"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Manevî mimarlar unutulur mu?

Faruk ÇAKIR
19 Mart 2023, Pazar
Dört bir tarafı ‘dert’lerle sarılan ülkemizin bir derdi de eğitimdeki sıkıntılardır. Hemen her iktidar eğitimden yana şikâyetlerini dile getirir; ancak bu güne kadar kalıcı bir çözüm, istikrarlı bir eğitim sistemimiz olamadı.

Deprem ve benzeri felaketlere maruz kalmamızın bir sebebi de eğitimdeki kalitesizlik olamaz mı?

İdarecilerin bir kısmı, eğitime ayrılan paranın ‘iyi eğitim’ için yeterli olacağını düşünüyor. Buradan yola çıkarak, “Biz şu kadar yeni okul yaptık. Bu kadar okulu depreme dayanıklı hale getirdik. Kitapları da bedava veriyoruz. O halde eğitim sistemimiz düzelmiş olmalı” anlamına gelecek şekilde konuşuyorlar. ‘Kaliteli eğitim’i para ile ölçmeye çalışan bu anlayışın problemi çözme ihtimali olabilir mi? Elbette ‘para’ da lazım, ancak ilk şartın ‘iyi yetiştirilmiş öğretmenler ve günün şartlarına uygun hazırlanmış ders kitapları’ olması gerekmez mi?

Ankara’da Türkiye Yazarlar Birliği Derneği’nde bir konuşma yapan senarist, yapımcı ve yazar Sadık Yalsızuçanlar, dolaylı olarak eğitime atıf yapmış ve “Anadolu’nun manevî mimarlarının yaşamlarını edebiyatımıza yansıtmamız gerek. Bir konunun peşine takılıyordum” demiş. Bu tespitten yola çıkarak, “Okul ders kitaplarında Anadolu’nun manevî mimarlarının hayatları, fikirleri ve eserleri yer almalı” denilse her halde doğru olur. Lise ya da üniversitede okumuş bir gencin, “Anadolu’nun manevî mimarları”ndan habersiz olması, onların eserlerini tanımamış olması büyük bir eksiklik ve yanlış değil mi? Günümüzde bu ‘manevî mimarlar’ gerektiği şekilde tanıtılıp öğretiliyor mu? Bu yapılamadıktan sonra ‘kaliteli eğitim’den bahsetmek kolay olur mu?

Sadık Yalsızuçanlar’ın hikâyeciliği üzerine bir değerlendirme yazısında da şu yorum yapılmış: “...Fakat Zarifoğlu’nun yeri ayrıcalıklıdır yine de. ‘Türkiye’ye ait düşleri’ni diri tutmasını sağlayan iki isimden biridir o. Diğerini Said Nursî olarak kaydediyor yazar. Risaleler, ömrünün üçte ikisinde okuyup durduğu kitaptır; bir mekteptir kendisi için. O kapıdan girerek gider, hayatında çok önemli yerleri bulunan diğer büyük isimlere: Muhyiddin-i Arabî, Mevlana ve diğerlerine.. Yunus Emre, Harakanî, Yaman Dede... Daha da önemlisi Heiddeger’e, Hölderlin’e.. Bu ikincisinin ‘İnsan yeryüzünde şairane mukimdir’ sözünü Said Nursî ve Cahit Zarifoğlu’na yakıştırır en fazla. Risaleler manevî bir açılım sağlamaz sadece, kendi gramerini kurmuş olan diliyle şairane bulur onları aynı zamanda. Bu metinlerden ve Unsuru’l-Belagat kitabından kendine yazma düsturları çıkarır. O kadar iç içe girmiştir ki bu metinlerle hayatı, yazarlığı; bazı kitaplarının kapağına da koyduğu İlhan Berk’e ait kısa ifadede övgüyle sözü edilen ‘Yılan’ hikâyesi, Said Nursî’ye ait bir ‘vizyon’un, yeni bir üslupla tekrar kaleme alınmasından başka bir şey değildir (Şehirleri süsleyen yolcu, rüya sineması söyleyişleri de aynı kaynaktan doğarlar).” (Alim Kahraman, Yeni Şafak Kitap Eki, yenisafak.com, 15 Mart 2023)

Okul ders kitapları ‘manevî mimar’ların görüşleriyle yoğrulmadıktan sonra eğitim sistemindeki sıkıntıların bitmeyeceğini görelim...

Okunma Sayısı: 1818
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı