Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Türkiye’yi ziyaret ettiği her defasında ısrarla ‘hak, hukuk ve adalet’ hatırlatması yapıyor.
Türkiye’yi idare edenler bu hatırlatmalara kulak tıkamış olsa da hakikat değişmiyor: Hukuk ve adalet sahasında atılması ve alınması gereken çok yol var.
Türkiye Raportörü Amor, son ziyaretinde de yine önceden hatırlattığı konuları gündeme taşıdı ve özetle Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği yolunun ‘hukuk’a uymaktan geçtiğini ifade etti.
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raporunun hazırlıkları kapsamında Türkiye’ye “bilgi toplama” ziyaretinde bulunan Amor, gazetecilere yaptığı açıklamada şöyle demiş: “Bir anayasanız var, ama anayasanız sadece yarı yarıya uygulanıyor. Çünkü siyasî iktidar, hükümetin ve cumhurbaşkanının yetkilerini güçlü şekilde savunabiliyor, ama aynı Anayasa’daki diğer güvenceleri ve hakları tamamen göz ardı ediyor. Anayasa bir menü değildir. Birini seçip diğerini bırakamazsınız. Bütün anayasaya saygı duymalısınız.”
Avrupa Parlamentosu’nun hazırlayıp açıkladığı hemen her “Türkiye raporu” sonrasında iktidar mensupları bu raporlara toptan itiraz eder. Raporların gerçeği yansıtmadığı ve ülkemizin hukuk alasında da ‘öncü’ olduğunu ileri sürerler. Peki, bu itirazlar kabul görür mü? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘işlerine gelmeyen’ kararlarını uygulamayan ve bununla övünen bir idarenin itirazlarını ‘dünya’nın dikkate alması beklenebilir mi?
İktidar mensupları her fırsatta “Biz AB’ye üye olmak istiyoruz, ama AB bize (‘Müslüman ülke’ olduğumuz için) zorluk çıkarıyor” derler. Raportör bu ve benzeri itirazlar konusunda da şöyle demiş: “İlerleme bir yana, benim kişisel görüşüm demokratik standartlarda derin bir geriye gidişin olduğu yönünde. Avrupa Komisyonu’nun iyimser mesaj bulabildiği tek alan hükümetin askerî ve güvenlik politikaları, sadece bu alan övülmüştür ve ben de aynı şeyi (...) söyledim.”
Peki, önümüzdeki günlerde nasıl gelişmeler olabilir? Amor, Türkiye’nin AB yolculuğu konulu bir soruya şu cevabı vermiş: “Katılım süreci normatiftir, Kopenhag kriterleriyle ilgilidir. Bu bir pazarlık süreci değildir. Türkiye için de Ukrayna için de Karadağ için de aynı kurallar geçerlidir ve neyin gerekli olduğu herkes tarafından bilinir. Önce siyasî irade gerekiyor, ardından yapılması gerekenlerin yapılması. Diğer konu ise ortaklıktır. Ortaklık demokrasi demektir, karşılıklı yarar sağlayacak her şey demektir. (...) Anlamadığım şey, hukukun üstünlüğünün iyi durumda olduğunu söyleyen yetkililerin neden mahkeme kararlarına uymadığı. (...) Bir ülkenin ciddiyeti (...) taahhütlerinize uyumunuzla da ölçülür. (...) Nasıl ki herhangi bir Türk vatandaşı bir davayı kaybettiğinde karara uymak zorundaysa, devlet de taraf olduğu uluslararası yargı sisteminde kararları uygulamalıdır.” (ankahaber.net, 5 Aralık 2025)
Ülkemizin ve milletimizin menfaati “hukuk ve adalet yolu”nu tercih etmekten geçer, vesselâm...