Milleti ayakta tutan unsurlardan birisi, belki de en başta geleni, sözünde, fiilerinde ve duruşlarında adil olmaktır.
Gazeteler yalan sütunlarla, tv’ler yalan yanlış programlarla toplumu yozlaştırmaya ve güven duygularını dumura uğratmaya çalışıyorsa, o toplumun insanları birbirine nasıl güvenecek? Böyle bir toplum iflah olmaz. Böyle bir toplumdan sadakat bekleyemezsiniz. Bu gerçeği tarihi bir hadise ile hatırlayalım: Gazi Bali Bey, Bosna ve Rumeli Beylerbeyliği yapmış ve Sultan İkinci Bayezid Han’ın damadı olmuş Malkoçoğlu Damat Yahya Paşa’nın üç oğlundan biridir. Koca Bali Paşa diye de bilinir. Genç yaşta akıncılığa başlayan Gazi Bali Bey, Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad’ı fethinde (1521) bulunmuş ve büyük kahramanlıklar göstermiştir.
Kanuni Sultan Süleyman kendisine şöyle bir mektup gönderir: “Lalam Gazi Balı Bey; Bey olmak iki kefeli bir terazidir. Bir kefesi Cennet, bir kefesi Cehennemdir. Şunlardan ola gör ki, gözleri uyur ise kalpleri uyanıktır. Her işin başı adalettir. Adaletli ol ki her günün ibadete sayılsın. Hak Sübhanehü ve Teala cümlemizi adil kullarından eyleye.
“Serasker olman ve beyliğin hasebiyle hükmünün geçtiği yerlerde olan zulüm için mahşer günü bize sual olunur ise, senin yakana yapışırım. Ola ki o günde mahcup olmayıp yakanı benden selametle kurtarasın.
“Bir kişiyi hizmette kullanmak murat edersen zinhar o kişinin dış görünüşüne itimat eylemeyesin. Çok kimseler var ki elinde fırsat olmadığı zaman sevimli yüzünü gösterirler. Eline fırsat geçtiği anda Nemrut olurlar. Velhasıl insanları tecrübe edesin ve sonra aldanmayasın. Göz kulak açasın.
“Eğer beyler ve vekiller iyi insan olsa, halkın hakkı ve hali iyi olur. Halk beylerin çerağı (otlağı) gibidir. Her kim çerağına bakmazsa hali yaman olur. Bazı kimseler vardır ki, gündüz oruç tutar, gece namaz kılarlar. Amma putperest odur ki mala muhabbet edenlerdir. Halkı mal sevmekten başka hiçbir şey azdıramaz.
“İmdi sen dahi fani olan şeye meyil ve muhabbet eylemeyesin. Nimetleri Allah’ın kulları üzerine harcayasın. Kerem elini açasın. Haset üzere olmaktan uzak durasın. Mal eksilir diye huzursuz olmayasın. İhtiyaç ve zaruret hâsıl olunca buraya bildiresin. Mevcut olan hazineden sana üç dört yüz kese harçlık vermeye aczim yoktur. Fetih olunan kalelerin mal ve erzaklarının tamamını beytülmal için almayasın. Zinhar rıza-yı hümayunum yoktur. Beytülmal için beşte birini alıp gerisini İslam askerine dağıtasın.
“İslam askerine riayet eyleyesin. İhtiyarlarını baba bilesin. Daha küçüklerini kardeş bilesin. Daha küçüklerini oğul bilesin. Oğullarına merhamet ve şefkat edesin. Karındaşlarına ikram eyleyesin. Babalarına tazim ve ihtiram eyleyesin. İslam askerine hiçbir surette zorluk ve sıkıntı çektirmeyesin.
“O diyarlarda bulunan Allah’ın fakir kullarını gözleyesin. Sadakaya muhtaç bulunanların beytülmalden elbiselerini ve ihtiyaçlarını göresin. Fakirler Hak Teala’nın kullarıdır. Beytü’l-mal-i Müslimin, Allah’ın kullarının hakkıdır.”[1]
Dipnot:
[1]Kemal Edib Kürkçüoğlu, “Kanuni’nin Bali Beğ’e Gönderdiği Hatt-ı Hümayun”, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1950, s. 1-13.