Dünyada barış yerine savaşların olmasının belki de en büyük sebebi, “güçlü ülkeler”in aynı zamanda “suçlu ülkeler” olmasıdır.
En başa, kendisini ‘dünyanın jandarması’ kabul eden ve de öyle hareket eden Amerika’nın “uluslararası hukuk”u dikkate almadan, sadece menfaatlerini düşünüp öylece adımlar atması dikkat çekiyor.
Devletler arası ilişkilerde önceliğin ‘ülke menfaatleri’ olduğu kabul edilse de, hukuksuzluk ve keyfiliğe yine de yer vermemek icap eder. Daha doğrusu her ülkenin esas ve kalıcı menfaatinin ‘hukuk ve adalet yolu’ olduğu görülmelidir. Dünyada barış hükmetse, insanlar huzurlu olsa “büyük devletler” bundan zarar mı görür? Zarar görmez, ancak “ifsat şebekeleri” idarecileri tam aksi yönde ikna ederek savaşları bir başarı ve geçim yolu olarak kabul ettiriyorlar.
Dünyadaki bütün savaşların kabahatini Amerika’ya atıp, onunlar yarışan ve haksızlık yapmak noktasında belki de çok daha ileride olan Rusya ya da Çin’i unutmuş değiliz. Bu ülkelerin tamamı kendi büyüklüklerini ‘haksızlık yaparak gösterme’ yarışına girmiş sayılabilirler.
Bugün itibarıyla savaşın derin yaralar açtığı en sıkıntılı yer Gazze. İsrail’in Gazze’deki haksızlığı tam olarak ilân edilmek üzereyken İran meselesi ortaya çıktı. Daha doğrusu İsrail, bir bakıma Avrupa’nın ve dünyanın dikkatini Gazze’den uzaklaştırmak için İran’a saldırdı da denilebilir. İran’a saldıran İsrail’in yardımına ‘dostu’ Amerika koştu. Savaşları sona erdirme iddiasıyla koltuğa oturan ABD Başkanı Donald Trump, İsrail’in keyfi için fiilen savaşa dahil oldu ve İran’ın nükleer tesislerini bombaladığını iftiharla ilân etti. ABD Başkanı Trump, gururlu bir şekilde, “Kimse bizi durduramaz. Kimse bizim gibi bombalayamaz. Kimse bize karışamaz. Kimse bize itiraz edemez. Biz en güçlüyüz” anlamına gelecek beyanlarda bulundu.
ABD belki güçlüdür, ama maalesef haklı değil; aksine suçludur. Gazze’de bunca haksızlığa imza atan İsrail’e desteğe koşma ve yine İsrail’in keyfi için İran’ın bombalamak suretiyle savaşa dahil olmak akıllı işi mi? Nitekim ABD Kongre üyeleri de Trump’a itiraz ederek böyle bir hakkı ve yetkisi olmadığını ifade ettiler.
ABD Başkanı Trump bu beyanlarıyla da iktifa etmemiş ve İran’ı bombaladıklarını ilân ettiği açıklamasını “Şimdi barış zamanı” ifadeleriyle tamamlamış. Savaşa dahil olmak ve savaşı büyütecek adımlar atmak ne zamandan beri “barış zamanı” olarak ilân ediliyor?
Netice olarak Amerika büyük ve güçlü bir devlet olabilir, ama bu durum onun haklı olduğunu göstermez. Aksine dünyadaki haksızlara yardım ettiği ölçüde ‘suçlu’ olmuş olur. “Demirperde ülkeleri”ne karşı “hür dünya”yı temsil iddiasında olan bir ülkeye haksızlara yardım etmek yakışmaz ve yakışmıyor vesselâm.