Erzincan’da düzenlenen Risale-i Nur okuma programına katılan okurlarımızdan bir heyet, Ressam ve Hattat Refet Kavukcu’yu ziyaret etti. Kavukcu, ertesi gün temsilcimizi telefonla arayarak ziyaret için teşekkürlerini iletirken bazı açıklamalarda bulundu.
EROL AKAR - ERZİNCAN
Erzincan’da düzenlenen Risale-i Nur okuma programına katılan okurlarımızdan bir heyet, Ressam ve Hattat Refet Kavukcu’yu ziyaret etti.
Misafirlerini hasta yatağında karşılayan ve rahatsızlığı sebebiyle fazla konuşamayan Kavukcu, ertesi gün Erol Akar’ı telefonla arayarak ziyaret için teşekkürlerini iletirken şunları söyledi:
Kirazlımescit’te Kutlular Ağabey, Mehmet Birinci’ler, Fırıncı’lar, Sungur Ağabey’ler… Türkiye’nin ne kadar Nur Talebesi var hepsi orada buluşur, orada bulunur, orada görüşürdü. Benden resim arzu edildi… Zübeyir Ağabey, “Polisler bizi 15 günde bir ziyarete gelirler, elimizde ne var ne yok; kitap, tablo, resim, her şeyi toplar, alır, götürürler. Elimizde senin gönderdiğin levhalar, vecizeler, hiçbir şey kalmadı. Onun için bize şöyle bir resim yap ki şu duvara, alamasınlar” dedi. Duvarı tuval yaptık, yağlı boya olarak bugün mevcut olan, görmediyseniz gidip İstanbul’da görün… O istek üzerine bir tablo yaptık, fırtınalı bir denizde Risale-i Nur Kur’ân-ı Azimüşşan’ı çevrelemiş, koruyor. Denizin fırtınasından koruyor… Resmini oraya çizdim. “Mevcudiyetimizin hâmisi olan İslâmiyet’ten elini gevşetme, dört el ile sarıl; yoksa mahvolursun” ifadesini de bulutların üzerine yazdık…
Refet Kavukcu’ya 2014 yılında yapılan ziyaret...
Biz bunu yaparken lâzım olan fırça, boya her türlü malzemeyi Kutlular Ağabey ile beraber gittik, çarşıda temin ettik, getirdik. Onunla getirdiğimiz o malzeme ile bu resim yapıldı. Fakat bunu benden başka kimse bilmiyor. Onu yaparken benim yardımcım kimdi? Nereden bilecektim boyası nerede, fırçası nerede? Merhum Ağabey ile beraber gittik, temin ettik, getirdik. Bunun gibi birçok hususlarda, birçok hizmetlerde beraberdik.
Onu ben çok seviyorum. Bu sevgime esas temel teşkil eden, ‘küfür cephesinin’ onu hedef alması… Küfrî cephenin okları ile o hedef vuruluyordu. Çok çok talihsiz bir şekilde yavrusunu ondan koparıp aldılar. Türlü hilelerle, türlü oyunlarla o zavallı çocuğu, kızını yok ettiler. O ağabeyimizin bunun ıztırabı üzerine hayatı sarsıldı. Sadece o değil, küfür cephesinin merkezi toptan bir kişinin üzerine yığılıyordu. Hitabeti kuvvetliydi, vukufiyeti kuvvetliydi, samimiyeti, ihlâsı hem de lehçesinin güzelliği… Onun hayranıydım, lehçesinin de hayranıydım. Hitabetini, vukufiyetini, müessiriyetini çok yakınen duyan, işiten ve istifade eden bir kardeşinizim…
Ben onun yanında duran, arkasında duran, onu destekleyen, onu ayakta tutan sizleri de bütün ruh-u canımla tebrik ediyorum.
Fakat çok çok arzu ettiğimiz birlik, beraberlik, bütünlük, vahdet tam manasıyla tahakkuk etmedi, edemiyor, bunun da üzüntüsü içerisindeyiz…
Bunu hakikaten diyorum, sizi seviyorum… Birliğimiz için, cemaatimizin tevhidi için beraber olmamız arzusu gönlümden çıkmıyor. En yüksek derecede yaşıyorum… Onlar önümüzde öncülerimizdi, önderlerimizdi, bize hakikatleri anlatan şahsiyetlerdi…
Hepsi gittiler. Kalanların en yaşlısı da âciz kardeşiniz olmak hasebiyle yeni bir birlik, vahdet tablosunu çizmemiz lâzım diye düşünüyorum ve ona duâ ediyorum. İnşaallah, gönülde bir olduğumuz gibi görüntüde de bir olmamız arzusu içerisindeyim.