demokrasinin Avrupa’da büyük ölçüde yaşanıyor olduğunu ve Üstadın “Avrupa İslâma hamiledir” sözünü tahattur ettirdi.    

Almanyadaki son günümüz cemaat dersi ve ardından kahvaltıyla başladı. Yine yoğun bir programa sahip olan cemaat hizmetleri bayanlar için Çarşamba sabah dersi, Cumartesi umumî ders ve Salı günü çalışmalı ders olarak gerçekleştiriliyor. Ayrıca Cumartesi 4-21 yaş arası çocuk ve gençlere dört grup halinde Risale-i Nur dersleri yapılıyor. 

Cemaatimizin hamarat ablaları tarafından hazırlanan mükellef kahvaltı sonrası başta çikolata olmak üzere çeşitli hediye alış verişimizi bu noktada bize çok yardımcı olan Hatice Ablamızla yaptık. Sonrasında Düsseldorf şehrinde bir hükümdarın eşi için yaptırdığı ihtişamlı sarayı ziyaretten sonra cemaatimizin bu şehirdeki dersanesinde Ayşe Okur Ablamızdan kısa bir ders dinledik. Ardından gece kalkacak uçağımız için hazırlıklara başladık. Bizim için oldukça istifadeli geçen, farklı bölgelerdeki Nur kardeşlerimizle kaynaşmamıza ve şevk almamıza vesile olan gezimiz böylece hitama ermiş oldu.

İzmir‘den 

Fatma Zehra Yavaş, Eslem Sueda Tola, Rahmet Nur Namdar adına; Nurcihan Can

Okunma Sayısı: 1874
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı