"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Depremin dili

Raşit YÜCEL
02 Ekim 2019, Çarşamba
İletişimin baş döndürücü hızla geliştiği dünyamızda, iki habere her zaman hazırız…

Biri sevindirici haberler, biri de bizi üzen haberler.

Bazı insanlar, üzücü haberleri “kara haber” diye dillendirirler.

Aslında haberin karası olmaz.

Davranış biçimlerimiz oldukça farklılaştığı gibi, değerlerimiz de farklılaştı.

Şunu çoğu zaman unutuyoruz:

Kader kaleminin çizdiği olaylar.

İnsanın dünya hayatında, başına çeşitli hadiseler gelir.

Hepimiz bu hayatın içindeyiz.

İşte yakında İstanbul’daki yaşanan deprem olayı.

Çevre il ve ilçelerde hissedilen bu hadise, bütün Türkiye’yi endişeye sevk etti.

Hemen hemen her birimizin İstanbul’da bir yakını vardır.

Birden herkes telefona sarıldı.

Santrallar kilitlendi.

Bu deprem, birkaç derece daha şiddetli olsa idi, bir çok acı hadiselere şahit olacaktık.

Ama, Cenab-ı Hak bize acıdı.

Bu olay bir ikaz idi.

Buna rağmen bir çok binalarda hasarlar meydana geldi.

Bazı evler mühürlendi, bazı okullarda eğitim yapılamaz hale geldi.

Samimî ve tahkikî imana sahip insanlar bundan dersler çıkardı.

Bunun manasını Bediüzzaman Hazretleri şöyle tarif ediyor:

“Aklı başında olan insan, ne dünya umûrundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz. Zira dünya durmuyor, gidiyor. İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun...”

İmanın ölçüsü budur.

Bu ölçüye göre kendimizi tartabiliriz.

Bu açıdan bakıldığında “kara haber “ diye bir anlayış olamaz.

Bizler her zaman son yolculuk olan ebedî âleme gideceğimize hazır olmalıyız.

Özellikle bu zamanda...

Böylesine dostlukların asgariye indiği bir zamanda.

Şimdi, İstanbul’da büyük depremin olabileceği ilim adamları tarafından belirtiliyor.

Bu depremin manası şudur:

Demek ki, ekser insanlar yanlış hayatlarına devam ediyor veya az olan bazı günahları silinmesine vesile oluyor, veya ehli imanın mağlûbiyeti buna vesile oluyor.

Hadiste şöyle bir duâ vardır:

Ben yıllarca bu duâyı her namazdan sonra duâlarıma dahil etmişimdir:

“Ya Rab! Geçmişin tasasından, istikbal endişesinden, güçlüksüzden, gevşeklikten, korkaklıktan, cimrilikten, bel büken borçtan, haksız ve zalim insanların musallat olmasından Sana sığınıyorum.”

İşte hayatta en ihtiyaç duyduğumuz şeyler bunlardır.

Nurlar’la geçen bir hayat iki cihan saadetine götürür.

Hadisin manasını hayatımıza yansıtalım.

Okunma Sayısı: 2257
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulkadir Turan

    2.10.2019 17:47:02

    Kula bela gelmez Hak yazmayınca,Hak bela yazmaz kul azmayınca;diye harika bir söz var.En başta kendime söylüyorum yaptığım hata ve günah çok.Demem o ki deprem Kutlular Ağabeyin buyurduğu gibi İlahî ikazdır.Benim gibilere ikazdır.Kendimize bir an önce çekidüzen verip doğru yoldan asla sapmadan ebedî aleme,Rabbimizin huzuruna beyaz yüzle açık alınla gidebilelim.

  • erhan

    2.10.2019 11:07:58

    Ya Rab! Geçmişin tasasından, istikbal endişesinden, güçlüksüzden, gevşeklikten, korkaklıktan, cimrilikten, bel büken borçtan, haksız ve zalim insanların musallat olmasından Sana sığınıyorum.”

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı