Bu muhteşem saray-ı kâinatın damı, gayet intizamlı, mizanlı, hadsiz elektrik lâmbalarıyla tezyin edilmiştir. Fakat o kadar harika bir intizam ve mizan iledir ki, başta güneş olarak, küre-i arzdan bin defa büyük o semavî lâmbalar, mütemadiyen yandıkları halde muvazenelerini bozmuyorlar, patlak vermiyorlar, yangın çıkarmıyorlar. Sarfiyatları hadsiz olduğu halde, varidatları ve gaz yağları ve madde-i iştialleri nereden geliyor? Neden tükenmiyor? Neden yanmak muvazenesi bozulmuyor? Küçük bir lâmba dahi muntazam bakılmazsa söner. Kozmoğrafyaca, küre-i arzdan bir milyondan ziyade büyük ve bir milyon seneden ziyade yaşayan güneşi (HÂŞİYE) kömürsüz, yağsız yandıran, söndürmeyen Hakîm-i Zülcelâl’in hikmetine, kudretine bak, "Sübhanallah" de. Güneşin müddet-i ömründe geçen dakikaların aşiratı adedince "Maşaallah," "Bârekallah," "Lâ ilahe illâ hû" söyle.
Demek bu semavî lâmbalarda gayet harika bir intizam var. Ve onlara çok dikkatle bakılıyor. Güya o pek büyük ve pek çok kütle-i nâriyelerin ve gayet çok kanâdil-i nuriyelerin buhar kazanı ise, harareti tükenmez bir Cehennemdir ki, onlara nursuz hararet veriyor. Ve o elektrik lâmbalarının makinesi ve merkezî fabrikası daimî bir Cennettir ki, onlara nur ve ışık veriyor; ism-i Hakem ve Hakîm’in cilve-i a’zamıyla, intizamla yanmakları devam ediyor.
Ve hakeza, bunlara kıyasen, yüzer fennin her birisinin kat’î şehadetiyle, noksansız bir intizam-ı ekmel içinde, hadsiz hikmetler, maslahatlarla bu kâinat tezyin edilmiştir...
HÂŞİYE: Acaba dünya sarayını ısındıran güneş sobasına veyahut lâmbasına ne kadar odun ve kömür ve gaz yağı lâzım olduğu hesap edilsin. Her gün yanması için –kozmoğrafyanın sözüne bakılsa– bir milyon küre-i arz kadar odun yığınları ve binler denizler kadar gaz yağı gerektir. Şimdi düşün, onu odunsuz, gazsız, daimî ışıklandıran Kadîr-i Zülcelâl’in haşmetine, hikmetine, kudretine, güneşin zerreleri adedince “Sübhanallah, mâşâallah, bârekâllah” de.
Lem'alar, 30. Lem'a, 3. Nükte, s. 609
LÛGATÇE:
aşirat: dakikanın saniye, salise gibi on birim küçüğü olan zaman dilimleri.
Hakîm-i Zülcelâl: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi ve her şeyi hikmetle yapan Allah.
intizam-ı ekmel: mükemmel düzen.
kanâdil-i nuriye: ışıklı, nurlu kandiller.
kozmoğrafya: yıldızların yerlerinden ve hareketlerinden bahseden ilim, astronomi.
küre-i arz: dünya, yer küre.
kütle-i nâriye: ateş kütlesi.
madde-i iştial: tutuşma maddesi, yakıt.
mizan: ölçü.
muvazene: denge.
mütemadiyen: sürekli olarak, devamlı.
sarfiyat: sarflar, giderler, harcamalar.
semavî: semaya ait.
tezyin: süsleme, ziynetlendirme.
varidat: gelirler.