"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sıddık Süleyman

Raşit YÜCEL
06 Mayıs 2020, Çarşamba
Asrın başlarında, düşmanlar ehl-i imanı içten vurma hareketlerini başlatmışlardı…

Bedüzzaman Hazretleri’ni, önce Burdur ilinde ikamete mecbur edilmiş, sonra Isparta merkezine nakletmişlerdi.

Her gittiği yerde, her yaştan ve baştan ehli iman, bu yüce insanı fark ediyordu. Isparta’da ki alâkayı gören yetkililer onu daha sonra Barla’ya nakledeceklerdi. Önce Eğirdir’e getirdiler kendisini.

Mevsim kıştı. Eğirdir Gölü’nün yüzeyi buz ile kaplı idi. Önce Ankara’dan verilmişti emir. O emri Isparta valisi yerine getirecekti. Eğirdir kaymakamı, Üstadın akşam mutlaka Barla’ya ulaştırılmasını istiyordu. Emir’in demiri parçaladığı günlerdi. Baş çavuş, kayıkçıyı bulmuş, durumu anlatmıştı.

Kayıkçı: “Komutanım mevsim malûm, efendiyi buzlar çözülünce götürelim” dedi.

Barla’ya gidecek o günlerde yol dahi yoktu. Neyse, kayık hazırlandı, iki de er alındı kayığa, buzlar kırılarak ilerliyorlardı.

Kayıkçının dikkatini çekti ve komutana kayıkta sordu: “Bu hoca niçin Barla’ya nefyedildi?”

Komutan, gayet ciddî bir eda ile: “Bu hoca, Ankara’ya kafa tutmuş”

Kayıkçı durumu anlamıştı. Güçlükle yolculuk tamamlanmıştı. Fakat, Üstad Barla’ya ayak basmadan, oranın yetkilileri geleceğini haber almışlardı. Üstad’la kimsenin samimî olmamasını, yardımcı olunmamasını emretmişlerdi ahaliye. Üstad, işte böyle garip bir vaziyette ilk günlerini yaşıyordu Barla’da.

Arada dışarıya tenezzühe çıkıyordu. Yağmurda ıslanmış, delik olan ayakkabısı su almış ilerlerken, köylüler evin saçağında bekliyorlardı. Üstad, orada bulunanlara selâm verdi, herkes selâmı bile içlerinden aldılar.

İşte, tam bu esnada, orada bulunan Sıddık Süleyman’ın adeta içi” cız” etti. Çok rikkatine dokundu, gözyaşlarını içine akıttı. Üstadın arkasından gitmeye başladı. Arkasında birinin geldiğini fark eden Üstad arkasını dönerek, gelenin Sıddık Süleyman olduğunu gördü ve şöyle dedi:

“Gel kardeşim.” Soyadı, Kervancı idi, Üstada hancı olmuştu.

Barla’da ilk Nur Talebesi Sıddık Süleyman olmuştu. Barla’da Üstad ile sekiz yılı nerede ise her günleri beraber geçmişti. Üstad, Süleyman’ı çok sevmişti. Süleyman da Üstadı çok sevmişti... Çoluk çocuğu ile Üstada hizmet ettiler. Tabiri caiz ise, adeta Ebubekir (ra) gibi olmuştu.

Yıllarca Üstadın tabiri ile “hiç gücendirmeden hizmet etmişti.”

Barla’nın bağ semtinde Süleyman’ın bir bahçesi vardı. Yirmi Sekizinci Söz bu bahçede telif edilmiştir. Daha sonraki yıllarda, Üstad farklı il ve ilçelerde ve farklı hapis mahalleri oldu.

1950’den sonra Üstad, farklı zamanlarda Barla’ya geldiğinde Süleyman ile bir ve beraber oldular.

Sıddık Süleyman 6 Mayıs 1965 yılında Ankara’da vefat etti. Cenazesi, Barla Kabristanı’na defnedildi. Mekânı Cennet olsun, kabri Nurlarla dolsun.

Okunma Sayısı: 1893
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali R. Yardimoglu

    6.5.2020 04:48:10

    Siddik Suleyman, rah.aleyh...........AbuBakr Siddik (R.A.)

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı