Nur Talebeleri ve diğer dinî grupların çoğunun desteğini alarak 1965 seçimlerini büyük bir farkla kazanıp ülke yönetimine geçen Demokratlar, 1971’e kadar olan süreçte ülkede birinci sınıf bir demokrasinin tesisi için önemli adımlar attılar.
Diğer yandan ülke kaynaklarını ulaşım, sanayi ve tarım üretimi alanlarda kullanarak % 7 kalkınma hızı ve % 5 enflasyon ile ülkeyi ekonomik yönünden yüksek bir seviyeye taşıdılar. 1965-71 yılları arasında Türkiye, demokrasi ve ekonomik kalkınma yönünden en parlak bir dönemi yaşamıştır.1
Demokrat iktidar, o dönemde 27 Mayıs darbecileri tarafından konan din, vicdan ve düşünce hürriyetlerinin önündeki engelleri de kaldırdı. Halkın ve genç neslin dinini öğrenmesi gayesiyle yurt sathında çok sayıda yeni İHL’ler, Kur’ân Kursları ve Yüksek İslâm Enstitüleri (İlâhiyat Fakülteleri) açtı.
O dönemde başta Nur Talebeleri olmak üzere dinî cemaatler, devletin baskısı ve müdahalesine maruz kalmadan, toplumu iman ve ahlâk yönünden irşad etmek için rahat hizmet yapma imkânı buldular. Bunun neticesinde itikadı düzgün, hayatında helâl ve haramlara dikkat eden şuurlu, dindar bir kitle ile imanlı bir nesil yetişti.
Türkiye’nin demokrasi çıtasının yükseltilmesi ve ekonomik yönden kalkınarak, halkın refah seviyesinin yükselmesi, toplumun iman ve ahlâk yönünden iyi bir duruma gelmesinden rahatsız olan zındıka komitesi (derin devlet) harekete geçti; demokrat iktidarı zor duruma düşürmek, icraatlarını sabote etmek için anarşiyi körükledi. 1968’de üniversitelerdeki sol görüşlü öğrencileri Hükümete karşı kışkırtarak meydanlara sürdü.
Komite, hükümetin demokrasi ve din hürriyeti lehindeki icraatından memnun olmayan ordunun üst düzey Kemalist yönetim kademesini iğfal etti. Askerler, anarşiyi bahane edip 12 Mart 1971’de Hükümete muhtıra vererek demokrat iktidarı istifaya mecbur ettiler. Onun yerine Halk Partisi’nden bir kısım milletvekillerini istifa ettirip bağımsız yaparak onlara partiler üstü bir Hükümet kurdurdular.
Komite, diğer tahripkâr sinsi bir planını devreye soktu. Demokratların oylarının azalıp tek başlarına iktidara gelememeleri için bir yandan 1969’da Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurulmasının yolunu açarken, diğer yandan siyasal İslâm partilerinin kurulup meydana çıkmalarının zeminini hazırladı. Çünkü bu partiler, Adalet Partisine verilen milliyetçi ve dindarların oylarının bir kısmını kendilerine çekecekleri için, demokratları sol karşısında zayıflatacak ve sola iktidar yolunu açacaktır.
1970’te Necmettin Erbakan liderliğinde içlerinde bir kısım Nur Talebelerinin de bulunduğu demokrat olmayan dindar kimlikli siyasîler, Millî Nizam Partisini kurarak meydanlara çıktılar. Bu parti, Halk Partisi’nden ziyade demokratların Adalet partisini hedef alarak onunla mücadele etmeye başladı.
Bu parti, söylem ve icraatlarıyla, dinî değerlere saygılı ve hizmetkâr olan demokratların gücünü zayıflatıp o dönemde İslâmî değerlere muarız komünist ve anarşistleri himaye eden Halk Partisinin güçlenip iktidar yolunun açılmasına zemin hazırlamıştı.
MNP’in kurulup siyasî meydana çıkışını haber alan ve bu durumdan çok rahatsız olan Bediüzzaman’ın önde gelen hizmetkârlarından merhum Zübeyir Gündüzalp, bu parti İslâmiyet namına çıktığı için Türkiye’de fitneye sebep olup dindar kesimi kamplaştırarak Müslümanlara çok zarar vereceğini beyan etti.2
(Devam edecek)
Dipnotlar:
1- Kazım Güleçyüz, Süleyman Demirel, İslâm, Demokrasi, Laiklik, Yeni Asya Neşriyat, 2015, s.296 vd.)
2- İ. Atasoy, Nur’un Büyük Kumandanı Zübeyir Gündüzalp, Nesil Yayınları, 2007, s. 114.; İbrahim Kaygusuz, Bediüzzaman’ın Sadık ve Kahraman Talebesi Zübeyir Gündüzalp, YAN, 2009, s 446., vd.