"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İşte tablo, işte gerçek

Faruk ÇAKIR
26 Nisan 2022, Salı
Hak, hukuk ve adaletin sağlanması ile ilgili meseleler mutlaka Türkiye’nin birinci gündem maddesi olması icap eder, ancak ekonomideki gelişmeleri de görmezden gelemeyiz.

İdareciler, “Dünya bizi kıskanıyor” demeye devam ederken, üzücü bir haber duyuldu: Türkiye, dünyanın en büyük 20 ekonomisi sıralamasında yerini kaybetmiş.

Hemen hatırlamak gerekir ki, ülkemiz ekonomi sıralamasındaki yerini kaybettiği gibi ‘hak, hukuk ve adalet sıralaması’ndaki yerini de büyük ölçüde kaybetmiştir. Zaten hak, hukuk ve adaletin tecelli etmediği bir ülkenin başka sıralamalarda da önde olması kolay değil. 

İlgili haberde şu bilgiler yer alıyor: “IMF ve Dünya Bankası’nın verilerine göre 2021’de, Türkiye en büyük ilk 20 ekonomi içerisinden çıkarak 21. sıraya geriledi. İlk 20’nin yeni üyesi ise İran oldu. Ülkelerin ekonomik güçleri Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) büyüklüğü ve kişi başına düşen GSYH ile ölçülüyor. Belirli bir dönem içinde üretilen bütün malların o yıla ilişkin ortalama piyasa fiyatları üzerinden toplanmasıyla GSYH, o miktarın nüfusa bölünmesi ile de kişi başına GSYH hesaplanıyor.” (tr.euronews.com, 23 Nisan 2022)

Daha alt sıralarda yer alan ülkeler örnek gösterilerek “21. sırada olmak”la da övünenler olabilir. Fakat burada önemli olan Türkiye’yi idare edenlerin “daha iyiye doğru gidiyoruz” derken; gerçekten tersinin olmasıdır. Yirminci sıradan yirmi birinci sıraya düşmek iyi değilse, ülke ekonomisi de iyiye gitmiyor demektir. 

Bazı idareciler, “Virüs salgını vardı, şöyle oldu, böyle oldu” diyebilir. Dünyanın umumi anlamda bir ekonomik kriz yaşadığı elbette inkâr edilemez. Ancak bu sıkıntılar sadece Türkiye’yi etkilemiyor ki. Bütün dünya ülkeleri aynı nispette mevcut krizden etkileniyor. O halde sıralamada daha alt seviyelere düşmeyi, ‘dünyadaki kriz’ ile açıklamak inandırıcı olabilir mi?

Türkiye’yi idare edenler ne derse desin, ortada bir gerçek var: Vatandaş her geçen gün daha fazla geçim sıkıntısı çekiyor. Zamları ardı arkası kesilmiyor ve fakir daha fakir olurken belli sayıda kişiler zenginliklerine zenginlik katıyor.

Peki, gelir dağılımının bu kadar bozulduğu bir yerde ‘hak’tan bahsetmek mümkün mü? Uygulanan ekonomik politikalarla fakirden alıp zengine veren bir sistem kurulmuş olmadı mı? Artan kiralar sebebiyle insanlar tahminlerden daha zor bir durumda. Üstelik bu durum daha da kötüye gitme ihtimali de taşıyor. Önümüzdeki aylarda kira kontralarının süresi dolanlar acaba hangi şartlarda yeni kira kontratı imzalayabilecek?

Herkesin gördüğü tablo bu. Mesele, bu tabloyu inkâr etmek değil; kabul edip çare ve çözüm bulmaktadır. Ne hikmetse idareciler önümüzde duran bu tabloyu inkâr etmeyi tercih ediyor. 

Hayır, çare krizin, sıkıntının, problemin inkârı değil; kabul ve çare aranmasındadır. Çare ve çözüm de mümkündür. Macera yerine, herkesin bildiği ‘doğru’ politikaları tercih etmek tek çare vesselam.

Okunma Sayısı: 1599
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Aysuna

    26.4.2022 09:37:16

    Hukukun üstünlüğü,kul hakları,demokrasi olmadan ne ekonomi olur ne de başka bir şey.Yüzbinlerce insan(aileleriyle milyonlar) açlığa mahkum edildi,halk seyretti.Ceza,amel cinsindendir.Maalesef insanlar,aynı su-i akıbetle karşı karşıya.Allâh,masumlara,gariplere ferec ve mahrec lütfetsin...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı