"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Küreselleşen hastalıklar

Muhammet ÖRTLEK
07 Nisan 2020, Salı
Yirmi birinci yüzyıl “Bilişim Devrimi” ve “Bilişim Toplumu” temelinde “küreselleşme” olgusu, bütün toplumları ve kültürleri etkileyerek dönüştürmektedir.

Bu süreçte, ekonomik açıdan güçlü ülkelerin sosyal, siyasî, ekonomik ve kültürel hegemonyası diğer ülkelerde hissedilmektedir. Zengin ile yoksul arasındaki uçurum, küreselleşmenin şeffaflığında daha da görünür hale geliyor. Yapısal farklılıklar ve kapasite düşünülmeden, sorgulanmadan ve eşitsizliklerden küreselleşme sorumlu tutulmaktadır. 

Küreselleşme “yeni emperyalizm” ya da “yeni kapitalizm” olarak suçlanarak, “günah keçisi” şeklinde de sunulmaktadır. Hem yerelin hem küreselin bir arada yaşanması, postmodern paradigmada anlamını bulan “hem o hem de o” yapılanmasını getirmektedir. Aynı zamanda Zigmunt Bauman’ın söylemiyle “parçalanmış hayatlara” sebep olmaktadır. Bu durum birde güçlünün hegemonyası ve kendi gibi olmasını dayatması sonucu, edilgen ülkelerin toplumsal kesimlerinde tepki olarak bir paranoid-şizoid toplumsal ruh halini üretmektedir. Böylece küreselleşmeden olumsuz etkilenen ülkeler, Ali Yaşar Sarıbay’ın ifadesiyle, “paranoid-şizoid toplum”a dönüşebilmektedir. “Paranoid-şizoid toplum” kavramı, psikiyatride kişilik bozukluklarını tanımlayan “diğer insanlardan kötü niyetli hareketler bekleme eğilimi”dir. Salt geri kalmış ülkeler değil, küreselleşmenin temel hakim ülkesi ABD bile, 11 Eylül 2001 tarihli küresel terör eyleminden sonra paranoid-şizoid toplumsal davranış örnekleri sergilediği görüldü.

“Anokresia” da Fransa’da 1874’te ortaya çıkan bir hastalıktır. Anokresia “hiçbir şey yememekten kaynaklı aşırı zayıflıktır.” Yine aynı dönemde yeni bir hastalık daha belirdi. “Kendi kendini kusturma denilen ‘bulimia’ hastalığı.” Bu hastalığın temeli sosyolojik, kültürel ve toplumsal etmenlere bağlanıyor. Hatta bu hastalıklara zengin hastalıkları da deniliyor.

Avrupa ülkelerinde aşırı zayıflıktan bahsedilirken, ABD’de “obezite” ciddî bir hastalık haline gelmiştir. Fast-food kültürünün bir ürünü olan bu hastalık, sadece tıbbın değil, aynı zamanda sosyal bilimlerin de inceleme alanına girmiştir. Dünya genelinde Fast-food restaurantlarının sayısı arttığından, obezite sadece ABD’ye özgü olarak kalmayıp, küresel bir sorun haline geldi.

İlk kez 1981’de tanımlanan AIDS/HIV ise en önemli güncel hastalıklardandır. Çağın vebası olarak tanımlanan AIDS’in, artık ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp, hayat boyu ilâç kullanımını gerektiren bir tür kronik hastalığa dönüştüğü belirtilmektedir. Günümüzde alkol ve madde bağımlılığı da küresel köyün sorun başlıklarından. Buna 2012’de ortaya çıkan MERS (Ortadoğu solunum sendromu) ve Şubat 2003’te SARS (ağır akut solunum yolu yetersizliği sendromu) hastalıklarını da eklemek gerekiyor. 

Koronavirüsü salgını ise, özellikle bütün dünyanın son dönemde yaşamakta olduğu, küresel bir hastalık haline geldi. İnsanlar kendilerini korumak veya birbirlerine virüsün bulaşmasını engellemek adına; karantina, izolasyon, sosyal mesafe, kolonya, temizlik, eldiven, maske kullanımı vb. tedbirleri almaktadırlar. İşte bütün bu zorunlu tedbirler, “diğer insanlardan olumsuz etkilenmemek” için yapılmaktadır. 

Küreselleşmenin tanımı hakkında David Held, Mc Grew Anthony, Goldblatt David ve Perraton Jonathon’ın kaleme aldığı; Cambridge Polity Press’ten yayınlanan “Global Transformations Readers (Küresel Dönüşümü Okuyanlar)” isimli kitap okunmaya değer niteliktedir. Kitapta küreselleşme özetle “esneklik, yoğunluk, hız ve etki” şeklinde tanımlanıyor. Diğer hastalıklardan farklı olarak Korona’nın bu tanıma uygunluğundan söz edilebilir. Korona’nın daha “hızlı” yayılması, “etki” alanını genişletmesidir. Diğer taraftan İspanya ve İtalya yetkililerinin başta “esnek” davranmalarından dolayı, her iki ülkede salgının ölümle sonuçlanması diğer ülkelere nazaran daha “yoğun” görülüyor.

Korona ile mücadelede sağlık/tıbbî alandaki bir sorunun; siyasî, ekonomik, sosyal vd. alanlardaki etkisi de izleniyor. Ülkeler doğmakta olan işsizlik, yoksulluk ve yoksunluk gibi sosyo-ekonomik sorunlarına muhtelif çözüm arayışındalar. İtalya’da salgının getirdiği problemler, Avrupa Birliği’ne (AB) tepkiye sebep oldu. AB’nin, İtalya’nın yanında olmadığı iddiası ile başlayan tepki, Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı Fabio Rampelli “odasındaki AB bayrağını kaldırarak yerine İtalya bayrağını asması”ydı. Bu tepkiyi Cadoneghe Belediye Başkanı Marcı Schiesaro da, “belediye binasının önündeki AB bayrağını dalgalanmayacak şekilde iple bağlayarak” devam ettirdi. İngiltere’nin Brexit süreci ile AB’den ayrılmasıyla birlikte, İtalya’daki gelişmeler, Korona sonrası dönemde AB’nde siyasî bir gelecek tartışmasına dönüşeceği ihtimal dahilindedir. 

Küreselleşmenin bir olgu ve gerçek olduğunun bilincine varmak, “çeşitlilik içinde birliğin” yaşanabileceğini, “sosyal empati” ile birbirini ve “ötekini” anlamanın gerekliliği, ülkeler arası ve ülkelerde sosyal tabakalar arası “sosyal adaletin” sağlanması ile toplumsal eşitsizliklerin en aza indirgenmesidir. “Biz” ve “öteki” ayrımının derinleşmesi, kuşkuculuk ve korkularla yaşamak yerine; kültürel çeşitlilik ve barış içinde yaşamak en sağlıklısıdır. Bunun anahtarı ise, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve hürriyetlerdir.

Okunma Sayısı: 1447
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İsmail Atak Cebecili

    7.4.2020 06:04:04

    "Korona sonrası dönemde AB’nde siyasî bir gelecek tartışması.." yalnız mı olacak, yoksa tartışmalar, bütün Ülkeleri, bütün insanlığı mı anaforuna alacak, görüp yaşayacağız. Elbette sağ kalanlar. İnsanlığı ne gibi gelişmeler bekliyor, merak etmemiz gereken en önemli problem olsa gerek. Tahlillerinizi, değerlendirmelerinizi bekliyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı