"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kâinat merhametle başlar

FUAT TÜRKER
25 Ağustos 2012, Cumartesi
Ey af ve mağfireti her zaman en güzel mertebede tecellî eden Erhamürrâhimîn, Kâinat “Rahman Rahim olan Allah’ın Adıyla”, “Bismillâhirrahmanirrahim” ile başlar.
 Kâinat âyetleri gibi Kur’ân âyetlerini içeren sûreler de “Bismillâhirrahmanirrahim” ile başlar. Besmele, bütün âlemin ve Kur’ânî hakikatlerin kilitlerini açan anahtardır.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın merhameti, görünen ve görünmeyen her şeyde tecellî eder. Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatır, sınırsızdır, ezelîdir, ebedîdir. Kâinattaki yaratılış mu'cizelerinden bedenimizdeki detaylara, hava, su ve tohuma, çiçeklere, böceklere kadar her yerde Allah’ın rahmetini görebiliriz.
Hayat kaynağımız olan suyun akışkanlığının yüksek olması Rabbimizin merhametindendir. Böylece vücudumuzdaki hücrelere oksijen, besin, enerji, hormon gibi hayat için gerekli maddeleri taşıyan kan, kılcal damarlar içinde bile kolaylıkla taşınır.
Havadaki oksijen oranının % 21 olması Rabbimizin merhametindendir... Daha az olsaydı canlılar nefes almalarına rağmen boğularak ölürlerdi. Eğer % 21’den fazla olsaydı en ufak kıvılcımda dünya ateş topuna dönerdi.
Tahta parçası görünümündeki tohumun içine, ait olduğu canlının bütün özelliklerini kapsayan bilgileri kodlamış olması, Rabbimizin merhametindendir. Allah, toprağa atılan o cansız tohumları Falik ismi ile yarar, canlandırır ve kusursuz güzellikleri, yararlı meyveleri, sebzeleri nimet olarak bahşeder.
Bediüzzaman, kâinattaki bütün nimetlerin veriliş gerekçesinin, Allah’ın, yarattıklarına olan şefkat ve merhameti olduğunu söyler. O halde Allah’ın isimlerinin kâinattaki tecellilerinin arka planında rahmet, şefkat ve merhamet bulunur. Şöyle der Bediüzzaman:
“Şu hadsiz kâinatı şenlendiren, bilmüşahede [gözle görünen], rahmettir. Ve bu karanlıklı mevcudatı ışıklandıran, bilbedâhe [açıkça], yine rahmettir. Ve bu hadsiz ihtiyacat içinde yuvarlanan mahlûkatı terbiye eden, bilbedâhe, yine rahmettir. Ve, bir ağacın bütün heyetiyle [yapısıyla] meyvesine müteveccih [yönelen] olduğu gibi, bütün kâinatı insana müteveccih eden ve her tarafta ona baktıran ve muavenetine [yardımına] koşturan, bilbedâhe, rahmettir. Ve bu hadsiz fezayı ve boş ve hâli âlemi dolduran, nurlandıran ve şenlendiren, bilmüşahede, rahmettir. Ve bu fâni insanı ebede namzet eden ve ezelî ve ebedî bir Zâta muhatap ve dost yapan, bilbedâhe, rahmettir.”
Bütün kâinat Allah’ın merhametiyle rahmete kavuşur, hayat bulur, aydınlığa çıkar, şenlenir. Allah Falik ismiyle karanlığı yarar, Rezzak ismiyle yarattıklarını rızıklandırır, Hafız ismiyle korur gözetir, Muhyî ismiyle can bağışlar, sağlık verir, diriltir, yaşatır, Mucîb ismiyle Kendisine yalvaranların isteklerini verir, icabet eder, Müheymin ismiyle kullarını gözetir ve korur, Mutahhir ismiyle kullarını şirkten, kötülükten, manevî kirlerden temizler, Müyessir ismiyle hayırda ve şerde kulunun yolunu kolaylaştırır, dinde kolaylık verir, hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemez, Müzekkî ismiyle her kusur ve ayıptan kullarını temize çıkarar, Nur ismiyle âlemleri nurlandırır, istediği simalara, zihinlere ve gönüllere nur yağdırır, Selâm ismiyle her türlü tehlikelerden kullarını selâmete çıkarır, Şafî ismiyle şifa verir, Şekûr ismiyle Kendi rızası için yapılan iyi işlere daha güzeliyle karşılık verir, Tevvab ismiyle tevbeleri kabul edip günahları bağışlar. O Mevlâdır; mü’minlerin dostudur, onlara hayır yolları açan ve onları muvaffak kılandır. Vedûd’dur; iyi kullarını seven, onları rahmet ve rızasına erdirendir. Vehhab’dır; bağışı çok olan, karşılıksız armağan edendir. Vekîl’dir; işlerini Kendisine bırakanların işini düzeltip, onların yapabileceğinden daha iyisini temin eder. O Zülcelâl-i Ve’l-İkram’dır; hem büyüklük sahibi hem kerem ve ikram sahibi olandır. O merhamet edendir, verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve ebedî nimetler vermek suretiyle mükâfatlandıran, ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır, rahmet ve irade buyuran, sevdiğini sevmediğini ayırt etmeyerek sayısız nimetlere kavuşturandır; O Rahman’dır, Rahim’dir.
“Ey insan! Madem rahmet böyle kuvvetli ve cazibedar ve sevimli ve medetkâr bir hakikat-i mahbubedir [sevilen gerçektir]. ‘Bismillâhirrahmânirrahîm’ de, o hakikate yapış ve vahşet-i mutlakadan [tam bir yalnızlık ve ürküntü halinden] ve hadsiz ihtiyâcâtın elemlerinden kurtul. Ve o Sultan-ı Ezel ve Ebedin tahtına yanaş ve o rahmetin şefkatiyle ve şuââtıyla [parıltılarıyla] o Sultana muhatap ve halîl ve dost ol.” (14. Lem’a)
“Allah, kullarına karşı şefkatli olandır”. İnsan Rabb’ine ne kadar yakın olursa, O’nun isim ve sıfatları da üzerinde o kadar tecelli eder. İnananların şefkat ve merhameti Allah’ın merhametinin bir tecellisi olduğundan O’nun hoşnutluğunu gözeten bir merhamettir. Allah, Kendisine yakın olmayı içten arzulayan, azameti karşısında tevazu gösteren, itaat eden, gününü zikrine tahsis eden, şefkat ve merhamet sahibi kulunu izzetiyle korur, kendisi için karanlıkta bir nur, cehalette ilim yaratır.
“... Çünkü O, onlara (karşı) çok şefkatlidir, çok esirgeyicidir.” (Tevbe Sûresi, 117)
“... O merhametlilerin (en) merhametlisidir.” (Yusuf Sûresi, 92)
Okunma Sayısı: 1195
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı