"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demir elementinde şüzûzât-ı kânûniyenin tecellisi 2

Prof. Dr. Hüseyin Uzun
28 Mayıs 2014, Çarşamba
Modern atom modeline göre, elektronlar çekirdek etrafında gelişi güzel değil, belirli yörüngelerde dönerler. Bu yörüngeler, kuantum mekaniği teorileri yardımı ile tanımlanmıştır.

Şöyle ki, atom çekirdeği, elektronların ana enerji seviyesini gösteren ve elektron bulutu şeklindeki “ana kabuklar” tarafından çevrelendiği kabul edilmektedir. Atom çekirdeğinden dışa doğru bu elektron bulutu şeklindeki ana kabuklar sırasıyla 1, 2, 3, 4, 5, 6 sayıları veya K, L, M, N, O, P harfleri ile adlandırılmışlardır. Aynı zamanda her bir kabukta maksimum bulunabilecek elektron sayıları da tanımlanmıştır. Yani her bir ana kabukta belirli sayıda elektron bulunabilir. Meselâ, K kabuğunda toplam 2 elektron, L kabuğunda toplam 8 elektron, M kabuğunda toplam 18 elektron, N kabuğunda toplam 32 elektron, O kabuğunda toplam 50 elektron ve P kabuğunda ise toplam 72 elektron bulunabilir. Ayrıca her bir kabuk içerisinde mevcut olan elektronlar da belirli bir yörüngede döndükleri kabul edilir. Ana kabuk içerisindeki bu yörüngeler de s, p, d, f harfleri ile tanımlanmışlardır. Yine her bir s, p, d, f yörüngelerinde de belirli sayıda elektron bulunabilir. Meselâ, s yörüngesinde 2 adet elektron, p yörüngesinde 6 adet elektron, d yörüngesinde 10 adet elektron ve f yörüngesinde de 14 adet elektron bulunabilir.8
Elementleri meydana getiren kendine özgü atom yapısında, elektronlar ana kabuk ve ana kabuk içerisindeki yörünge düzenine göre belirli bir kuralla dizilirler. Elektronların bu dizilişlerine biz “atomların elektron dizilişleri” adını veriyoruz. Bir elementin kimyasal, fiziksel ve manyetik özelliklerinin belirlenmesinde elektronların dizilişinin önemli bir rol aldığını görüyoruz. Elektronların belirli bir nizam, intizam ve hassas bir dengede dizilişleri sayesinde elementlerin farklı elektrik, manyetik veya kimyasal özellik kazanmalarında, Cenâb-ı Hak’ın kanun şeklindeki icraatının yani “şeriat-ı tekviniye” tarzındaki bir tecellisinin mazhariyetine âyine olduğunu anlıyoruz. İşte elementlerin atom yapısındaki elektronların belirli bir sistem, nizam, intizam ve düzenle dizilmeleri, bu hakikati gösteren örneklerden sadece bir tanesi.
Bazı elementlerde olduğu gibi demir elementinin de elektron dizilişinin, kural dışı olduğunu müşahede ediyoruz. Elektron sayısı 26 olan demir elementinin, çoğu elementlerde olduğu gibi olması beklenen elektron dizilişi şu şekildedir:
“1s2  2s2 2p6   3s2 3p6 3d8”
Yani 1. kabuğun birinci yörüngesinde 2 elektron, 2. kabuğun birinci yörüngesinde 2, ikinci yörüngesinde 6 elektron, 3. kabuğun birinci yörüngesinde 2, ikinci yörüngesinde 6 elektron, üçüncü yörüngesinde de 8 elektron şeklinde elektronların dizilmesi beklenmektedir. Oysa gerçek demir elementinin elektron dizilişini incelediğimizde, hiç de böyle bir elektron dizilişinin olmadığını görüyoruz.
Demir elementinin mevcut elektron dizilişi, beklenenden farklı olup şu şekildedir:
1s2  2s2 2p6   3s2 3p6 3d6   4s2 
Yani 1. kabuğun birinci yörüngesinde 2 elektron, 2. kabuğun birinci yörüngesinde 2, ikinci yörüngesinde 6 elektron, 3. kabuğun birinci yörüngesinde 2, ikinci yörüngesinde 6 elektron, üçüncü yörüngesinde ise 6 elektron dizilmekte, kalan iki elektron ise 4. kabuğun birinci yörüngesine yerleştirilmiştir. Demir elementinin 3. kabuğu içerisindeki 3d yörünge seviyesinin 8 elektrona tamamlanmamış olması, demirin “mıknatıslanma özelliği” kazanmasına sebep olmuştur. Olması gereken elektron dizilişine gizli bir el müdahale ederek yani şüzûzât-ı kânûniye tecellisine mazhar ederek, kural dışı bir dizilişin yaratılması sayesinde, demir elementine insanlara pek çok faydası olan “mıknatıslanma özelliği” kazandırılmıştır.
Demir elementinin mıknatıslanma özelliğinden yararlanılarak yapılan teknolojik araç ve gereçleri düşünecek olursak, bu özelliğin “insanlar için çeşitli menfaatler vardır” âyetinin hakikatine ne kadar da güzel mazhar olduğunu anlayabiliriz. Günlük yaşantımızın bir parçası olan transformatör, elektrik motoru, jeneratör, fan imalatından tutun da mikrofon, telefon, radyo, uydu ve televizyon alıcılarına kadar hep malzemelerin manyetik özelliklerinden yararlanılarak imal edilmişlerdir. Yine manyetik ve elektromanyetik tutucular, manyetik çubuklar, manyetik ayırıcılar, torna tezgâh tablaları, detektörler ve manyetik taşıyıcılar gibi pek çok araç ve aygıtlar, manyetik malzemelerden yararlanılarak imal edilmektedirler. Japonya’da yolcu taşımacılığında kullanılan “MagLev” adlı tren, demir elementinin de içerisinde bulunduğu çok güçlü manyetik malzemelerden yararlanılarak imal edilmiştir. Bu tren, manyetik malzemeler sayesinde, saatte 581 km hızla hareket edebilmektedir.
Sonuç olarak, gözle görülemeyecek kadar küçük atomlar âlemini de incelediğimizde, Rabbimizin her yerde aynı özelliği ve düzeni gösteren Âdetullah kanununu ve “şüzûzât-ı kânûniye” şeklindeki kanun dışı iki çeşit icraatının tecellilerini müşahede edebiliyoruz. Demek ki bu kanunların tecelliyatına mazhar olan kâinatı kim idare ediyorsa, aynı kanunların tecelliyatına mazhar olan atom âlemini de aynı Zat idare ediyor. Demir elementinin elektron dizilişindeki bu kural dışı diziliş, bizlere Rabbimizin tek müdahale edicinin kendisi olduğunu, iradesinin dışında hiçbir şeyin hareket edemeyeceğini, o dilemez ise hiçbir şeyin olmayacağını, her şeyin ona muhtaç olduğunu kör gözlerimize gösteriyor. Bizim nazarlarımızı sebeplerden, Müsebbibü’l-Esbab olan, her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten Kadîr-i Alîm’e, her şeyi hikmetle ve san’atla yaratan Sâni-i Hakîm’e çeviriyor. Bizleri gaflet uykusundan uyandırıyor.
Son sözü Hz. Bediüzzaman’a bırakıyoruz: “Şüzûzât-ı kanuniye ile âdetinin hârikalarıyla, tegayyürât-ı sûriye ile teşahhusâtın ihtilâfâtıyla (şekil ve suret verme ile farklı farklı şahısların, mahlûkatların yaratılmalarıyla), zuhur ve nüzûl (meselâ, bulutların birden toplanıp yağmurun semadan indirilmesi) zamanının tebeddülüyle (değişiklik göstermesiyle) meşîetini, irâdetini, fâil-i muhtar olduğunu (yalnız ve yalnız kendi iradesiyle tasarrufta bulunduğunu) ve ihtiyârını ve hiçbir kayıt altında olmadığını izhâr edip, yeknesak (rutinlik, durağanlık, alışılagelmişlik) perdesini yırtarak ve herşey her anda, her şe’nde, herşeyinde O’na muhtaç ve Rubûbiyetine münkad olduğunu (boyun eğdiğini) i’lâm etmekle (göstermek ve duyurmakla), gafleti dağıtıp, ins ve cinnin nazarlarını esbâbdan (sebeplerden) Müsebbibü’l-Esbâba (bütün sebepleri asıl yaratan ve hakikî müsebbip olan Cenâb-ı Hak’ka) çevirir.”9

 

Dipnotlar:
8- Prof. Dr. Hüseyin Uzun, “Mühendisler için Malzeme Biliminin Temelleri”, Değişim yayınevi, 2013.
9- Sözler, 16. Söz, Küçük bir zeyl.

 

- SON-

Okunma Sayısı: 3251
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ramazan DURGUN

    29.5.2014 10:48:00

    Teşekkür ederim.Hem tefekkür ettik, hem bilgilendik. Devamını dilerim.

  • Kadir Pehlivan

    28.5.2014 17:39:00

    Bu tip yazılarla okuyanlarını bilgilendiren ve ufkunu genişleten Hüseyin Bey’e teşekkür ederiz ve devamını bekleriz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı