"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Halkçılar ve Irkçılar İslâm kahramanı Menderes’in başını yediler

İlimdar Kaya
25 Ekim 2021, Pazartesi
Darbe yapanlar, yaptıkları darbelere mutlaka bir kılıf bulurlar.

Eğer kılıf bulamamışlarsa oturur masa başında hazırlarlar. 27 Mayıs 1960 ihtilâlini yapanlar Adnan Menderes için de asılsız ve uydurma birçok suç isnat ettiler. Ama avukatlar ve sanıklar hazırlanan dosyaları inceleyemiyor, Menderes ve arkadaşları ne ile suçlandıklarını bilmiyorlardı. Konuşmak isteyen avukatlar ise konuşturulmuyor, “Sizin yaptığınız savunmanın Menderes’e bir faydası yok” denerek susturuluyordu. Sonuç belliydi; karar verilmişti, Menderes idam edilecekti! Bu hale rağmen Menderes nezaket ve saygısından taviz vermiyor, onların duyduğu kin ve düşmanlığı onlara duymuyordu. Zaten ona yakışan da buydu. Kadere teslim olan Menderes sağlam bir imana sahipti. Bediüzzaman, Menderes’i takdir ederek sahip çıkmakta ne kadar haklıymış.   

27 Mayıs 1960’da yapılan ihtilâlden Adnan Menderes’in 17 Eylül 1961 günü idam edilmesine kadar geçen süre hem maddî hem de manevî işkence sürecidir, plan dâhilinde işlenmiş bir cinayettir bu idamlar.

Adnan Menderes’e mahkeme tarafından çok ağır bir tecrit uygulanıyordu. Gazeteci Tekin Erer, Menderes’in avukatı Talat Asal ve Samet Ağaoğlu’nun Yassıada hatıralarından “Menderes’in küçük odasında başında 24 saat bir askerin nöbet tuttuğunu, odasındaki ışığın sürekli açık olduğunu, penceresinin hiç açılmadığını ve yaz aylarında ise sivrisinek, pire ve tahta kuruları ile mücadele için bir ilâçlama yapılmadığını” öğreniyoruz. Gıyasettin Emre de “yemek olarak sabah kumlu pırasa, akşam ise taşlı fasulye” verildiğini belirtiyor.  

Yassıada doktorlarından biri görevlilerden gizlice Menderes ile sohbet etmek için Menderes’in odasına girer. Gömleğinin düğmelerini açan Menderes’in vücudunda sigara söndürüldüğünü görünce şaşırır. Bu olay ağır işkencenin izleriydi, Yassıada’daki durumu gözler önüne seriyor. 

Yassıada’da idam öncesi rahatsızlanan Menderes için bir yetkili sağa sola bağırıp çağırıyordu, adeta çıldırmıştı. Şayet Menderes vefat ederse ipte sallandırıldığını göremeyecekti. Doktorların adaya getirilmesini istiyor ve “İt oğlu iti ipte görmek istiyorum, ölmemesi lâzım!” (Özay Şendir- Gel Buraya Adnan ve Sadistlik Üzerine) diyerek edepsiz ve terbiyesiz bir şekilde nara atıyordu. İnsanî duygu ve hislerin bulunmadığı, canavarlaşmış bir halet-i ruhiye içinde idi o insan. Aman Allah’ım! Bu ne biçim bir kin, bu ne biçim bir intikam duygusu. İşte idam kararları bu ruh hali içinde olan insanlar tarafından verildi. 

Yargılamalar sonucunda 15 kişinin idamına, 31 kişinin müebbet hapsine karar verildi. Millî Birlik Komitesi üç saatlik kısa süreli toplantı ile Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idam kararlarını onaylar, diğerlerini ise müebbete çevirir. Yassıada’dan İmralı Adası’ndaki İmralı Cezaevi’ne nakledilirken “İdama mı götürülüyorum” diye soran Menderes’e hakkındaki idam kararı İmralı Cezaevi savcısı Altay Ömer Egesel tarafından okunduğunda Menderes “…kimseye kırgın değilim, kırgınlığım yok. Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda devletim ve milletime ebedî saadetler diliyorum” diyor. Bu ne büyük bir vatan sevgisi ki idam edileceğini bildiği anda bile millete ve devlete saadetler dileyerek kendisine zulmedenlere kırgın olmadığını söylüyor. Sonuç olarak önce Zorlu, Polatkan, sonra da 17 Eylül 1961’de hasta olan Menderes’e sağlam raporu verilerek idam edildi.

İdam sonrasında hukuksuz ve komik uygulamalar devam eder. Menderes’in ailesi cenazenin teslim edilmesini ister. Hıfzıssıhha Kanunu gereği cenazenin beş yıllık süre geçmeden nakledilemeyeceği belirtilerek ailenin isteği reddedilir. 1967’de Sağlık Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı cenazelerin taşınmasına izin verir, bunun üzerine Menderes ailesi cenazenin Eyüp Mezarlığı’na nakledilmesi için yer ayarlar. Dönemin CHP’li İstanbul Belediye Başkanı Haşim İşcan ise, Eyüp Mezarlığı’na defnin kanuna aykırı olduğunu ifade eder. Bu sefer de bazı senato üyeleri cenazenin nakli sırasında dinî tören yapılmasının Türk Ceza Kanunu’na aykırı olduğunu ortaya atar, Cumhuriyet Senatosu da yayınladığı bildiri ile cenazelerin taşınmasının anayasal düzeni tehdit ettiğini ifade eder. Bu gelişmeler üzerine oluşan gerginlik sebebi ile Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın aileleri nakil talebinden vazgeçerler. Bu hukuksuz ve komik olaylar Türkiye dışında başka bir ülkede olur mu? 

Bu ülkede on yıl başbakanlık yapmış bir insana reva görülen muameleler, binlerce insanın katili olan Abdullah Öcalan’a bile bugün uygulanmıyor. Bu ülke tarihe başbakanını kendi eli ile idam eden ülke olarak geçti. Demokrasimiz için unutulmayacak bir ayıp ve bir kara lekedir ve asla unutulmayacaktır. 

Menderes ve arkadaşları milletin kalbinde şehit olarak yaşayıp duâlar ile yâd edilirken, bu hukuk cinayetine sebep olanlar ise lânetlenerek, nefret ve bedduâlar ile anılıyor! 

Okunma Sayısı: 1448
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    25.10.2021 16:40:28

    İslam kahramanı Adnan Menderese Rabbim rahmet eylesin

  • S.topuz

    25.10.2021 16:16:04

    Din,iman,vatan,hak,hukuk ve Adalet uğruna vefat edenlere Allah c.c. Rahmet eylesin. Hayatta olanlara da güç,küvvet,basieret, şecaat ve cesaret ihsan etsin.. Amiiin .... Allah cümlenizden ebeden razı olsun. Muvaffak ve Muzaffer etsin. Amiiin...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı