"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Yusuf’a selâm söyle..!”

Havva KÜÇÜK KONUR
03 Ekim 2021, Pazar
Sessiz gelen bir Eylül vardı ikindide.

Bilemezdi sessizce gelişindeki veda hüznünü. Gitmeler nasıl yazılır bilinmez. Yaşayan ne yaşar, giden nasıl gider ve kalem ne yazar bilinmez. Bir belirsizlik vardır her gidişte. Aniden alabora olan bir dünyanın şaşkınlığı gizlidir her dakikada. Her saniye bir asır gibi yaşanır. Uzadıkça uzar o zaman dilimi, geçmek bilmez. Öylesi bir ikindiydi işte. İç yakan, sebepsiz bir kasvet...

Aranıp ulaşılmayan bir adres düştü zihnine. Tekrar arayayım deyip kalktı. Anne sesi, mühim. Telâşlı, aceleci, tedirgin bir ses ulaştı kulaklarına. Sebebini düşündü, bulamadı. Ben seni sonra arayacağım deyip kapanan telefon, kurt düşürmüştü içine. Bir şey vardı işte. Söylenmek istemeyen, üstü örtülen, ama söylenenlerin arasına gizlice işlenmiş bir şey... Sabahtan beri sebebini bilmediği bir yangının yakışıyla muzdaripti zaten. Üstüne bu gizemli telefon, tuz biber ekti. Dili duâya vardı, gönlü sonsuz çırpınışlara... Bazen bütün hücrelerinle, zerrelerinle duâya gider ya ellerin. İşte öyle.. Varılacak, gidilecek başka hangi kapı vardı ki zaten..! Kim medet verir, kim el uzatır, sıkıntısını giderebilirdi ki şu anda. Bütün sebeplerin Sahibine döndü, ellerini kaldırdı ve gönlünden geçenlerle yakardı. O halde ne kadar kaldı bilmiyordu. Ellerini amin deyip yüzüne sürerken, akşam zor gelecek dedi kendi kendine. Akşam zor gelecek...

Birkaç saat sonra geldi telefon. Biraz hüzün, biraz burukluk, ama çokça hasret vardı bu seste. Gidilecek yolculuk ve devamının neler getireceğini anlattı anne. Uzun uzun, detaylıca anlattı hem de. Aldığı haber üzerine bu tarafın başı döndü, midesi bulandı, yığıldı kaldı kanepeye. Gidilecek yolculuklar hep kederlendirirdi onu. Alelacele birşeyler deyip kapattığı telefonun ardından uzun düşüncelere daldı. Öyle ya, Eylül’deydik. Eylül demek, daldan düşen yaprak demekti. Eylül demek, göç eden kuşlar demekti. Eylül demek, ayrılık demekti hasılı.

İşte bir yolcu daha uçuyordu meçhul yollara. Bir yüreği daha hapsediyordu içine ufuklar. Bilinmez sırlar vardı bu gidişte. Hikmeti çok sonraları anlaşılacak bir mecburiyet vardı. Kor ateşlerde yandırılıp su verilen çeliğin tekâmülü vardı. Acıyla, ıztırapla, sıkıntıyla biriktirilen dakikaların, bir Cennet ömrü etmesi vardı. Eskiler ne zorlu ilim yolculuklarına çıkmışlar diye mırıldandı. Kervanlarla günlerce gidilen, tehlikeli yollardan geçilen yolculuklar... Senelerce ihtilâttan menedilme, riyazet, tek başına bir mağara hayatı ve tekâmül basamağında adım adım ilerleyerek kalbini Allah’ın emirlerine açma ve itaate hazır etme... Ne baş döndürücü bir serüven. 

Zorluklar iyidir dedi. Hele de böyle sonunda pekçok hayır, hasenat, güzel birliktelikler, lâtif tevafuklar olan yolculuklar daha da güzel olacak inşallah. Günleri sayılı gidişler, içinde en güzel vuslatı da barındıran zamanları getirecekti hem. Zor zamanların süzgecinden süzülüp ele geçen muvaffakiyet, kolaylıkla ele verilen zaferlerden bin kat daha değerli ve gerçekçiydi. Bütün bunların bilincinde, gittiği yolun zorluklarına da talip, çakı gibi bir duruş vardı onun sesinde de.

Gözlerinde biriken birkaç damla yaşı sildikten sonra, ümitle ayağa kalktı. Kulaklarında ise telefonu kapatırkenki son söz çınlıyordu:

“Yusuf’a selâm söyle..!”

Okunma Sayısı: 2011
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı