"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Federasyon tuzağı

Kâzım GÜLEÇYÜZ
25 Temmuz 2025, Cuma
Bediüzzaman’ın, Osmanlıyı dağılmaya götüren süreçte önemli rol üstlenen siyasî kulüpler ve muhtariyet talepleri için dile getirdiği endişeler, günümüzde seslendirilen eyalet veya federasyon sistemi gibi formüller için de geçerli.

İşin garibi, bilhassa eyalet ve federasyon fikrinin Güneydoğu özelinde gündeme gelmesine, bölgede terörle mücadele gerekçesiyle 12 Eylül-Özal yapımı OHAL bölge valiliği sisteminin yıllarca uygulanması da hatırı sayılır katkılarda bulundu. 

Oysa Türkiye’nin yapması gereken, bölünmeyi çağrıştıran eyalet, federasyon veya özerklik gibi formüller yerine, merkezdeki istibdadı etkisiz kılıp hukuk temelinde tam ve eksiksiz bir demokrasiyi güçlendirmek, devleti tahakküm aracı olmaktan çıkarıp hizmet devleti haline getirmek, merkeziyetçi yapının bürokratik ağırlığını azaltıp müdahaleci devlet anlayışına son vermek, devlete çağdaş normlara uygun şekilde demokrasi ve hukuk prensiplerine göre işleyen düzenleyici bir işlev kazandırmak ve bunları sadece belli bir bölge için değil, ülkenin tümü için uygulamak gibi reformlar olmalı. 

Bu noktada, zaman zaman gündeme gelen “Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’nin Türkiye’ye ilhakı” gibi fikirlere de itibar etmemek gerekir. 

Hele şu şartlarda böyle bir konu, Türkiye için tehlikeli bir tuzaktan başka birşey olamaz. Çünkü oralardaki oluşumlar İslâm dünyasını parçalamayı hedefleyen BOP çerçevesinde dış güçlerin ve İsrail’in hesapları istikametinde şekillendirildi. 

Kuzey Irak’taki özerk Kürt yapılanmasından Bağdat da rahatsız. Nitekim bu rahatsızlık bilhassa petrol paylaşımı kavgalarında zaman zaman açığa vuruluyor. Irak yönetiminin Türkiye tarafından yapılan sınırötesi operasyonlara yönelik tepkilerinde de.

Gelinen noktada Kuzey Suriye’ye de taşınma merhalesine gelindiği gözlenen federe ve özerk yapıyı Türkiye’ye entegre etme gibi bir konunun gündeme getirilmesi, aynı yapıların Güneydoğu odaklı olarak Türkiye’ye de taşınması, petrol kavgalarına bizim de bulaştırılmamız, Bağdat’la, Şam’la ve bütün Arap âlemiyle ilişkilerimize yeni sorunların eklenmesi gibi sıkıntılı sonuçlar doğurur. 

Türkiye bu tuzağa düşmemeli, onun yerine Irak ve Suriye ile 1950’lerin Bağdat Paktı’na benzer bir ittifakı yeniden ihya etmeye çalışmalı. 

Ve işgal sonrasında Irak’ta, ardından iç savaş ve Baas rejiminin çökmesi sonrası Suriye’de oluşan yapıların bu pakt ile öngörülen modele uygun hale getirilmesine katkı sağlamak için gayret etmeli.

Okunma Sayısı: 1338
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Türeli

    25.7.2025 20:02:33

    Federasyon Osmanlı tarihinde ihtiyaç olabilir, İslamiyet en iyi şekilde yaşanmaya ve yaşatılmaya çalışılmış. Federasyon o dönem için huzurlu bir hayat yaşamak için ve Allah'ın 'sizi kabile kabile yarattım ki yek değerinizi yardım edersiniz' ayetine mazhar olma düşüncesi olduğundan faydalıydı. Günümüzde Federasyon tam tersi bir diğerini yutmaya, kavgaya çekişmeye sebep olur. 50 yıldır 50 bin insanın kanı dökülmesi buna bir delildir.

  • Abdulkadir Ceylan

    25.7.2025 15:42:19

    Federasyon'a tuzak denilmesi, islam tarihi ve risale-i nur ölçülerinin tamamen yanlış anlaşıldığını ortaya koyuyor. Muhammed Hamidullah gibi alimlerin verdiği bilgiye göre Hz. Peygamberin (asm) devleti önce federal, daha sonra Hicaz dışındaki yerlerin fethiyle konfederal bir mahiyete bürünmüştür. Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Osmanlılar vb devletlere baktığımızda tamamında eyalet sistemi vardı. Bediüzzaman açıkça Cemahiri Müttefikai İslamiye diyor. Bu tabir ABD gibi eyalet sistemli bir yapıdır. Maalesef 2. Mahmud'tan itibaren osmanlı merkezileşerek dağıldı. Osmanlı Ahrar kesimi ademi merkeziyeti savunarak devleti kurtarmak istedi. Bediüzzaman bu fikri dağılma döneminde uygun görmeyip medenileştiğimizde olabileceğini açıkça dile getirdi. Sanırım kemalizm fikirleri bizi tarihimizden koparıp kemalist ölçüleri doğruymuş gibi kabul ettiriyor.

  • A. AYDIN

    25.7.2025 14:31:19

    Bu tür yazılarınızı özlemiştik.

  • Halil

    25.7.2025 12:41:00

    Evet Kürt açılımı değil, demokratik açılım lazım, birilerinin Kürt açılımında ısrar etmesi boşuna değil, bunların amelleri, niyetlerinin kötülüğünü ortaya koyuyor!!!

  • Halil İbrahim Karahan

    25.7.2025 01:32:48

    Allah razı olsun Rabb'im her türlü kötülüklerden korusun sizi.....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı