İletişimin baş döndürücü hızla geliştiği dünyamızda, iki habere her zaman hazırız…
Biri sevindirici haberler, biri de bizi üzen haberler.
Bazı insanlar, üzücü haberleri “kara haber” diye dillendirirler.
Aslında haberin karası olmaz.
Davranış biçimlerimiz oldukça farklılaştığı gibi, değerlerimiz de farklılaştı.
Şunu çoğu zaman unutuyoruz:
Kader kaleminin çizdiği olaylar.
İnsanın dünya hayatında, başına çeşitli hadiseler gelir.
Hepimiz bu hayatın içindeyiz.
İşte yakında İstanbul’daki yaşanan deprem olayı.
Çevre il ve ilçelerde hissedilen bu hadise, bütün Türkiye’yi endişeye sevk etti.
Hemen hemen her birimizin İstanbul’da bir yakını vardır.
Birden herkes telefona sarıldı.
Santrallar kilitlendi.
Bu deprem, birkaç derece daha şiddetli olsa idi, bir çok acı hadiselere şahit olacaktık.
Ama, Cenab-ı Hak bize acıdı.
Bu olay bir ikaz idi.
Buna rağmen bir çok binalarda hasarlar meydana geldi.
Bazı evler mühürlendi, bazı okullarda eğitim yapılamaz hale geldi.
Samimî ve tahkikî imana sahip insanlar bundan dersler çıkardı.
Bunun manasını Bediüzzaman Hazretleri şöyle tarif ediyor:
“Aklı başında olan insan, ne dünya umûrundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz. Zira dünya durmuyor, gidiyor. İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun...”
İmanın ölçüsü budur.
Bu ölçüye göre kendimizi tartabiliriz.
Bu açıdan bakıldığında “kara haber “ diye bir anlayış olamaz.
Bizler her zaman son yolculuk olan ebedî âleme gideceğimize hazır olmalıyız.
Özellikle bu zamanda...
Böylesine dostlukların asgariye indiği bir zamanda.
Şimdi, İstanbul’da büyük depremin olabileceği ilim adamları tarafından belirtiliyor.
Bu depremin manası şudur:
Demek ki, ekser insanlar yanlış hayatlarına devam ediyor veya az olan bazı günahları silinmesine vesile oluyor, veya ehli imanın mağlûbiyeti buna vesile oluyor.
Hadiste şöyle bir duâ vardır:
Ben yıllarca bu duâyı her namazdan sonra duâlarıma dahil etmişimdir:
“Ya Rab! Geçmişin tasasından, istikbal endişesinden, güçlüksüzden, gevşeklikten, korkaklıktan, cimrilikten, bel büken borçtan, haksız ve zalim insanların musallat olmasından Sana sığınıyorum.”
İşte hayatta en ihtiyaç duyduğumuz şeyler bunlardır.
Nurlar’la geçen bir hayat iki cihan saadetine götürür.
Hadisin manasını hayatımıza yansıtalım.