"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kâinattaki mükemmel nizam ve Kur’ân dürbünü

Nejat EREN
20 Kasım 2015, Cuma
Manevî derinliklerin yüksek kalite ve değerlerine sahip olan Risale-i Nur Külliyatı müsbet ilimlerin gölgeleyip göz ardı ettiği kâinattaki İlâhî nizamı, varlıkların mahiyet, hikmet ve mükemmelliğini hem mana hem de maddî boyutlarıyla nazara vermiştir.

Bu sahada insanın akıl, his, ruh ve kalbinin tatmin olup kabulleneceği çok güzel terim, tanım ve tasvirler ortaya koymuştur.

Ecdadımız Osmanlının; Asya münafıkları ve Avrupa zalim kâfirlerinin sinsi tuzaklarıyla her alanda gerilemesinden sonra, yeni kurulan devlette, her sahada olduğu gibi, ilim ve fen alanında da “Batı felsefesi” ön plana çıkarılmıştır. Dinî kaynaklı medrese, zaviye ve tekke eğitim müesseselerinin kapatılmasıyla eğitim sahası tamamen materyalist felsefenin tesirinde sürdürülmüş, maalesef bugün de aynı sistem bir şekilde devam ettirilmektedir. 

Pek çok alanda olduğu gibi eğitim alanında da dine olan mesafeli duruş, maneviyata olan soğukluk, resmî ideolojiyle örtüştürülmüş, teşvik ve destek görmüştür. Ders kitaplarındaki resmî ideoloji ve Kemalizm ağırlığını hâlâ sürdürmektedir. Dinî hayat, tamamen ortadan kaldırılamayınca; “şekilci ve resmî” bir din ve maneviyat anlayışı göstermelik olarak topluma empoze edilmiştir. Neticede meydana gelen boşlukta masum insanlar seviyesiz, maddeci bir mantaliteyle karşı karşıya bırakılmıştır.  

Eğitim ve ona yön vermesi gereken kaliteli eleman yokluğundan meydana gelen bu boşlukta kâinata, varlıklara, olaylara, gerçek san’at ve san’atkâra bakış derinliği ve manası kaybolmuştur. Hakikî san’atkâr ve Sânî olan Cenâb-ı Hakk’ın emri, iradesi, hükmü, ilmi, kudreti ve kuşatıcılığından tamamen uzak bir anlayış sürdürülmeye çalışılmıştır. Hâlbuki san’atın insanî boyutunun derinliği ve kuşatıcılığı insanlığın estetik duygularının tatmin hazinesi konumundadır ve fıtratla örtüşen bir hakikattir.

Bütün varlıkların mahiyetlerini idrak etmede doğru ve isabetli bakış; ancak Kur’ân-ı Kerîm ve onun sarsılmayan sistematiği olan İslâmî akide ve inançla kaim ve mümkün olur.   

Coğrafyasından fiziğine, matematiğinden botaniğine kadar bütün fenlerin sahasına giren madde ve varlıkların mahiyeti, vazifesi, konumu, tarifi ve kâinatta bulunma hikmeti materyalist ve manasız anlayışla asla izah edilemez. Boş ve manasız olur. Hal-i âlem buna şahittir. 

Her konuda olduğu gibi bu konularda da, denizden bir damla hükmünde bu manalara ışık tutacak; mu’cizevî Kur’ân tefsiri Risale-i Nur’dan birkaç örnek vererek akla kapı açmaya çalışalım.  

Risale-i Nur’da denizler hakkındaki bir ifade: “Bu dünyamızın menba-ı acîb buhar kazanları hükmünde olan denizler.” (Üçüncü Şuâ)

Kâinat hakkında bir tesbit: “Mücessem bir kitab-ı Sübhânî ve cismânî bir Kur’ân-ı Rabbânî ve müzeyyen bir Saray-ı Samedânî ve muntazam bir şehr-i Rahmânî suretinde görünüyor.” (Yedinci Şuâ)

Güneş ile Ay hakkında: “Bu kâinatın sobası olan Güneş, lâmbası olan Kamer.” (İkinci Şuâ)

Ateş, dağ ve bulutlar hakkında: “Bu kâinatın aşçısı olan ateş, levazımat deposu ve hazineli direği olan dağ, sakacı, sucusu, bağları sulayan süngeri olan bulut.” (İkinci Şuâ)   

Yavruların beslenme kaynağıyla ilgili olarak; “Erzak paketleri içinde yavrulara gönderilen süt konserveleri ve validelerinin şefkatli sinelerinde asılan şekerli süt tulumbacıklarını göndermek, o kadar şefkat ve merhamet ve hikmet içinde görünüyor. Bilbedahe bir Rahmân-ı Rahîmin gayet müşfikane ve mürebbiyâne bir cilve-i rahmeti ve ihsanı olduğunu ispat eder.” (Yedinci Şuâ)

Bitkiler, yaprak, çiçek ve meyveleri hakkında: “Umum eşcârın ve nebatatın cezbedârâne hareket-i zikriyede bulunan yapraklarından ve ziynetleriyle Sâniinin isimlerini tavsif ve tarif eden çiçeklerinden ve letâfet ve cilve-i merhametinden tebessüm eden meyveler.” (Üçüncü Şuâ)

Yağmur, dolu, kar yağışı, bulut ve gökgürültüsü konuları hakkında: “Hiçten, birden harika bir gürültüyle cevvi konuşturmak ve fevkalâde bir nur ve nar ile zulmetli cevvi ışıkla doldurmak ve dağvarî pamukmisâl ve dolu ve kar ve su tulumbası hükmünde olan bulutları ateşlendirmek gibi hikmetli ve garabetli vaziyetlerle baş aşağı gafil insanın başına tokmak gibi vuruyor, ‘Başını kaldır, kendini tanıttırmak isteyen fa’al ve kudretli bir Zâtın hârika işlerine bak. Sen başıboş olmadığın gibi, bu hadiseler de başıboş olamazlar.’” (Yedinci Şuâ)

Kâinattaki İlâhî ve kusursuz nizama geniş bir bakış ve mükemmel bir tarif: “Bütün kâinat ise hayata musahhardır ve onun için çalışıyor. Ve zîhayatlar zîruhlara musahhardır; onlar için dünyaya gönderiliyorlar. Ve zîruhlar insanlara musahhardır; onlara yardım ediyorlar.” (İkinci Şuâ, Üçüncü Makam)  

Başta kendimiz, ciğerparelerimiz çocuklarımız, gençlerimiz ve bütün insanımızın İlâhî bir gözle kâinata ve olaylara bakabilmesi, gerçek Sâni ve San’atkârı idrak edip O’nun rızasında bir hayat sürmesi dilek ve niyazıyla…

Okunma Sayısı: 1833
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı