"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Rakamları farklı okumak

Faruk ÇAKIR
04 Aralık 2025, Perşembe
Açıklanan enflasyon nispetlerinin gerçek durumu yansıtmaması, Türkiye’yi idare edenlerin ilân ettikleri diğer rakamlara olan inancı da sarsıyor.

İğneden ipliğe her şeyin fiyatı sürekli artarken, “Enflasyon kontrol altına alındı. Çok yakında tek haneli rakamları göreceğiz” gibi beyanlar elbette Türkiye gerçekleriyle örtüşmüyor. 

Büyüme nispetiyle ilgili rakamlar da benzer itirazlar görüyor. Türkiye sürekli büyüdüğüne göre bu büyüme vatandaşa, emekliye, çalışana ne ölçüde yansıyor? Vatandaşa yansımayan büyüme ile ne ölçüde övünülebilir?

İngiltere, Greenwich Üniversitesi Öğretim Üyesi Cem Oyvat, büyüme rakamlarını yorumlarken dikkat çekici bir tablo ortay koymuş: “Büyüme sayılarında özellikle tarımdaki yüzde 12,7’lik daralma öne çıkıyor. Üçüncü çeyrekler karşılaştırıldığında tarımdaki üretim son sekiz yılın en düşük seviyesine gerilemiş durumda. Diğer yandan sanayi sektöründe yüzde 6,5’lik bir büyüme gözüküyor, ama bu durumda baz etkisi rol oynuyor. Yani 2024’ün üçüncü çeyreğindeki daralmanın üzerine gelen bir büyüme bu. Nitekim sanayinin üçüncü çeyrek performansına bakıldığında, son iki yıldaki ortalama büyüme yüzde 1,8. Türkiye için düşük bir sayı. Ücretlilerin millî gelirden aldığı pay ise 2024’ün son çeyreğinden itibaren düşmeye devam ediyor. Mevsimsellikten arındırılmış verilere göre 2024’ün son çeyreğinde yüzde 33,7 olan işgücü ödemelerinin GSYH’deki payı 2025’in ikinci çeyreğinde yüzde 33,0’e, 2025’in üçüncü çeyreğinde ise yüzde 32,6’ya inmiş. Asgarî ücret zammının 2025 başında düşük tutulmasının ve ara zam verilmemesinin etkilerini görüyoruz. Finans sektöründe de yüzde 10,8’lik bir büyüme oldu. Bu büyümede kredi faizlerinin enflasyonun hayli üzerinde kalmasının ve kamunun faiz ödemelerinin artmasının etkisi olabilir.” (birgun.net, 2 Aralık 2025)

Senelerce ‘tarım ülkesi’ olmakla övündük ve şimdi “tarımdaki üretim son sekiz yılın en düşük seviyesine gerilemiş durumda” deniliyor. Bu düşüşü sadece kuraklık ya da buzlanma ile izah edebilir miyiz? Sebze ve meyvelerin hava şartları sebebiyle zarar gördüğü muhakkak. Ancak bununla birlikte yanlış tarım politikalarının da ‘geriye gidiş’le ilişkisi yok mu?

Ayrıca, ücretlilerin millî gelirden aldığı payın 2024’ün son çeyreğinden itibaren düşmeye devam ediyor olması çare bulunması gereken bir dert değil mi?

Rakamlar nasıl okunursa okunsun, Türkiye’yi idare edenlerin çoğu konuda yanlış işler yaptığını söylemek mümkün. Temennimiz ‘doğru iş’lerin yapılmasından yana...

Okunma Sayısı: 127
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı