Şanlıurfa Ulusal Kitap Fuarındaki söyleşide konuşan eğitimci Sebahattin Yaşar, “Hikaye bir keşif aracıdır, içeriden pek çok haber verir” şeklinde konuştu.
ŞANLIURFA - AHMET DURSUN
FOTOĞRAF: TAHİR ÜNVERDİ - ÖMER ALPASLAN
Şanlıurfa Ulusal Kitap Fuarı’nın son gününde Yeni Asya Neşriyat’ta Eğitim Sebahattin Yaşar ve Yasemin Yaşar kitaplarını imzaladı. Okuyucuların mutlu aile, gençlik ve anne-baba ilişkileri konularında yoğun sorularına muhatap olan yazarlarımız okuyucularının kitaplarına olan ilgilerine teşekkür ettiler.
Kitap imza programının içinde Sebahattin Yaşar’ın söyleşisi de vardı. Yoğun okuyucu katılımı ile gerçekleşen söyleşiye de yazar, son kitabı “Genç Hikayeler” üzerinden, hikayenin hayatımızdaki yeri ve önemi üzerinde durdu.
Eğitimci Yaşar, konuşmasında; “Hikaye deyip geçmemeliyiz. Her ne kadar ‘hikaye’ kavramı ciddi örselendi ise de, onun koluna girip ayağa kaldırmalıyız. O hizmet etmeye devam etmelidir. Şu an bile hepimiz bir büyük hikayenin içindeyiz. Bu gün herkes devam eden hikayesine dokunabilme, onun mecrasını değiştirebilme imkanına sahiptir. İlk nefesle başlayıp son nefese kadar sürecek hikayelerimizin hiçbir kesitini ihmal edemeyiz. İrademizle kurguladığımız hikayemizin her kesitinden sorumluyuz. “Genç Hikayeler” isimli kitabımız da yaşanmış genç hikayelerinden oluşuyor. Onun için her hikayenin içinde bir yaşanmışlık var. Bundan dolayı hikayeleri okuyunca kendi hayatınızdan izler bulacaksınız. Ve her hikayeden kendi hayatınıza bir takım dersler çıkaracaksınız.” dedi.

Hikayeden al haberi’
Yazar Yaşar, gençlerle olan bir hatırasını da şöyle paylaştı: “Üniversite öğrencilerime kağıt dağıtıp hikayenizi yazar mısınız? diyorum. Öğrenciler kahramanı kendileri olan hikayelerini çok önemsiyorlar. Öğrencilerden bir kısmı ikinci, üçüncü kağıdı istiyor, hikayesini bitiremiyor. Bir kısmı hikayesini yazarken ağlıyor. Bir kısmı hiç yazamıyor. Bir kısmı yazdıktan sonra yazdıklarının fotoğrafını çekmek istiyor. Ve daha neler neler. Ama güzel olan şey, her bir hikayede öğrencilerden, ailelerinden, sosyal çevrelerinden, arkadaşlarından pek çok haberler vardı. Öğrenciyi tanımak için hikayesini almak oldukça güzel bir metottu. ‘Hikayeden al haberi’ düşüncemiz böylece gelişmişti.”
Hikaye okumanın çocuklar, gençler üzerindeki faydasına dikkatleri çeken yazarımız, konu ile ilgili şunları söyledi: “Hikayelerle dürüstlük, edep, çalışkanlık gibi pek çok erdemli davranış kazanılır. Hikaye okuyucusu, kültürünü, adetlerini tanıma imkanı bulur. Kendini doğru ifade edebilme, dinleme ve anlama kabiliyeti kazanır. Hayal dünyası gelişir, hafızası güçlenir. Ufku genişler. Okul başarısı gelişir. İletişimi kuvvetlenir. Çok önemli bir fayda da, zor durumlarla başetmeyi ve çözümler üretmeyi elde eder. Olumlu hikaye kahramanlarının hayatlarını kendine modeller. Böylece hikaye okuyucu, hayatın içinden tecrübe edilmiş hikayelerle kendi hayatına olumlu, pozitif dersler çıkarmış olur.”
“Yaşananlara ayna olmak istedim”
Yaşar, gerçekte hikayenin amacının doğruları insanlara anlatma, insanları eğitme olduğunun ancak hikaye kavramının son dönemlerde örselendiğine, anlamını yitirdiğine işaret ederek, “Hikaye, -hayalde boğmadan- yeniden hayatlandırılmalıdır. Çünkü hikaye kahramanlarının taşıdığı roller okuyucular için pozitif dinamiklerdir. Yaşanmış doğru örneklerdir. Problemlerden çıkış yollarıdır.” dedi.
“Genç Hikayeleri’nde sadece gençler yok, orada gençlerin içinde olduğu çağ, aile, sosyal çevre, arkadaşlar, alışkanlıklar, yanlış adetler hepsi var. Ben yaşananlara ayna olmak istedim.” diyerek konuşmasına devam eden Yazar, “Kimsenin hatalarını perdelemedim. Anne baba, öğretmen, kardeş, arkadaş kim ne yaptıysa, neye sebep olduysa eserini görsün istedim. Bir baba cümlesiyle hayata veda eden genç varsa, o cümleyi babalar duysun ve canı ciğeri evladına öyle cümleler kurmasın, kendini muhasebe etsin istedim.” dedi.
Belagat denen şey
Söyleşi programının sonunda yazar, “Hikayelerde çağın gereklerine uygun konuşma, muhatabın şartlarını dikkate alma, ele alınan konu ile ilgili abartılı, süslü, heyecanlı ifadeler yerine ispatlama ve ikna dili kullanılır. İnsandaki sayısız hisler doğru şekilde kanalize edilir. Bediüzzaman da, bu yanlış uygulamalarla ilgili olarak, nasihlerin nasihatlerinin tesirsiz kalmasını inat etme, sevme tarzı yasaklayıcı yöntemlere bağlar. Oysa belagat denen şey, halin gereklerine uygun dil kullanmaktır. Hikayede de aynı metot yer alır. Onun için eğitimcilerin, ebeveynlerin bu çeşit hikayeleri okuyarak, muhatabına ulaşacak metotları hikayelerden çıkarıp, uygulaması gerekir.” dedi.
Nur talebesi gençlerin, nurlarla tanışma hikayelerini yazmalarını isteyen yazar, “Böylece bu genç nur talebesi hikayelerinde pek çok veri ortaya çıkacaktır. Faydalı yöntemler görünür hale gelecektir. Gençlerle ilgilenenlere bu yöntemler nasıl adımlar atmaları konusunda yardımcı olacaktır. Bu şekilde dün yaşanan yanlışların geleceğe gitmesi önlenmiş olacak, bundan böyle yaşanacak hikayelere doğru dokunuşlarla gelecek kuşaklar daha doğru eğitilmiş olacaktır.” dedi.
Söyleşiye pek çok eğitimci, ebeveyn ve gençler katıldı. Programın sonunda yazar, ailelerle, eğitimcilerle ve gençlerle programın kritiğini yaparak hem katkı hem de memnuniyetlerini ifade ettiler.
Eğitimci, Yazar Sebahattin Yaşar, fuarda, söyleşide ve kitap reyonlarında emeği geçen bütün genç/yaşlı beyefendi ve hanımefendileri tebrik ederek, onlara teşekkürlerini sundu ve yeni programlarda görüşmek dileğini paylaştı.