"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Korona sonrası küreselleşmenin yeni evresi mi?

Muhammet ÖRTLEK
03 Kasım 2020, Salı 00:09
Korona salgınının başladığı ilk günlerde, bütün dünyada önce sağlık, sonra ekonomik ve daha sonra siyasî öncelikler ile eksiklikler tartışma konusu oldu. Salgın devam ettiği sürece, bu gibi hususların gündemde olacağına kesin gözle bakılıyor.

Küresel hastalık haline gelen Korona sonrasında muhtemel dünya sisteminin, yeni dünya düzeni, uluslar arası sistem tartışmaları, egemenlik, BM’nin geleceği, AB’nin sağlık politikasındaki yönetim krizi, salgın sebebiyle ülkelerin kendi içindeki siyasî ve toplumsal gelişmeleri, devletlerin üye oldukları bölgesel veya küresel kurumlardan bağımsız hareket ettikleri vb. konuları gazetedeki köşemde özellikle 31 Mart – 5 Mayıs tarihleri arasındaki yazılarımda işlemeye çalışmıştım.

Salgın sürecinde geldiğimiz noktada, artık uluslar arası kurumların durumu ve “küreselleşme”nin asıl adıyla “globalizasyon”un nasıl / hangi yöne evrileceği de tartışılmaktadır. Kavramın bugünkü anlamına yakın şekilde ilk defa Marshall Mc Luhan’ın 1960’da yazdığı “Global Köy” isimli kitabına atıf yapılıyor. Mc Luhan eserinde “özellikle iletişim teknolojisinin yaygınlaşmasıyla birlikte, dünyanın küçük bir topluluk olacağını” vurguluyor.

Bediüzzaman Said Nursî ise, 1920 ile 1924 yılları arasında yazdığı Mesnevî-i Nuriye adlı kitabında (s. 105) yer verdiği “Küre-i arzı bir köy şekline sokan şu medeniyet-i sefiheyle gaflet perdesi pek kalınlaşmıştır” cümlesiyle, bir bakıma “küreselleşme” terimini Mc Luhan’dan çok daha önce literatüre kazandırmıştır. Nursî, küreselleşerek dünyanın küçülüp tek bir köy haline gelmesini, kaleme aldığı Mektubat (s. 255) kitabında “…Sonra köyünüz bir, devletiniz bir, memleketiniz bir, ona kadar bir, bir…” diye bir olmayı / birlikteliği belirtiyor. Böylece Nursî’nin, dünya toplumunun barış içerisinde yaşadığı, farklı devletlerin bir arada bulunduğu uluslar arası sistem vurgusu yaptığına işaret ediliyor.

Tarihî açıdan küreselleşme sürecinin başlangıcını, Avrupa’daki Rönesans (14. ve 17. Yüzyıl arası) sonrası coğrafi keşiflere dayandıranlar mevcut. İkinci görüş küreselleşmeyi, 1730’lardaki Birinci Sanayi Devrimi’yle nitelendirir. 

Bertrand Russel, küreselleşmenin oluşum süreci hakkında üç farklı dönemden bahseder. Russel’e göre Birinci Küreselleşme Dalgası, Roma dönemindedir. Roma, İngiltere’den Fırat Nehri’ne kadar geniş bir coğrafyada, hiçbir gümrük engeline takılmadan gidilebilmesini sağlamıştır. İkinci Küreselleşme Dalgası, devletlerin genişlemesi ile merkezi hükümetin ve otoritenin kurulmasını sağlayan barutun bulunmasıyla birlikte, feodalite yıkılmıştır. Üçüncü Küreselleşme Dalgası’nı başlatan ise, telgrafın icadı ve demiryollarının kurulmasıdır. Yine bu dönemde başlayan teknik gelişmeler, başta askerî olmak üzere diğer alanlarda da kendisini göstermiştir.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında, başta galip devletlerin gerçekleştirdiği görüşmeler neticesinde San Francisco’da 24 Ekim 1945’te Birleşmiş Milletler (BM) kuruldu. BM’nin kurulmasındaki temel amaç “dünya barışı ve güvenliğini sağlamak” olarak belirtiliyor. Günümüz uluslar arası sistemini BM ve BM’nin kuruluşları tarafından düzenlendiği bilinmekte. Elbette bu düzenlemelerde hegemon güçlerin ağırlığı hissediliyor.

Eski ABD Başkanı George W. Bush’un 30 Mart 2001’de ABD’nin küresel ısınma hakkındaki Kyoto Protokolü’nden çekildiğini duyurması önemlidir. Böylece ABD, Kyoto Protokülü’nde “bir” olmaktan ayrılmış ve uluslar arası sistemi düzenleyen küresel bir karardan geri adım atmıştı.

Mevcut ABD Başkanı Donald Trump da, 7 Temmuz 2020’de BM’ye, ABD’nin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nden ayrıldığını bildirdi. Trump’ın “salgın döneminde DSÖ’nün başarısız olduğunu ileri sürerek, DSÖ’ye verdikleri desteği geri çektiklerini” ilân etti. Böylece ABD, DSÖ’den ayrılmış oldu.

Küresel ölçekte Kyoto’da başlayan ve Covid-19 ile devam eden ABD’nin fikir ayrılığı, neredeyse son 20 yılda uluslar arası ilişkilerde gerileme yaşanmasına sebep oldu. Elbette hegemon güç ABD’nin bu tarz kararlarının, küresel sistem ve uluslar arası kurumların geleceği hakkında endişelere yol açtığı anlaşılıyor. Salgınla birlikte, küreselleşmenin de yeniden çerçevelendirilmesi tartışılırken, Korona sonrasında dünyanın yeni bir küreselleşme evresine gireceğine ihtimal veriliyor.

-Gelecek yazılarda bu konuya değinmeye devam edeceğim.-

Okunma Sayısı: 1519
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı