"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Medrese-i Nuriye’yi anneler ihyâ edecek

Şükrü BULUT
03 Ekim 2025, Cuma
Bugün dün değildir. Dünle yaşayanlar bugün kaybolmuşlar. Tıpkı mevsimler ve meyveleri gibi…

Medreseler de yüzyılı aşkındır, kayıptır. Bugün onları arayışımız, yeniden baharı bekleyişimizdir. Bu da gösteriyor ki zaman; dönen bir dairedir, benzer mevsimlerde benzer meyvelerini verir.

İhtiyaç medeniyetlerin üstadı ise; canlarının parçaları olan yavrularını zamanın seline kaptırmamak üzere çırpınan annelerin fıtrî ihtiyaçları, ancak fıtratımızı seslendiren medreselerin orijinal halleriyle tekrar görüneceklerdir. Herşey birbirine ecnebileşmiş. Bin seneden bu yana medrese ile Maveraünnehir’den Adriyatik’e, insaniyeti anlatan milletimiz de medresenin mahiyetini unutmuş ve belki özünü tanıyamaz hale gelmiş… Kişi bilmediğini soğuk karşılar. Fıtrat yalan söyler mi, hiç… İşte anneler canpareleri için, medreselerin ve terbiyegâhların doğumlarını bekleşiyorlar…

Annelerin medreseleri tanımaları ve şefkatleriyle kabullenmeleri istikametinde, dönüp annelerin yeni dünyalarını tahlil etmek gerekiyordu. İhatası fevkalâde zor, derinliği bizi aşan bu konuyu; annelerin öz çalışmalarına bırakmak gerekiyor. Evliya menkıbelerinde, annelik öncesi hayatları anlatılan eski zaman annelerimizin hikâyelerini bugüne nasıl anlatabiliriz ki… Bulunduğumuz zaman, yaşadığımız dünya ve yaşamakta olduğumuz çevreden kopukça anlatılanların, genç annelere de yavrucaklara da yararı olmaz, kanaatindeyiz.

Yine fıtratın eteklerine yapışarak bugünü yaşamaya gayret etmemiz gerekiyor. Kur’ân’ın zamanımızdaki tefsiri Risale-i Nur Külliyatında Bediüzzaman, bu çerçevede de fıtratı seslendiriyor. Ahirzamanın dehşetli fitnesini tahribatlarıyla göstererek, bizi ümitsizliğe mahkûm edenlere karşı ümitlerimizi fıtrat ile canlandırıyor. Beş yaşındaki yavrucaklar Risale-i Nur’daki hakikatleri işiterek ders alabilirler mi? Eskişehir hapishanesinden çocuklarla ilgili mektup yazan Şefik’i dinlemek lâzım… Yirmi sekizinci Lem’adaki meşhur mektup… Elmas, cevher ve nur… Veya Bediüzzaman’ın Emirdağ ikametinde Bolvadinli sabilerle (üç-beş yaşındalar) yaptığı muhavereyi Emirdağ Lahikasındaki mektuptan okumak… Hafız Ali’nin, Hacı Hafız’ın, Santral Sabri’nin, Re’fetin, Hafız Tevfik’in ve diğer saf-ı evvel Ağabeylerin mütevazı Nur medreselerinde, çocuk yaştaki talebelerle yaptıkları hizmet ve derslerden bahsetmiyoruz…

Evvelâ ümitsizliği gidermek… Annelerin çoraklaşmadaki dünyalarını, Nisan yağmurları mesabesindeki nurlarla buluşturmak… Önce annelerin inanması… Tutuşmaları… Yürek yangınlarıyla özlerinin tutuşmaları başlayınca, anneler bilmecburiye medrese ihtiyacını hissedecekler. Onlar nurları aramazlarsa, yavrular nasıl bulsunlar ki… Asr-ı Saadetteki büyük değişimi gerçekleştiren Kur’ân’ın, zamanımızın tüm menfîliklerini de değiştirebileceğine ve Risale-i Nurların Kur’ân lisanıyla zamanımızla konuştuğuna inanan anneler; elbette zamanın Kur’ânî mesajını dinleyerek, evlerini küçücük hususî medreselere çevirecekler.

Bediüzzaman’ın “küllî düşünce” sistemini unutmadan… Çekirdekten ağaca… Bebeklikten ihtiyarlığa… Zerreden güneşlere… Bütünlük içindedeki tahlil düşüncesi… Evlenmek niyetiyle istişare için üstadına yönelen talebesi Selâhaddin Çelebi’ye;

“…..Salâhaddin, hususî, kendine ait bir meseleyi soruyor. Dünya, hayat-ı içtimaiyeye bağlanmak [evlenmek] istiyor…. Eğer bilse ki, o refika-i hayatını bazı has kardeşlerimiz gibi Risale-i Nur’un hizmetinde yardımcı olarak çalıştırsa, o hayata girebilir” diyen Bediüzzaman, dünya hayatını ahiretle bütünleştirerek cevap veriyor.  

Yüzlerce Selâhaddinler bu meseleyi Bediüzzaman’a sormuşlar… Veya yüzlerce Zehralar… Yuvalarını hususî medrese yapma tavsiyesiyle karşılaşıyorlar. Aksi halde; dünya ve ahiret saadetinin o yuvalara uğramayacağını dolaylı haber veriyor, Said Nursî… Belki de zamanımızdaki gençlerin evlilikle saadet arayışlarının, yuva kurma çabalarının ve İslâm’ın izzetini koruma  yolundaki kale bekçiliklerinin sırrını söylüyor, Bediüzzaman…

Kötü emsal, emsal değildir… Cemiyetteki aile buhranları, yaşanan felâketler tecrübe olarak önemlidir. Maksadımız negatifleri nazara vermek olmadığından; medreselerde verilecek terbiye ve eğitimin bizi tekrar sahil-i selâmete ulaştıracağına inanıyoruz… Doğuda veya Batıda… Bütün dinlerde ve medeniyetlerde bu felâkete çare olabilecek bir eğitim, bir terbiye veya bir telâkki var mı?

Olmadığına göre ey anneler, yönümüzü ve yüzümüzü medreselere çevirelim, diyoruz.

Okunma Sayısı: 202
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı