Hayatın lezzeti ve zevki, iman ve Kur’ân yolunda yürümekle elde edilir. Büyük İslâm Müceddidi Bediüzzaman der ki; ’’Hayatın zevkini ve lezzetini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız. Ve feraizle (farzlarla) ziynetlendiriniz, günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz.’’ (Sözler, sf. 134)
Gerçekten hayatın zevki iman hakikatlerindedir. İman nurunu elde etmek hayatımıza yön vermek için; devamlı imanî eserleri okumak ve mümkün olduğu kadar imanî ve Kur’ânî yaşayış içinde olmak zorundayız.
Günümüz insanları huzursuz ve sıkıntılıdır. Sağlıkları gitmiş, manevî hayatları dumura uğramıştır. Çünkü insanlar, Kur’ân hakikatlerinden habersiz ve gafil bir şekilde yaşamaktadırlar. Buradan Müslümanlara ve Risale-i Nur Talebelerine büyük işler düşmektedir. 
Ünlü şair; Ali Ulvi KURUCU şöyle der:
 ’’İnsanları kurtarmaya candan çalışanlar
 Rabbim takacaktır size Cennette nişanlar’’
Hakikaten bu bağlamda; yalnız kendimiz için değil, toplum için yaşamalıyız. İnsanlara  güleryüz göstermeliyiz. İnsanlara kötü söz söylememeliyiz. Kırıcı ve yıkıcı söz ve davranışlardan uzak durmalıyız. Çünkü  atalarımız; ’’ok yarası geçer, dil yarası geçmez’’ demişlerdir.
 Bu atasözü insanlara çok güzel öğütler vermektedir. 
Üstad Bediüzzaman Said Nursî; ’’Risale-i Nur benim bedelime sizlerle görüşür, derse müştak yeni kardeşlerimize güzelce ders verir. Nurlarla ya okumak veya okutmak veya yazmak suretinde ki meşguliyet, tecrübelerle kalbe ferah, ruha rahat, rızka bereket, vücuda sıhhat veriyor.’’ (Şuâlar, sf. 418)
Bu çağın gafil ve sıkıntılı insanları Nurlara çok muhtaçtır. Başta kendi nefsimiz, bu Kur’ânî eserleri çok okuyup, hayatımıza tatbik etmeliyiz. Dünyamız büyük bir manevî buhran geçiriyor. Yangın var…
Manevî ruhî sıkıntılar kol geziyor. Bu sebeple nurlara ve İslâmiyete her zamankinden daha çok muhtacız. İslâmiyete hizmet hem geçim kolaylığı sağlar, hem de vücudumuza sağlık verir. 21. Yüzyıl sıkıntı ve dertlerle dolu bir çağdır. Herkes bu sıkıntılardan muzdariptir. Sanki manevî hava bozulmuş maddî ve umumî bir sıkıntı hastalığı etrafımızı kuşatmıştır.
Bizim her derdimize ilâç, Nurlarla meşgul olmaktır. Nurları okumak, okumak, okumak… Diğergam olmaktır. Yalnız kendi nefsimiz için değil, cemiyet için yaşamak gerektir. İnsaların imanlarının kurtulmasına çalışmaktır. İşte hem beden sağlığı, hem de ruhun sağlığı Kur’ân-ı Hakîm’in hakikatlerine sımsıkı sarılmaktadır. İyi bir İnsan, iyi bir Müslüman olmaktır.

Cahit ÖZPINAR