Risale-i Nur mesleği şahs-ı manevî esaslı bir hizmet tarzına sahiptir. Bu hizmet tarzı sayesinde Nurlar bütün kalplere yerleşmiştir. Her bir ferdin iman hizmetine olan alâkadarlığı ile fedakârlığı en yüksek dereceye çıkmıştır. Şahs-ı manevî namına hareket edenin her yerde sözü geçer ve her zeminde rahatlıkla yol alır.
Çok ruhların imtizacından ve tesanütünden, fikirlerinin birbiriyle birleşmesinden ve yardımından, kalplerin birbirinin aynası ve aynısı olmasından tezahür eden şahs-ı manevî güçlü bir dayanaktır. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri için Nur Talebeleri o kadar kıymettardır ki onların şahs-ı manevisine ikram edilecek bayram tatlısını bile düşün- müştür. O tatlı şahs-ı manevice hazırlanan mübarek ve kıymetli bir tatlıdır.
Kahraman Zübeyir’in, Üstada getirdiği zemzem ile Nurs karyesinin güzel balı şahs-ı manevî için harika bir tatlıya dönüşmüştür. Kendisi şahs-ı maneviyeye feda olduğu gibi zemzemi de şahs-ı maneviyeye ikram olmuştur. Bediüzzaman Hazretleri’nin şahsına gelen zemzem ve bal şahs-ı manevî için harcanmıştır.
Hiçbir şeyi şahsına almayan Bediüzzaman, zemzem ve balını bile kendisine koymamıştır: “Madem bayramlaşmamız mahkemenin muvakkat hapis menzilinde oldu; ben de bayram tatlısı olarak, Konya kahramanı Zübeyir’in bana getirdiği zemzemle Nurs karyesinin bence çok mânidar balını gönderdim. Siz bal matarasına su koyun, karıştırınız. Sonra zemzemi içine bırakınız, kemâl-i âfiyetle içiniz.” (14. Şuâ)
Evet, şahs-ı manevî balını içenlere binlerce afiyet olsun.