Hayat, aile hayatının birlikteliği ile yaşıyor.
Eşler, çocuklar, amcalar, teyzeler, dedeler ve uzak ve yakın akrabalar…
Şu mevsimde, yeni yeni aileler teşekkül ediyor.
Çocuklar evlendiriliyor, ev ve hane sahibi yapılıyor.
Bu yeni ailenin ve eski ailelerinin saadeti ancak iman-ı ahiret sayesinde mesut ve müferrah olur.
Mesut ailenin temelleri çok sağlam esaslar üzerine kurulmaz ise, temeli sağlam olmayan binanın hafif bir sarsıntıda yıkıldığı gibi, aile de az bir huzursuzlukta yıkılıyor.
Bu sebeple o küçük Cennet hayatı zehir hükmüne geçiyor.
O zaman, aile bir Cennet iken Cehenneme dönüşüyor.
Avrupa’da yaşanan boşanmalar şimdi ülkemizde de yaygınlaşmaya başladı.
Surî zevkler ve hevesler daimî ayrılıklara yol açıyor.
Evlilikte denklikler nazara alınmadığı zaman olumsuzluklar hayata hakim oluyor.
“Hayatın lezzetini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız, feraizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmek ile muhafaza ediniz” tavsiyesini nazara almayan fertlerin karşısına çıkacak zorluklar, o dünya Cennetini zehire çeviriyor.
O zaman, hiç arzu etmediğimiz aile huzursuzları meydana çıkıyor.
Akrabalıklardaki dünya farklılıkları aile hayatını zehir etmeye başlıyor.
“Kadın üç sey için alınır; biri güzelliği için, ikincisi soyu ve zenginliği için, üçüncüsü dindarlığı için. Siz dindar olanı tercih ediniz” tavsiyesi nazara alınmalı.
Kız ve erkek çocuklar, ailenin mutluluğu için azamî dikkat ve güzel haller ile hem dünya hayatında saadete kavuşurlar, hem ahiret hayatında mesut olurlar.
Evliliği bu hale getirmek gerekir.