Yani “doğruya doğru; eğriye eğri” prensibi çerçevesinde, yaptıkları doğru icraatlarına arka çıkıp, yanlış uygulamalarda uyarı görevini yapmalıdırlar. Böylece, idareciler de  oradan oraya savrulmadan, daha doğru, daha istikrarlı bir şekilde hizmetlerine devam ederler. Dolayısıyla adını zikrettiğimiz bu kurum ve kuruluşların siyasî iktidarlara karşı takınacakları  objektif, yapıcı, yol gösterici tavır ve yaklaşımları hem milletimizin, hem idarecilerimizin menfaatine olacaktır. 

Peki, şimdiye kadar, siyasî iktidarlara yol gösterip, yardımcı olmakla vazifeli olan STK’lardan, medyadan, üniversite çevrelerinden, dernek ve sendikalardan ülke yararına olacak tavsiye veya ikazlara hiç şahit olduk mu? Yani şöyle korkmadan, çekinmeden “eğriye eğri; doğruya doğru” diyebilme hakperestlğini ve cesaretini gösterebilen kaç tane kurum ve kuruluş mevcut? 

İkaz ve tavsiyelerde bulunmak bir tarafa, bir kaç istisnanın dışında medyanın, STK’ların, akademi çevrelerinin, sendikaların, hatta dinî cemaatlerin büyük bir kesiminin siyasî iktidarla bütünleşerek, onun güdümüne girerek, hatta bazen de kralcıdan ziyade kralcı kesilerek faaliyetlerine devam ettiklerine bu güne kadar hep şahit olduk.

Bizi idare etmekte olanlar kiminle “yağlı ballı” dost oldular ise kayıtsız şartsız iktidarla dirsek temasında olan kurum ve kuruluşlar da hemen dostluklarını ilân ettiler. Ne zaman ki hangi saikle olduğunu çoğu yetkilinin dahi bilemediği sebeplerle yetkililer daha önce övgüler yağdırarak göklere sığdıramadığı ülkeleri, şahısları, cemaatleri bu defa en büyük ve en tehlikeli düşman olarak etmeye başladılar. STK’lar, medya, sendika, hatta dinî cemaatler de aynı istikamette U dönüşleri yaparak iktidarla olan beraberliklerine devam ettiler.

Rivayetlere göre Hz. Ali’ye (ra); neden Hz. Ebubekir, Hz. Ömer zamanında değil de kendi döneminde dahilde bunca  istenmeyen kargaşalar, çekişmeler, harpler meydana geldi şeklindeki bir suale karşı onun; “onların döneminde, onların yanında ben vardım; benim dönemimde de benim yanımda bana yardımcılar olarak sizler olduğunuz için onun gibi istenmeyen kargaşalar, herc-ü mercler meydana geldi.” şeklindeki cevabı mânidardır.

İcranın başında bulunan siyasî iktidarların başarı veya başarısızlıklarında kendilerine yol gösterip, yardımcı olmakla vazifeli şahıs, kurum ve kuruluşların rolü önemlidir. Bunlar eğer hiçbir şahsî menfaat beklentisine girmeden icranın başında bulunanların doğru ve yerinde olan iş ve icraatlarına arka çıkıp; yanlış uygulamalarına da lâzım gelen ikaz ve tavsiyelerde bulunurlarsa hem  bir taraftan kendilerinden beklenen sorumluluklarını yerine getirmiş olurlar; hem de iktidarın yanlış uygulamalarına mani olurlar. Dolayısıyla böyle doğru yaklaşım ve tavırlar hem iktidarın hem de ülkemizin menfaatine olur.