Diktatörler doğduklarında diktatör doğmazlar, her bebek gibi masum ve sevimlidirler. Hırslarını kullanarak etrafları onları diktatör yapar. Çocukken masum günahsız olsalar da diktatörlük dönemlerinde birçok hukuksuzluğa ve zulme sebebiyet verirler. Zorba, zalim, gaddar ve sürekli yalan söyleyen bir kişilik sahibidirler, çok korkak ve şüphecidirler. Acıma hisleri yoktur, şahsî çıkarlarına ters düşen herkesi harcarlar. Dostluk ve vefaları olmaz.  

Askerî ihtilaller ile iktidar olan diktatörler ordunun silahlı gücünü kullanarak başka bir diktatör ihtilal yapana kadar iktidarda kalır veya Adolf Hitler gibi seçimle iktidara geldikten bir müddet sonra otoriter yönetimleriyle diktatör olurlar. Seçimle iktidara gelinmesine rağmen hukukun üstünlüğüne uyulmaz, kararnameler ile veya adrese teslim kanunlarla devletin bütün kurumlarını ele geçirip tek adam, diktatör olurlar. Diktatörler iktidardan ölene kadar ayrılmak istemezler, hırslıdırlar. 

Diktatörlerin ülkelerinde hırsızlık, yolsuzluk, talan diz boyudur. Kendi zenginlerini oluştururlar. Diktatör Rusya Devlet Başkanı Putin’in oligarkları gibi yandaşlar vasıtası ile durmadan, dinlenmeden, bıkıp usanmadan ülkelerini soyup soğana çevirirler, doymak nedir bilmezler. Her biri büyük servet sahibidir. Hiçbir diktatör şeffaflık, hak, hukuk ve adaletten hoşlanmaz. Halk perişanmış, açmış, sefilmiş umurlarında olmaz. Diktatörler ülkelerini adım adım felakete sürüklerler 

Ülkelerinde korku iklimi hâkim olduğu için muhalif ses kolay kolay çıkmaz. Sesini çıkaranlar gece yarısı kendilerini karakol veya hapishanelerde bulur. Diktatörler herkesin kendileri gibi düşünmesini ister. Muhalifleri susturmak için her türlü yalan, hile, entrika ve hatta şiddete bile başvururlar, muhalifleri hainlikle suçlarlar. Ama kontrollerindeki basın ile ülkenin güllük gülistanlık olduğuna söyledikleri yalanlarla halkı inandırmaya çalışırlar, bu konuda çok mahir ve beceriklidirler.

Önceden diktatörler kapitalist ve komünistlerden çıkardı, sonradan bunlara Müslümanlar da katıldı. Bu diktatörlerin bazıları takım elbise, kravatlı, bazıları sarıklı, sakallı, sünnet bıyıklı, entarili veya bazıları da kasketli ve tek tip elbiseli olsa da yapılan icraatlar hep aynıdır. Halklarına zulüm, baskı ve yoksulluktan başka bir şey yaşatmazlar. Bu nedenle diktatörün Fransız, Rus, Çinli, Türk, Kürt, Arap veya Müslüman, komünist, faşist olması fark etmez! 

Hiçbir diktatörün hayatı iyi neticelenmez. Ya Çad diktatörü Hissene Habre gibi ömür boyu hapis cezasına çarptırılır veya ülkeden kaçarken yakalanarak İtalya Başbakanı Mussoloni gibi öldürülerek cesetleri teşhir edilir.  Romanya Devlet Başkanı Nikolay Çavuşesku gibi kurşuna dizilir veya Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin gibi yargılanarak idam edilir. Libya lideri Muammer Kaddafi gibi halkı tarafından linç edilerek öldürülür veya seçimle işbaşına gelerek 2. Dünya Savaşında 65 milyon kişinin ölümüne sebep olan eli kanlı diktatör Almanya Lideri Adolf Hitler gibi tabancası ile intihar eder. Bazıları da ülkeyi demir yumrukla yöneten Tunus Diktatörü Zeynel Abidin Bin Ali gibi canını kurtarmak için ülkeden kaçar… 

Diktatörlerin çöküş ve yıkılışları Romanya Devlet Başkanı Nikolay Çavuşesku gibi tahmin etmedikleri şekilde ansızın olur…