Nurdağı’nın ve çevresindeki şehirlerin fethi Ukkaşe (ra) komutasında gerçekleşmiş. Daha sonra, 1071’de Alp Arslan’ın Romen Diyojen’i mağlup etmesi ile, Anadolu toprakları, peyderpey Selçuklu hakimiyetine girmiştir.
Böyle bir dağın yıllar boyu “Gavur Dağı” diye yad edilmesi, yanlıştı. Dağlar ve bütün yaratılan mevcudatın her biri, Cenab-ı Hakk’ın birer itaatkâr memurudur.
Bediüzzaman, Mart 1960’ta Isparta’dan başlayan veda yolculuğunda, Eğirdir, Konya, Adana ve Gaziantep sınırları içerisinde bulunan bir dağın tepesinde arabasını durdurmuş. Etrafı tenezzüh eden Bediüzzaman, sadık talebesi Zübeyir Gündüzalp’e, “Kardeşim bu dağın adı nedir?” diye sormuş. Zübeyir, “Üstadım, bu dağın adı ‘Gavur Dağı’dır.” diye cevap verince, Üstadımız, “Bu dağa bu isim hiç yakışmamış. Bu dağın ismi, ‘Nur Dağı’ olsun.” dediği anlatılır.
Bu yeni isim, insanlar tarafından kullanıldıkça, resmiyet kazanmıştı. 1990 yılında ilçenin ismi “Kömürler” iken, hem dağ hem ilçe ismi olarak “Nurdağı” ismi kabul ediliyor.
Dağlar; ovaları ve derelerin bir koruyucusu olma mahiyeti var. Şimdi bu dağdan geçenler, levhalarda “Gavur Dağı” yerine “Nur Dağı”nı okumaktadırlar.
Üstadın bu temennisi kemalini bulmuş, dağ bu sevimsiz isimden kurtulmuştur... Üstad Bediüzzaman, dünyanın dört bir yanında yaşayan insanlara Kur’ân’dan aldığı manevî ilaçlar ile mesajını ulaştırmaya devam ediyor.
Merhum yazar Münevver Ayaşlı’nın, Bediüzzaman Hazretlerinin vefatından sonra bir makalesinde, “Demokratların manevi muhafızı vefat etti” dediği ifade edilir. Hakikaten de kısa süre sonra 1960 ihtilâli ile yüzlerce Demokrat hapislerde süründürülmüş, başbakan ve onun iki arkadaşı asılarak büyük bir cinayet işlenmişti.
Şimdi 14 Mayıs’ı sahiplenmek isteyenler, bu bedeli ödeyenlerin üzerinden seçim kazanmak istiyorlar... Maksatlarının aksine tokat yiyecekleri şimdiden belli değil mi?