Din düsturlarının bir hâdimi olmak cihetinde güneş gibi imanlar taşıyan bir kısım Sahabeler ve onlara benzeyen mücahidînden, Selef-i Salihînden başka, siyasetçi, ekserce tam müttakî dindar olamaz. Tam ve hakikî dindar, müttakî olanlar, siyasetçi olmazlar. Yani, maksad-ı aslî siyasetini yapanlarda din, ikinci derecede kalır, tebeî hükmüne geçer. 1
Siyasetin ayakaltı olduğu şu günlerde özellikle Bediüzzaman’ın şu cümleleri o kadar vurucu ve hakikatli geliyor ki insana, meydanlarda mücahit, dindar ve kahraman kesilenlerin hakikî yüzleri görünüyor, adeta gözümüze sokuluyor. Bakışlardaki “dindar insan nasıl olur ayarı” bozulmadığı sürece, görebilenler için Bediüzzaman’ın bu sözlerinin tam tefekkür zamanı.
Siyaset, ahlâkın daha ne kadar bozulabileceğinin, sırf muhalifi tahkir edebilmek için daha ne kadar seviyesizleşileceğinin bir meydanı olmuş. Koca koca insanlar, basit basit gündemler için çocukların düşmeyeceği seviyeye inmiş. Sahi meydanlarda siyasî emellere alet edilen çocuklar mı yoksa etrafında o yaşta bir çocuğun ağzından dökülenlere içten içe sevinip, alenen gülen bu kocaman (!) insanlar mı daha seviyeli?
Bir çocuğun dilini böylesine kirli görmek hangi mü’minin hoşuna gider? Bir çocuğun dilinden dökülen saygısızca söylemleri içten içe desteklemek hangi Müslümanın sıfatıdır? Hâlbuki ne kadar üzücü bir manzara… Tertemiz, günahsız, masum olması gereken çocuk dilinin, siyaset yüzünden geldiği hale bakın. O yaşta bir çocuğun kafasına böyle gündemlerin düşmesi, dilinin kirli siyasete alet olması o ülkenin vatandaşını yaralamalı, üzmeli, güldürmemeli.
Sayenizde yeni nesil güzel ahlâkı İslâm ile bir göremiyor. İslâm, ahlâk demekken; bu kavramlar ne zamandır birbirine bu kadar zıt algılanır oldu?
Tam ve hakikî dindar değilsiniz! Hatta dine o kadar çok zarar verdiniz ki, dindar insanların o kadar çok hakkına girdiniz ki, ancak bir din düşmanının yapabileceği keyfiyette dini yaraladınız. Daha da kötüsü masum çocukların gündemlerine girdiniz; dillerini, dünyalarını kirlettiniz.
Keşke bozuk söylemleriniz ve hayatlarınız ile bu nazenin kavramları alıp kirletmeseydiniz, meydan malzemesi yapmasaydınız. Keşke herkes işini yapsaydı; nasıl iyi bir siyasetçi olurum, bu ülkeye, bu insanlara nasıl daha çok hizmet ederimin derdine düşülseydi.
Tam ve hakikî dindar, müttaki olanlar, siyasetçi olmazlar. Şu sözün anlaşılması için daha ne kadar seviyesizlik göreceğiz bilmiyorum, ama zulmünde devam eden, güzel ahlâkı yaralayan, dine ve din algısına zarar verenleri başta tutmaya devam eden bir halk, zarara rızasıyla girer ve belâyı celp eder.
Dipnot:
1. Emirdağ Lâhikası.