"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yavuz Bülent Bâkiler’in ardından...

Muhammed Said ÇATALKAYA
03 Ekim 2025, Cuma
Türk edebiyatının seçkin kalemlerinden biri olan Yavuz Bülent Bâkiler, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da 89 yaşında vefat etti.

Onun ardından kaleme alınacak her satır, yalnızca bir şairi anmakla sınırlı değildir. Aynı zamanda, dilin, iman hakikatlerinin ve manevî mirasın korunması için verdiği ömrü de hatırlamak demektir. Bâkiler, şiirlerinde ince bir duyarlılıkla Anadolu’nun sesini dile getirmiş konuşmalarında ise Risale-i Nur’un berrak üslubunu örnek göstererek Türkçe’ye sahip çıkmanın bir iman vazifesi olduğunu vurgulamıştır. 

Bâkiler, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’ne duyduğu muhabbeti her fırsatta dile getirmiştir. Risale-i Nur’u yalnızca bir tefsir değil, aynı zamanda Türkçenin en güzel ve en saf örneklerinden biri olarak görmüş, “Dilde ve dinde inkılâp olmaz” ifadesiyle dilin ve imanî hakikatlerin korunmasının hayatî önemine dikkat çekmiştir. Bu yaklaşımı, onun edebiyat anlayışında da belirleyici bir çizgi oluşturmuştur. Dilin yozlaşmasının, sadece estetik bir kayıp değil, aynı zamanda manevî bir tehdit olduğunu vurgulayan Bâkiler, Risale-i Nur’un bu bakımdan bir dil ve kültür muhafızı olduğunu da ifade etmiştir.

Hatıraları arasında en çok hafızalarda kalanlardan biri, babasının gördüğü rüyadır. Babası, rüyasında Bediüzzaman Hazretleri’ni görür ve ondan Bakara Sûresi’ni okumasını ister. Üç defa tekrar ettikten sonra uyanır; hayretle fark eder ki sûre ezberine nakşedilmiştir. Bu rüya, Bediüzzaman’ın maneviyatının, onu sevenlerin dünyasında nasıl derin bir iz bıraktığının çarpıcı bir göstergesi olarak aktarılmalıdır. Bâkiler de bu hatırayı paylaşırken, Risale-i Nur’un Anadolu insanının gönlünde meydana getirdiği tesire dikkat çekmiştir. Ömrü boyunca üzerinde durduğu en önemli meselelerden biri de dil olmuştur. Türkçeyi bozmaya yönelik girişimlere karşı çıkmış, bunun bir milletin kimliğini zedeleyeceğini söylemiştir. Ona göre, milletin ruh kökünü yaşatan unsur, dildi. Risale-i Nur ise bu dili en sahih ve en tabiî haliyle yaşatan eserlerden biriydi. Bâkiler’in gözünde Bediüzzaman, iman hizmetinin öncüsü olduğu kadar, dilin de en güçlü savunucularındandı.

Bugün onun ardından bakıldığında Yavuz Bülent Bâkiler, sadece “Gözlerin İstanbul oluyor birden” diyen şair olarak değil, aynı zamanda Risale-i Nur’a muhabbetle bağlı bir fikir ve gönül insanı olarak da hatırlanmalıdır. Onun bıraktığı miras, kelimelerin ötesinde bir ruh, bir hassasiyet ve bir bağlılıktır. Vefatıyla birlikte bir devrin hafızası biraz daha eksilmiş olsa da, ardında bıraktığı eserler ve hatıralar, gelecek nesiller için bir ilham kaynağı olmaya devam edecektir.

Mekânı Cennet, ruhu şad olsun.

Okunma Sayısı: 174
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı