"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Milleti ‘vaad’ler ihtiyarlattı...

Faruk ÇAKIR
09 Aralık 2025, Salı
Türkiye’yi idare edenler arasında yer alan ‘bakan’lardan biri, ‘gençlik zirve’sinde yaptığı konuşmada, “Bugünün gençleri aslında çok şanslı. Olağanüstü değişim ve dönüşümün yaşandığı bir dönemden geçiyoruz” demiş.

Bu tespit bir yönüyle doğru olsa da bir yönüyle de yanlıştır. Kanaatimizce yanlışı şurada: Günümüz gençleri ya da kamuoyu, sürekli ‘ağır bir yanıltma ve oyalama’ya maruz kalıyor. Dolayısı ile gençler; geçmişte hiç bu kadar ‘yanlış bilgi’ bombardımanına maruz kalmamıştı denilse yanlış olmaz. Yanlış bilgi bombardımanıyla hemen her sahada karşılaşılıyor. Düşünün ki AİHM ya da AYM kararlarının uygulanmadığı bir zeminde bu kararları uygulamakla birinci derecede sorumlu olan siyasetçiler, karar mercileri; “Yargıyı demokratikleştirdik” diyebiliyorlar. 

Bilindiği üzere çok meşhur bir ‘enflasyon meselemiz’ var. Dünyada enflasyonun en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyoruz, ama ekonomi yönetimi “Bizim en temel önceliğimiz enflasyonu tek haneye düşürmek”tir diyerek güya övünüyorlar. Benzer şekilde “Nihaî hedefimiz bütün dünyada olduğu gibi yüksek, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme” şeklinde konuşuyor fakat bunu destekleyen kararlı ve doğru adımlar atılmıyor.

Aynı idareciler, “Gelecek seneden itibaren (...) tek haneli enflasyonun başarıldığı, bütçe açığının kalıcı olarak millî gelire oranla Maastricht kriterinin tutturulduğu, (...) ama en önemlisi verimlilik ve rekabet gücünü arttırmak için reformların hızlandığı dönem” olacak şeklinde konuşmuşlar. “Çünkü enflasyon gelir dağılımını bozar. İşte bu sebeple enflasyonu düşürmek bizim en büyük önceliğimiz” diyenlere sormak icap etmez mi: Devletteki israf bitmeden bu nasıl olacak?

İdarecilerin, “Son olarak da maliye politikasında ve maliye alanda şeffaflığı, hesap verilebilirliğini arttırmak istiyoruz” vaadinin yerine gelme ihtimali var mıdır? Şimdiki idarecilerin en istemediği şeylerden biri de her halde “açıklık, şeffaflık ve hesap verilebilir olmak”tır. Bırakın devlet harcamalarındaki şeffaflığı, en basit haberlerde dahi şeffaflık istenmiyor. Bazı ‘büyük haber’lerin iktidar kontrolündeki TV ve gazetelerde yer almaması şeffaflık istenmediği göstermez mi? Ayrıca ‘yap-işlet-devret’ modeliyle yapılan ihalelerde şeffaflık var mı? 

Ya da “Altın ithalatını bir kenara bırakırsak Türkiye’de neredeyse carî açık kalmadı” demek kamuoyunu başka bir şekilde yanıltmak anlamına gelmez mi? Altın ithalatı “bir kenara bırakılacak bir şey” midir? Bu bakış açısı, “Enflasyon rakamının yüzde 20’sini saymazsak, enflasyon nispeti yüzde 10 sayılır” demeye benzemez mi?

“Türkiye’nin muazzam avantajları var. Biz bu avantajları reformlarla ve sağlıklı makroekonomik politikalarla harekete geçireceğiz” vaadi için çeyrek asır beklemek icap eder miydi?

Okunma Sayısı: 159
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı