"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir maarif güzergâhı: Diyarbakır’dan Van’a okuma programı

İbrahim ŞENGÜN
24 Ağustos 2025, Pazar
Şarkî Anadolu’daki şehirler arasında Üstad Bediüzzaman Hazretleri için Van, şüphesiz müstesna bir yere sahiptir. Bu önemin yalnızca kemiyet değil, aynı zamanda keyfiyet yönüyle de değerlendirilmesi gerekir.

Üstad’ın hayatında yaklaşık yirmi yıl bu şehirde yaşamış olması bir yana, istikbale dair mühim gayelerin ilk tohumlarının da Van’da atıldığı görülmektedir.

Gladston’un Kur’ân-ı Kerîm’e yönelik galiz ifadelerine karşılık, Kur’ân’ın sönmez ve söndürülemez ebedî bir mu’cize olduğunu ispat etme noktasındaki kararlı ve şecaatli tavrı, Üstad’ın en mühim gayesini ortaya koymaktaydı. Akdamar Adası’nda on yıl boyunca elli talebesiyle birlikte, bütün dünyaya İslâm’ı hâkim kılma azmi de bu gayenin önemli bir parçasıdır. Van’da temellerini attığı, Diyarbakır ve Bitlis’te de şubeleri olacak şekilde tasavvur ettiği Medresetü’z-Zehra projesi, cehaleti izale etmeyi hedefleyen bir maarif projesiydi.  Bu medrese tahayyülünün özünde de şüphesiz talebe yetiştirme gayesi yatmaktaydı.

Horhor Medresesi’nde binlerce talebeye icazet vermesi ve Erek Dağı’nda talebeleri ile birlikte gösterdiği yüksek gayret, Kur’ân’ın i’cazını ortaya koyma yolundaki  gayretlerinin kilometre taşları olarak değerlendirilebilir. Medresetü’z-Zehra eksenli düşünüldüğünde, Diyarbakır–Bitlis–Van güzergâhı son yüzyılın maarif güzergâhı olarak nitelenebilir. Tıpkı tarihî ticaret yollarına verilen isimler gibi, bu güzergâha da böyle bir anlam yüklemek ve dolayısıyla bu şekilde tesmiye etmek pekala mümkündür.

Diyarbakır’dan, Van’da beş günlük bir Risale-i Nur okuma programı için yola çıktık. Van’a doğru ilerlerken ilk olarak  Nemrut Gölü’nü ziyaret ettik. Volkanik bir patlama sonrası yeniden neşvünema bulmuş olan bu bölgede, nebatat ve bilhassa hayvanat âlemi üzerinde derin  tefekkürler ettik. Sonrasında Bitlis şehir merkezini ziyaret ettik. Şimdilerde çay bahçesi olarak hizmet veren bir mekânın yanı başında, Üstad Hazretleri’nin Birinci Dünya Savaşı’nda Ruslara esir düştüğü köprüyü görme imkânımız oldu.

O günlerin çetin kış koşullarını ve savaş ortamını tahayyül ederken, mekân sahibinden son derece hürmetkâr bir anlatımla bilgi aldık. Üstad’ın esir düşeceği esnada talebelerine, “Size hakkımı helâl ettim, beni bırakınız; kendinizi kurtarmaya çalışınız.” demesine rağmen, onların “Sizi bu hâlde asla yalnız bırakmayız. Şehit olursak yine hizmetinizde oluruz.” diyerek Üstad’larını terk etmemeleri, bizlere derin bir vefa dersi vermekteydi. Ardından, Adilcevazlı Kürt Bekir Ağa’nın kabrini ziyaret ettik. Ümmî olmasına rağmen allamelerin işini gören; Isparta’nın intibahına vesile olan, ihlâs ve sadakat timsali bu zatın, Nur ve Gül fabrikasının sahiplerine Nurları tedarik etmek suretiyle olan hizmetini ibretle dinledik. Keza Kürt Bekir Ağabey Hafız Ali ve Hüsrev ağabeylerin Nurlarla tanışmasına vesile olan fevkalâde gayyur bir hizmet eriydi.

Van’a vardığımızda, geçtiğimiz yıl açılan Bediüzzaman Külliyesi’nde Yeni Asya gazetesi okuyucusu ağabeyler tarafından karşılandık. Ehl-i hizmet ağabeyler, Van’ın kadim misafirperverliğini her veçhesi ile izhar ettiler. Külliye’de gerçekleştirdiğimiz programın içeriğinde; şahsî okumalar, ezber saatleri, ilmihal dersleri ve tevhid, nübüvvet, haşir, adalet konulu müzakereli dersler yer aldı. Bu yönüyle bilhassa genç kardeşler veçhesinden fevkalade istifadeye medar bir program oldu. Öyle ki, programın hitama ermesini hiç istemediler.

Sosyal faaliyet kapsamında ilk gün Erek Dağı’na tırmandık. Vanlı ağabeylerin mihmandarlığında, özellikle Molla Hamid Ağabey’den aktarılan hatıraları dinledik. ‘Havf’a Üstadın hayatında yer olmadığını dinlediğimiz hatıralar ile bir kez daha pekiştirdik. Horhor Medresesi’nde kılınan cuma namazı ve ardından Üstad’ın hayatında mühim bir yeri olan mağaranın ziyaretiyle, kalenin dibindeki su başında hep birlikte Horhor’un huzur veren sesini dinledik.

Ayrıca, bir istikamet şehidi olan Çaycı Emin Ağabeyin kabrini ziyaret ederek ruhuna Fatihalar gönderdik. Emin Ağabey, Kürt Bekir ağabeye benzer şekilde sadakat ve ihlas konusunda saff-ı evvel Nur Talebeleri arasında sembolleşmiş isimlerdendi.

Cumartesi akşamı okunan derste, On Üçüncü Rica’yı dinlerken, Horhor Medresesi ve Van Kalesi’nin savaş sonrası hazin hâlini tefekkür ettik. Üstad’ın hüznünün kaynağının, inkıtaa uğramış büyük gayeler olduğu kanaati bizde hasıl oldu.

Program sayesinde Medresetü’z-Zehra güzergâhı boyunca Risale-i Nur’dan birçok prensibi, kardeşlerimizle birlikte yaşayarak yeniden tahattur ettik: Bitlis’te sadakatin ehemmiyetini; Kürt Bekir Ağabey’in kabrinde “ihlas kahramanı” olmanın manasını; Van Bediüzzaman Külliyesi’nde misafirperverlik, sebat, feyiz ve bereketin değerini; Erek Dağı’nda teslimiyeti, cesareti; Horhor’da ümitvar olmayı; Çaycı Emin Ağabey’in hayatından ise ihlas, istikamet ve sadakatin kıymetini en müstesna örnekleriyle görmüş olduk. 

Risale-i Nur’un temel esaslarından olan bu hakikatler ışığında, bu maarif güzergâhında gayet kıymetli bilgiler ve tecrübeler edindik. Programa emek veren, iştirak eden, katkı sunan tüm abi ve kardeşlere şükranlarımızı arz ederiz.

Rabbimiz, bu feyizli programlarda öğrenilen prensipleri bihakkın idrak edip yaşayanlardan eylesin. Âmin.

Okunma Sayısı: 266
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı