Risale-i Nur ciltlerinin kapak tasarımını yapan ve Külliyattaki vecizeleri tablolaştıran ressam ve hattat Refet Kavukcu, tablolarında resmettiği hayat yolculuğunun bu dünyadaki kısmını bitirip kabir durağına geçti.
1939’daki Erzincan depreminde bütün aile efradıyla birlikte üzerlerine göçen kerpiç evin enkazı altında kalmıştı. Ama öldürmeyen Allah öldürmeyince sağ kurtuldu. 4 yaşındaki kardeşi dışında diğer aile fertleri de.
Hayatı veren Allah’ın bahşettiği uzun ve bereketli ömründe yaşayacağı çok şey vardı.
Kendisi bunu “Ölmemiş, kazazede olmuştuk. Çünkü kaderin programı bitmemişti. Hayat yolculuğu devam edecekti. Emirdağ’a uğrayacak, Hz. Bediüzzaman’ın elini öperek ders dairesine girecektik. Demek, bu büyük davada kısmetimiz vardı” şeklinde anlatıyor.
Okuldaki tabiatçılık telkinlerinin kalbinde açtığı yaralarla tereddütler içinde bunalırken, aradığı cevapları bulacağı doğru adresin ilk işaretini dayısının çalıştığı mağazada bir zatın, elindeki tebrik kartından okuduğu “Sivrisineğin gözünü halk eden, güneşi dahi O halk etmiştir” vecizesinde ve altındaki Bediüzzaman Said Nursî imzasında bulduğunu da.
Sonra “Konuşan yalnız hakikattir” makalesinin eline geçmesi, ilk anda anlamakta zorlansa da Külliyatı okumaya karar vermesi, o dönemin temayüz etmiş Nur Talebeleriyle tanışıp temasa geçmesi, hemşerisi Hekimoğlu İsmail’in de dahil olduğu grupla okumaları...
Derken, 1959 Aralık’ının son günlerinde Üstadı Ankara’ya davet için Emirdağ’a gidip ziyaret eden heyette yer alması; Üstadın bu daveti kabul edip hemen yola çıkması; Ankara girişinde durdurulup geri çevrilmesi...
Ve o hengâmede Üstadın, Zübeyir Ağabeyle onlara gönderdiği mesaj: “Kardeşlerime söyle, korkmasınlar. Küfrün belini kırdık.”
Bu özet anlatımın detayları Necmeddin Şahiner’in Son Şahitler-2’sindeki hatıralarda.
Ömrünü Risale-i Nur eksenli çizimlere ve Kur’an yazmaya vakfeden Kavukcu’yu Erzincan’daki sanat galerisinde ziyaret etmiştik.
Geçen Eylül’deki son ziyaretimizde Yeni Asya okurlarına verdiği ve gazetemizde çıkan mesajda “Yeni bir birlik, vahdet tablosu çizmemiz lâzım, ona dua ediyorum” demişti.
Bu duanın kabul şartlarını yerine getirmek hepimizin vazifesi. Mekânı Cennet olsun.