“Hem, nasıl ki, insan ile beraber hayvanatın, zeminin bütün yüzünde yayılan yüz bin envaı, muntazam bir ordu gibi teçhiz ve talimat ve itaat ve musahhariyetle… her biri emirber nefer gibi vazife-i fıtriyesini yapmak ve zemin yüzü her baharda, güz mevsiminde terhis edilenler yerinde yeniden taht-ı silâha alınmış bir orduya ordugâh olmak cihetiyle hâkimiyetinin nihayetsiz genişliğine kat’î delâlet ederler.”(Lem’alar, s. 982-983)
Mezkûr pasajda ifade edilen ordu benzetmelerini bu makalemizde Lejyoner karıncalar üzerinden açılımını yapmaya çalışacağız.
Lejyoner karınca, etçil olup sadece tropik iklimlerde bulunur. 6-12 cm civarı boyutlarıyla adeta çok sayıda askeri bulunan düzenli bir ordu gibi hareket ederler. Görme yetenekleri olmadığı için direkt güneş ışığına maruz kaldıklarında ölebilirler. Bu sebeple geceleri ya da gölgede hareket ederler. Devamlı üyesi oldukları bir yuvaya sahip olmayan lejyoner karıncalar güçlü çeneleriyle toprakta tüneller oluştururlar. Bir yuvaya ihtiyaç duyduklarında birbirlerine kenetlenerek tümüyle karıncalardan meydana gelen yuvalar oluştururlar. Çok sayıda karıncadan meydana gelen bu yuvaların ortasında kraliçe ve yumurtalar vardır.
Lejyoner karıncalar, gelişmekte olan yavruların ihtiyacına göre gerektiğinde durur, gerektiğinde de göçebe hayatına devam ederler. 20 gün kadar süren dinlenme süresinde, hareketsiz kraliçe 50.000-100.000 yumurta üretir. Kendileri ve kraliçe için yiyecek arayan işçiler çoğu günler, yuva merkez olacak şekilde çevreye kısa süren akınlar yaparlar ve avlanırlar. Her akında, çok şaşırtıcı bir şekilde yönlerini ortalama 123 derece değiştirerek, sürekli aynı yeri taramanın önüne geçmiş olurlar. Larvaların gelişimi, yaşlı karıncaları yeni bir göçebe devresi başlatmaya teşvik eder. Bu da şöyle olur: Larvalar, işçiler tarafından yalanıp temizlendiklerinde bir salgı sızdırırlar. Yapılan araştırmalar, göç kararında bu sıvının etkili olduğunu göstermiştir
Ordu karıncaları hep birlikte hareket ederler. Yollarından çekilmeyen kertenkele, yılan ve kurbağaları öldürebilirler. Sürü akını denilen bu harekette öldürdüğü hayvanları yemezler. Bu türün en tehlikeli cinsi Anomma’dır. Anomma ordusunun gelişi o bölgedeki canlılar için büyük panik demektir. İki milyondan fazla askeriyle önlerine çıkan her şeyi imha ederler. Bir çeşit çığlık sesi ve kuşların kaçışı sürünün habercisidir.
Aşılması zor olan bir yükseklik veya nehirle karşılaştırdıklarında birbirlerine tutunarak bir köprü oluşturan bu karıncaların kraliçeleri, yumurtaları ve larvaları bu köprüden geçirilir. Tüm bu tehlikelerine karşın zararlı böcekleri yok ederek fayda sağlarlar.
Ordu karıncalarının vücutları üzerinde yaşayan keneler vardır. Bu kene türleri, üzerinde yaşadıkları karıncanın arka kısmında yer alan zarımsı bölgeden aldıkları kanla veya ev sahiplerinin vücutlarındaki yağlı salgılarla beslenirler. Kimi zaman bu keneler karıncanın arka ayağının ucuna yerleşirler. Gerektiğinde de tüm vücutlarının, karıncanın ayağının uç kısmı olarak “vekaleten” kullanılmasına izin verirler.
Birbirlerine bacaklarından tutunarak zincirler oluştururlar. Yapılan laboratuvar incelemelerinde, ayağındaki keneyle diğer işçiye tutunan karıncalarda, kenenin arka bacaklarının tıpkı karıncanın pençeleri gibi şekil aldığı ve aynı görevi yerine getirdiği görülmüştür. Bu keneler bazı özel kenetlenme mekanizmalarıyla, örneğin; sırtlarında dişlerle ya da uygun sırt yapılarıyla karıncanın vücuduna adapte olabilecek şekilde donanmışlardır.
Göçebe olarak hayat sürmeleri, güçlü çeneleriyle tünel kazmaları, dev boyutları ve sayıları, Larva ve kraliçenin durumuna göre hareket etmeleri, canlı köprü kurmaları ve kenelerle şaşırtıcı birlikteliği lejyonerlerin alâmet-i farikasıdır. Bu hususiyetler Rabbimizin sonsuz ilim, kudret ve rahmetini anlamak isteyen insanlar için ibrettir vesselam…
Kaynak: https://bilgihanem.com/karincalar-hakkinda-bilgi/