* “Muktesit meslek” ta’birinin siyasetteki mânâsı “ümmetin ekseriyetini temsil eden ‘vasat yol’dan gitmek; aşırılıklara sapmayan, yani radikalizme düşmeyen dengeli ve müsbet bir idare tarzını benimsemek ve siyasî mesleğini bu müstakim hat üzere sürdürmeye çalışmak” demektir; ki Bediüzzaman Said Nursî de ömrünün sonuna kadar hiç inhiraf etmeyerek daima bu meslekten gitmiştir.
(M. Latif Salihoğlu – 02 Aralık’20 Çarş.)
* (...)Demokrasi kısaca “halk idaresi” demektir. Demokrasinin İslâmî terminolojideki adı da “cumhuriyet”tir. / Bediüzzaman’ın ta’rifine göre [ise] “isim ve resimden ibaret olmayan dindar cumhuriyet”tir. Bu cumhuriyetin başlangıcı da Raşid Halifeler Dönemine kadar gider...
(Mehmet Pekel – 02 Aralık’20 Çarş.)
* Said Nursî ile siyaseti, üstelik siyasette aranan modern mefhumları bir araya getirmek çoğu insanı şaşırtabilir, ama gerçek budur! / Said Nursî Hazretleri dinî alanda olduğu gibi siyaset alanında da asrın ihtiyacı olan bâkî hakikatleri tesbit etmiş ve eserlerinde yazmıştır. Bugün değil Türkiye, dünya siyaseti de bu tesbitlerin gerisindedir. (...) Bediüzzaman’ın siyasete getirdiği önemli ölçülerden biri, “din ve siyaset mesafesinin korunması”dır.
(Süleyman Kösmene – 02 Aralık’20 Çarş.)
* (...)Türkiye’de Risale-i Nur’dan ders alanların (...) demokratlığı parti endeksli değildir; [bunu] bizzat Bediüzzaman belirlemiştir.
(Mikâil Yaprak – 10 Aralık’20 Perş.)
* Anadolu’yu ve âlem-i İslâm-ı muhafaza eden elbette Nurlar’ın intişarı ve onu kendine dâvâ edenlerdir. İçinde bulunduğumuz musîbetlerden kurtulmak bu hakikatlerin intişarına da bağlıdır.
(Raşit Yücel – 16 Aralık’20 Çarş.)
* Kuzeyli materyalist dinsizlik cereyanının gençliğin îman ve ahlâkını tahrip etmek üzere başlattığı taarruza karşı, zamanımızın Kur’ân müfessiri Bediüzzaman “Gençlik Rehberi” eseriyle mukàbele ettikleri gibi, onların kadınlar üzerindeki saldırılarına da “Hanımlar Rehberi”yle cevap vermiştir.
(Şükrü Bulut – 18 Aralık’20 Cuma)
* Bu asırda İslâmiyet’i tahribata kalkışan Süfyanizme karşı her türlü işkence ve zulmü göğüsleyerek sabır ve şükür ile karşı koyan Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri ve talebeleri, insanın âciz kaldığı anlarda inayet-i İlâhî [ile] himaye edilerek korunmuştur.
(İlimdar Kaya – 20 Aralık’20 Pazar)
* Bediüzzaman din ile siyaseti birbirine karıştırmaz, ama siyaseti de tamamen dinin dışında görmez. Zira dinin “îman” yönü[nün] ilme ve vicdana hitap ederken “amel-i sâlih” yönünün hayat-ı içtimaiye ve siyasiyeye baktığını ifade eder.
(M. Ali Kaya – 21 Aralık’20 P. tesi)
* Said Nursî gayriahlâkî hâllerden arınılıp ahlâkın düzeltilmesini “idareyi tanzim edip düzenleyecek tedbirlerden daha önemli ve öncelikli bir mes’ele” olarak değerlendiriyor.
(Kâzım Güleçyüz – 22 Aralık’20 Salı)
* Türkiye’nin ma’ruz kaldığı (...) kötü vaziyetten kurtulup demokrasiye geçmesi ve rahata kavuşması bir yönden Nur Talebelerine bağlıdır. Onların en azından çoğunun, daha önce yaptıkları gibi mesleğin içtimaî ve siyasî ölçülerini hayata taşımaları, dindar kimlikli de olsa müstebit siyasîlere olan desteklerini çekerek şimdi zayıf ve az görülen Ahrar / Demokratlara destek olmaları hem îman hizmeti hem de ülke menfaati için zarurîdir.
(İbrahim Ersoylu – 25 Aralık’20 Cuma)
* Bediüzzaman’ı bütün (...) İslâmcı yazarlardan ayıran en büyük farkın “istiğna” mesleği olduğunu söylemeden edemeyiz. Birçoğu devletin kendilerine verdiği mebusluklar ve benzeri ulûfeler ile tarihte yerini almıştır.
(Muhammed Yusuf Akbaş – 28 Aralık’20 P. tesi)
Not: Yukarıdaki tesbitler gazetemizin 01-31 Aralık 2020 tarihli nüshalarından derlenmiştir.