Son derece gergin ve öfkeli başlayan 31 Mart’taki mahallî seçim kampanyasının yerini, nisbeten sakin, sükûnetli, yumuşak bir hava almaya başladı. Umarız, normalleşme bu minvâl üzere devam edip gider.
Nitekim, AKP Genel Başkanı sıfatıyla yaptığı seçim konuşmalarında gerilimi alabildiğine tırmandıran Erdoğan da, söz konusu normalleşme döneminin işaretini verdi. Umuma açık beyanında “Kızgın demiri soğutma” gereğinden bahsetti.
Şüphesiz, ortamı geren ve demiri kızgınlaştıranların başında kendileri geliyor.
Neyse ki, “Aklın yolu birdir” gerçeğinden hareketle, o da kendini çek etme ihtiyacını duydu. İnşaallah, seçim öncesindeki kırıcı söz ve davranışlara yeniden avdet etmez.
* * *
Seçimin sonuç tablosu, bakıp anlayan, anlamak isteyen herkese birşeyler söylüyor.
Meselâ, bize göre şu mesajları verdi:
* Demokrasi, büyük bir içtimaî nimettir.
* Bu nimetten doğru istifade edildiği takdirde, çözülmesi çok zor gibi görünen girift düğümlerin bile açılması mümkündür.
* Türkiye, demokrasi çabasında büyük bir başarıya imza atmıştır.
* Millet, demokrasi nimetine sahip çıkma noktasında iyi bir imtihan vermiş, rüştünü ve liyâkatini ispat etmiştir.
* Türkiye’de yeni bir dönem başlamıştır.
* Yeni dönem itibariyle, öfke dili zarar etmiş, hatta iflâsın eşiğine gelmiştir.
* Ayrıştırma ve ötekileştirme yönündeki beyan ve çabalar itibarını kaybetmiştir.
* Yeni dönemin kazananı ve bundan sonra da kazanacak olanlar şu kategoriye girenlerdir: Vatandaşa tepeden bakmayan, agresif davranmayan, ağzını ve efendiliğini bozmayan, tehdit ve hakaret savurmayan, vatanın evlâtlarını ötekileştirmeyen, onları karşı karşıya getirmeyen, dinî ve millî değerlere saygılı davranan, proje üreten, akıllı, insaflı, vicdanlı, vizyon sahibi, soğukkanlı ve güleryüzlü davranan idareci karakterler...
* * *
Evet, yukarıdaki listeyi daha da uzatmak mümkün. Ama, sandıktan çıkan asıl mesajı anlamak için bu kadarı yeterli.
Esasında, aklı başında hemen herkes, bu mânâda artık iyice belirginlik kazanmış olan genel mesajların farkında.
Umarız, şimdilik konjonktürel gibi görünen bu değerli mesajlardan, özellikle siyasiler kalıcı bazı dersler çıkarır. Kalıcı dersler çıkarabilmek için de, öncelikle mevcut durumun iyice anlaşılması ve neticesinin hazmedilmesi icap ediyor.
Bu noktada da, güzel ve hayırlı gelişmelerin yaşanacağına inanıyoruz; daha doğrusu ümitli olmak ve inanmak istiyoruz.
Hayırlı ve huzurlu bir dönem dileğiyle...
GÜNÜN TARİHİ 20 Nisan 1924
TC’de ilk Anayasa
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılan görüşmeler neticesinde "1924 Anayasası" kabul edilmiş oldu.
1921 ve 1924 Anayasası’nın asıl ismi "Teşkilât-ı Esasiye Kànunu" idi. Bu anayasaların "ahkâm-ı esasiye" denilen esas hükümlerinden 2-3 maddesini mukayeseli ve özet halinde şöylece takdim edelim:
Madde-1: (İlk hali) Hâkimiyet bilâ kayd ü şart milletindir. İdare usûlü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına dayanır. (1924 değişikliği) Türkiye Devletinin şekl-i hükûmeti, Cumhuriyettir.
Madde-2: (İlk hali) Türkiye Devletinin dini, Din-i İslâmdır. Resmî lisânı Türkçedir. (1924'te, bu kısım kaldırıldı. Yeni madde şöyle oldu:) İcra kudreti ve teşri (kànun) salâhiyeti milletin yegâne ve mümessili olan Büyük Millet Meclisi’nde tecellî ve temerküz eder.
Madde-9: BMM Heyet-i Umumiyesi tarafından intihap olunan (seçilen) reis, bir seçim devresi zarfında BMM Reisidir. İcra Vekilleri Heyeti, içlerinden birini kendilerine reis intihap ederler. Ancak, BMM Reisi Vekiller Heyeti’nin (Bakanlar Kurulunun) de reis-i tabiisidir.