"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ferdî ve içtimaî hastalıklar

M. Latif SALİHOĞLU
07 Şubat 2022, Pazartesi
Şahıs odaklı entegre fanatizmi şu şekilde tarif etmek mümkün: Yalakalık, riyakârlık, enaniyet, kibir ve gururdan mürekkep bir macun.

Türkiye toplumu içinde, maalesef ki, şahıslara adeta taparcasına bağlanan insanlar türedi. Öyle ki, perestiş ettikleri şahıslara Allah’ın vasıflarını yükleyenlerden tutun da, onlara sahabelerin Hz. Peygamber’e (asm) biat-itaat ettikleri gibi serfürû edilmesi gerektiğini haykıran simsarlara kadar, bir sürü bağnaz fanatik var toplumun katmanları içinde.

Aslında, bu bir çeşit hastalıktır. Üstelik, bulaşıcı olma özelliği sebebiyle, hızla yayılan çok tehlikeli bir hastalık…

Ne yazık ki, bunun gibi, çeşit çeşit daha başka hastalıklar da var sosyal, siyaset, kültür, san’at, edebiyat hayatımızda; hatta, din ve ahlâk sahasında...

Bu hastalıkların mühim bir kısmı, Muhakemat isimli eserde şu şekilde sıralanıp tarif ediliyor: “Lâfızperestlik nasıl bir hastalıktır; öyle de, sûretperestlik, üslûpperestlik ve teşbihperestlik ve hayalperestlik ve kafiyeperestlik, şimdi filcümle (kısmen), ileride ifratla, tam bir hastalık ve mânâyı kendine fedâ edecek derecede bir maraz olacaktır.” (Age: 79)

Bu hastalıklar listesine, her halde “şahısperestlik” maddesini de ekleyebilirz.

*

Risâle-i Nur’da mükerrer olarak Zaman, şahıs zamanı değil. Zaman, cemaat ve şahs-ı manevî zamanıdır. Şahs-ı mânevî daha metindir. Şûrâlar, daha metin olan şahs-ı mâneviyi temsil ediyor denildiği halde, insanlarımızın ekserisi, maalesef, yine de gidip zayıf, geçici, muvakkat ve çürümeye, kırılmaya, dağılmaya, yanılmaya, nihayet fenâya mâruz ve mahkûm olan şahıslara bağlanmayı tercih ediyor.

Bu noktada, fenâ halde yanılgılar ve müflis tecrübeler tekrar be-tekrar yaşandığı halde, insanların bir kısmı yine de yığınlar ve kalabalıklar halinde gidip aynı hataya bir daha, bir daha düşebiliyor. Sonunda, duyguları itibariyle yara-bere içinde kalan, çevresiyle uyumsuz ve alabildiğine asabileşen, hatta bir kısmı ye’se düşen, karamsarlık pompalamayı alışkanlık haline getiren hastalıklı fertlere dönüşüveriyorlar.

Bu dehşetli marazdan kurtulmak, yahut zararı hafifletip sıkıntıyı asgariye düşürmek için neler yapılabilir ve neler yapmalıyız? Biraz da bu nokta üzerinde durmaya çalışalım.

*

Günden güne şiddetini arttıran ve her hadisede yeni boyutlar kazanarak tırmanışını sürdüren sosyal ve siyaset sahasındaki didişmelerden, mümkün olduğunca uzak durmakta fayda var.

Bu çatışma ve didişmeyi alabildiğine kızıştıran simsarlara da mesafe koymalı. Zira, onların yakalanmış olduğu bu amansız hastalık “İspanyol nezlesi” gibi bulaşıcıdır. Akılları geveze, kalpleri ise müfreze yapar.

Bu tip kimselerle olan konuşmalar, sohbetler, hiçbir kemâlât vermez. Aksine, sıkıntıyı arttırır, kalbi katılaştırır. Çünkü, hem akla ziyan, hem de alâka-i kalbe değmeyen şeyler üzerinde dolaşıp durur. Sohbetin, konuşmaların hemen tamamı ya bir şahsı övmeye, ya da muarızı olan bir başka şahsı yermeye matuftur.

İşte, böylesi ortamlarda fazlaca bulunmak, hele hele incitici atışmalara müdahil olmak kalpleri katılaştırmaktan ve kılıçları keskinleştirmekten başka bir işe yaramaz.

Bu ise, ileriye değil, geriye götürür. Yeniye değil, eskiye yuvarlatır.

Hülâsa: Bir dost meclisinde, bir ihvân sohbetinde yara açmadan ve açtırmadan, yara kaşıyıcılığı da yapmadan ve yaptırmadan, ağız tadıyla sohbet etmek veya ettirmeye çalışmak, dünya hayatının belki de en mesudane vaktini yaşamak ve yaşatmak mânâsına gelir ki, bunun da en büyük mükâfatı rızâ-i İlâhiyedir.

Afrika’da Kur’ân dersleri (1)

Geçen Cuma gününü Fildişi Sahili’nin Abobo şehrinde geçirdik. Abidjan merkezinden bir-iki saat mesafedeki kalabalık Abobo beldesi ki, nüfusu bir milyonu geçmiş durumda.

Burası, Müslüman nüfusun en yoğun olduğu bölgelerden biridir. Elliden fazla camii, yüzden fazla medresesi var.

Cuma namazından sonra, gittiğimiz muhitin imamları ve âlimleriyle bir toplantı yaptık. Daha doğrusu bizim için cami imamının evinde toplandılar.

Toplantılarda yaptığımız sohbetler, medrese ve Kur’ân Kurslarında şahit olduğumuz hizmet ve faaliyetler hakkında, günden güne bilgi ve haber akışını inşallah sağlamaya çalışırız.

Okunma Sayısı: 1605
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer

    7.2.2022 20:08:19

    Elimizdeki ölçüler güne, zamana,şahıslara,olaylara karşı değişkenlik arz eden düstur ve prensipler değil,Baki hakikatlerin özüdür,ta kendisidir, Kur'anidir.Nurculuğun özünde şahısçılığa değil, Hakk'ın rızasına endeksli bir hizmet tarzı vardır. Yeni Asya Camiası da meşveret, şûra demiş, çıkan kararlara kendi ifade etmiş gibi sahip çıkmış,fertlere,makamlara elinin tersiyle itmiş, mazlumların hakkını hukukunu korumayı, kıyamete kadar etmeye aynen devam edecektir.

  • Osman Yıldırım

    7.2.2022 14:08:58

    Sayın Salihoğlu, maalesef şahısperestlik hastalığı Risale i Nur camiasını da enfekte etmiş durumda. Bu camiamarın kısm ı ekserisi şahısları kutsallaştırarak onunla hizmet yaptıklarını zannetmekteler. Bugün içerisine düştüğümüz olumsuz ortamın meydana gelmesinde bu camiaların büyük payları vardır. Cenab ı Hak basiret ihsan eylesin.

  • Hüseyin İlhan

    7.2.2022 13:53:47

    Allah razı olsun,istifade etmeyi rabbim nasip etsin.Fildişi ülkesinden ve inşaallah Afrika nın diğer ülkelerinide kapsayan ziyaretler ve havadisleri bekliyoruz.İnşaallah hizmeti imaniye ve kur'aniyede şevke vesile olur.

  • Ahmet Nejdet Pehlivan

    7.2.2022 12:34:20

    Bulunduğunuz yerle ilgili kaleminizden okuduğumuz haberler, paylaştığınız bilgiler, biz okuyucular için çok orijinal ve ilginç. Bu sebeple hem taze bilgiler sahibi oluyor, hem de oralardaki mü'min kardeşlerimiz için dualar ederek mânen hemhâl oluyoruz. Rabbım sizi oralarda hizmet-i imaniye ve Kur'aniyede istihdam etsin. Sa'yinizi meşkur eylesin. Şahsınızda umum kardeşlerimize binler selam ve sevgiler.

  • Abdullah Tunç

    7.2.2022 12:27:58

    Bediüzzaman Hazretleri hatemül evliyadır şecere-i nübüvvetin son meyvesi dir.Mehdi azamdır.bu vasıflar hem hayatı ile hem de Rsale-i Nur Külliyatı ile sabittir bunun sayısız delilleri vardır.Kim onunla müvazeneye gele nilir?Baki bir hakikat fani şahıslar üzerine bina edilmez deyip nazarları nurlara,iman hakikatleri çevirmiştir ve bu konuda büyük tahşidat yapmıştır şahıslar tabi olanlar; doğ ru yoldan çıkmış, istikame ti kaybetmiş son derece tehlikeli yollara sapmış demektir.Zaman ve hadiseler bunu ispat etti Evet,bu asırda ve kıyamete kadar gelecek zaman içinde şahıs devrikapanmıştır.şimdi as sıramızı ve istikbali ışıklandıracak manevi bir rehber olarak bir hakikat dumanı bize miras olarak bırakılmıştır.Bu hakikatla ra tabi olacağız.Şahıs ve şahısçılık devri geçmiş ve ölmüştür.Müstakim şahsi manevi ve şuralar devrin deyiz...

  • Abdullah Tunç

    7.2.2022 11:19:07

    Bu perestliklerin en zararlı sı şahısperestliktir desek herhalde yanlış olmaz.Bu tarihi bir gerçektir.Kuvve tin,hakimiyetin bir kişide olması;ilk ve orta çağların özelliğidir.İslamiyet bunu kaldırmış,bunların yerine şuraları yerleştirmiştir.Beş yüz sene bu devam etmiş sonra değişik nedenlerle tekrar eski duruma dön muştur.Ve bin sene bu şa hıs hakimiyeti devam et miştir.Yani bin sene kuvv et hakkı mağlup etmiştir. Dini sahada Mevlana Halid hazretlerinin vefatiy le ferdiyetle dine hizmet devri kapanmıştır.Şahsi manevi,tüzel kişilik devri başlamıştır.Bu tarihten sonra artık dini hizmetler şuralar yolu ile yapılacak tır,yapılmslıdır Maalesef bu kırılma noktasını dindarlar ekseri yet itibarı ile anlamamış lar.Anlamadıklari için; za yıf,geçici,çürümeye,yanıl maya,fenaya maruz ve mahküm şahıslara bağla nıyorlar,tabi oluyorlar,biat ediyorlar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı