"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Her türlü darbeye karşı

Faruk ÇAKIR
13 Eylül 2025, Cumartesi
Bir darbe yıldönümü daha geride kaldı. 12 Eylül 1980’deki askerî darbe, gerçek anlamıyla ‘münafikane bir darbe’ idi. Yani temelinde milleti yanıltmayı hedef almıştı ve büyük ölçüde de bunu başardı diyebiliriz.

Darbeci paşalar “Bir sağdan, bir soldan” diyerek güya kendi içlerinde ‘adil’ oldukları mesajı vermeye çalıştı, ama getirdikleri sistem sayesinde milletin genleriyle oynadılar ve Türkiye’deki siyasî hayatı darmadağın ettiler. 

Bu anlamdaki ilk darbe sayılan 27 Mayıs 1960 darbesi siyasetçileri katletmişti, ama 12 Eylül 1980 darbesi siyaseti, siyasî yapıyı, siyasî partileri ve bir bakıma da siyasî anlayışları katletti. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen 12 Eylül’ün getirdiği sistem ortadan kaldırılamamış ve maalesef değiştirilememiştir.

12 Eylül’e imza atanlar milleti yanıltmak için ‘dindar’ görünmüş, miting meydanlarında ayet mealleri okumuş ve “Benim babam da hacıydı” demiştir. Hatta Türkiye’nin halen ayak bağı olan 1982 anayasasını millete kabul ettirmek için “Bakın işte, okullarda din dersini mecburî hale getiriyoruz” diye propaganda yapmış ve milleti ikna için her türlü yanıltmayı yapmıştır. Haliyle tahkik ehli olmayan ekseriyet de, “Ne iyi, çocuklarımız okullarda dinini diyanetini öğrenecek” diye kurulan bu tuzağa düşünmüştür. 

Aradan bunca zaman geçti, okullarda mecburi olarak okutulan bu ders sebebiyle gençlerin inançlı ve sağlam itikatlı yetiştiğini düşünenler var mı? Bu maddenin bir yanıltma ve şaşırtma maddesi olduğu çok net bir şekilde görülmedi mi?

Demek ki darbecilerin ilk işi, milleti yanıltıcı adımlar atmak oluyor. O halde yeni darbelere fırsat vermemek için ‘yanıltıcı adımlar’ı görmek icap ediyor. 

Darbelere ve darbecilere fırsat vermemenin bir yolu da, her türlü darbeye ve her zaman karşı çıkmayı adet haline getirmek olmalı. Ne yazık ki bazıları, sözle değilse de fiilleriyle “Bizim darbecimiz iyidir. Bize yarayan darbe iyidir” tavrı ortaya koyuyorlar. Böyle olmasa değişik isim ve şekillerle yeni darbelere maruz kalınır mıydı?

Hukukun tesis edilmediği her dönem, ismi başka olsa da ‘darbe dönemi’dir. Bu bakımdan hak, hukuk ve adalet talebinin her zaman canlı tutulmasında fayda var. 

Tabiî ki; aileye ve gençliğe kurulan tuzakların da farklı sir darbe çeşidi olduğunu da unutamayız. 

Her türlü darbeye her zaman karşı çıkalım ve karşı olmaya da devam edelim...

Okunma Sayısı: 177
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı