Hakikatte bir fiilin değerini belirleyen şey, yalnızca ne yapıldığı değil; niçin yapıldığıdır. Bu sebeple niyet, amelin ruhu olarak kabul edilir. Hz. Peygamber’in (asm) “Ameller niyetlere göredir”1 hadisi, bu hakikati kısa ve net biçimde ifade eder.
Nursî’nin şu tespiti, niyetin gücünü anlamamızı kolaylaştırır: “Niyet, meyyit (ölü) olan amellere ruh verir.”2 Yani niyet, cansız gibi görünen sıradan davranışları canlı, anlamlı ve değerli kılar. Aynı hareket, ihlaslı bir niyetle ibadete dönüşebilir; gösteriş ve menfaat için yapıldığında ise değerini yitirir. Burada belirleyici olan dış görünüş değil, kalpteki yöneliştir.3
İhlas, niyetin saflığıdır. İhlaslı bir niyet, yapılan işin maddî sonucundan bağımsız olarak manevî bir karşılık inşa eder. Bu açıdan niyet, gözle görülmez; fakat etkisi son derece gerçektir. İnsan, niyeti sayesinde sadece bir gözlemci olmaktan çıkar; her davranışında ahlaki ve ruhani bir ağırlık kazanır. Hayat, böylece rastgele olaylar zinciri olmaktan çıkar; bilinçli bir yönelişe dönüşür.
Nazar: Bakış Açısının Manevî Değeri
“Nazar” kelimesi hem bakış anlamına gelir hem de kültürümüzde “nazar değmesi” gibi inançlarla derin bir çağrışım taşır. Yani bu açıdan nazar, yalnızca gözle görmek değildir; kalpten süzülen niyetle birleşmiş bir bakıştır.
Mana-yı harfî ile bakan bir nazar, kâinata şefkat ve hayranlıkla yönelir. Böyle bir bakışta eşya kıymetlidir, anlamlıdır ve korunmaya layıktır. Mana-yı ismî ile bakan nazar ise varlığı sıradanlaştırır; onu değersiz, sahipsiz ve amaçsız görür. Aynı dünya, aynı olaylar… Fakat nazar değiştiğinde görülen şey de değişir.
Bu yüzden “güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür”4 sözü, sadece psikolojik bir tespit değil; manevî bir bakışın ifadesidir. İnsan nasıl bakıyorsa, âlem de ona öyle açılır.
Nazar değmesi inancı da bu çerçevede anlam kazanır. Haset, kıskançlık ve kötü niyetle bakan bir gözün, zarar verici bir etki oluşturabileceği kabul edilir. Hz. Peygamber’in (asm) “Nazar haktır”5 buyurması ve nazardan Allah’a sığınmayı tavsiye etmesi, bakışın metafizik bir boyutu olduğunun İslâm düşüncesindeki yansımasıdır. Özetle, bilimin gözlemci etkisi tespiti bu hakikati anlamamıza yardımcı olan bir "beşerî keşif aracıdır." Buna karşılık basiret, yani gönül gözüyle bakmak; eşyanın ardındaki İlâhî hikmeti görmektir. Bu, kem gözün tam zıddı olan olumlu ve inşa edici bir nazardır.
Kalp ve Şuurun Merkeziyeti
İslâm’da kalp (gönül), insanın sadece duygularının değil; idrakinin, imanının ve niyetinin merkezidir. Kalp, maddî bir organ olmanın ötesinde, manevî âleme açılan bir kapı olarak görülür. Kur’an’da kalpler için “anlayan”, “katılaşan” veya “mühürlenen” ifadelerinin kullanılması, kalbin bir tür şuur merkezi olduğunu gösterir.
“Kalpleri vardır, onlarla anlamazlar”6 ayeti, aklın tek başına yeterli olmadığını; hakikatin kalple idrak edildiğini vurgular. Tasavvuf geleneğinde kalp, İlâhî ilhamların tecelli ettiği mekândır. Bu nedenle temiz bir kalple edilen niyet ve duaların, âlem üzerinde yankı bulacağına inanılır.
“Kalp aynasını saf tutmak” ifadesi hem ahlaki arınmayı hem de insanın iç dünyasının dış gerçeklik üzerindeki etkisini anlatır. Bu bakışa göre kalp, kâinatın mana boyutuna bağlanan bir telsiz gibidir. Sevgi, şükür ve dua frekansında çalıştığında hem sahibinin, hem çevresinin hâlini aydınlatır; kin, haset ve hırs frekansında çalıştığında ise karanlık üretir.7
Kısacası kalp, tevhid inancının insandaki merkezidir. Niyet ve nazarla birleştiğinde, insanı İlâhî hakikatle uyumlu hâle getiren en güçlü rehber olur. Bu rehberlik sayesinde insan, sadece yaşayan değil; anlam veren, dönüştüren ve şahitlik eden bir varlık hâline gelir.
Dipnotlar:
1- Buhârî, M. (1982). Sahîh-i Buhârî muhtasarı tecrîd-i sarîh tercemesi (Cilt 1). (A. Naim, Çev.). Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları.
2- “Ve keza, niyet ölü ve meyyit olan hâletleri ihya eden ve canlı, hayatlı ibadetlere çeviren bir ruhtur.” Mesnevî-i Nuriye, Katre, s. 83.
3- Said Nursi, Mesnevî-i Nuriye, Katre, s. 83.
4- Said Nursi, Mektubat, s. 556.
5- Müslim, İ. H. (1978). Sahîh-i Müslim tercemesi ve şerhi (Cilt 9). (A. Davudoğlu, Çev.). Sönmez Neşriyat.
6- Hac, 46.
7- Hawkins, D. R. (2014). Güç kuvvete karşı: İnsan davranışlarının ardındaki gizli faktörler. (N. Örgev, Çev.). Butik Yayıncılık.