"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstibdat, meşrûtiyet libası giyse sille vuracağım

Risale-i Nur'dan
15 Temmuz 2021, Perşembe
MEŞRÛTİYET; HAK, SIDK, MUHABBET VE İMTİYAZSIZLIK ÜZERİNE BEKA BULACAK

Meşrû, hakikî meşrûtiyetin müsemmasına ahd ü peyman ettiğimden, istibdat ne şekilde olursa olsun, meşrûtiyet libası giysin ve ismini taksın; rast gelsem sille vuracağım.

Fikrimce meşrûtiyetin düşmanı, meşrûtiyeti gaddar, çirkin ve hilâf-ı Şeriat göstermekle, meşveretin de düşmanlarını çok edenlerdir. “Tebeddül-ü esma ile hakaik tebeddül etmez.”

En büyük hata, insan kendini hatasız zannetmek olduğundan, hatamı itiraf ederim ki; nâsın nasihatini kabul etmeden nâsa nasihati kabul ettirmek istedim. Nefsimi irşad etmeden başkasının irşadına çalıştığımdan emr-i bi’l-ma’rufu tesirsiz etmekle tenzil ettim. Hem de tecrübe ile sabittir ki, ceza bir kusurun neticesidir. Fakat bazen o kusur, işlenmemiş başka kusurun suretinde kendini gösterir. O adam masum iken cezaya müstahak olur. Allah musibet verir, hapse atar, adalet eder. Fakat hâkim ona ceza verir, zulmeder.

Ey ulü’l-emir! Bir haysiyetim vardı; onunla İslâmiyet milliyetine hizmet edecektim; kırdınız. Kendi kendine olmuş istemediğim bir şöhret-i kâzibem vardı; onunla avama nasihatimi tesir ettiriyordum, maa’l-memnuniye, mahvettiniz. Şimdi usandığım bir hayat-ı zaifim var. 

Kahrolayım, eğer idama esirgersem. Mert olmayayım, eğer ölmeye gülmekle gitmezsem. Sureten mahkûmiyetim, vicdanen mahkûmiyetinizi intâc edecektir.

Bu hal bana zarar değil, belki şandır. Fakat millete zarar ettiniz. Zira nasihatimdeki tesiri kırdınız. Sâniyen, kendinize zarardır. Zira hasmınızın elinde bir hüccet-i kàtıa olurum. Beni mihenk taşına vurdunuz. Acaba fırka-i hâlise dediğiniz adamlar böyle mihenge vurulsalar, kaç tanesi sağlam çıkacaktır? Eğer meşrutiyet bir fırkanın istibdadından ibaret ise ve hilâf-ı Şeriat hareket ise, “Fel yeşhedi’s-sekalâni ennî mürteciun.” (HÂŞİYE) Zira yalanlarla ittihad yalandır. Ve ifsâdât üzerine müesses olan ism-i meşrûtiyet, fâsiddir. Müsemma-i meşrûtiyet; hak, sıdk, muhabbet ve imtiyazsızlık üzerine beka bulacaktır...

HÂŞİYE: Yani, “Bütün dünya, cin ve ins şahit olsun ki, ben mürteciyim!”

Tarihçe-i Hayat, s. 82

LÛ­GAT­ÇE:

ahd ü peyman: Söz ve yemin; and içmek.

fâsid: Doğru olmayan, bozuk, müfsid, yanlış olan.

fırka-i hâlise: Saf, temiz topluluk. 

hilâf-ı Şeriat: Şeriata aykırı.

hüccet-i kàtıa: Doğruluğu kesin olan delil.

intâc: Netice verme, doğurma.

istibdat: Kànuna ve nizâma tâbî olmayan, keyfî, baskıcı yönetim; zulüm ve tahakküm.

libas: elbise.

meşrutiyet: Bir hükümdarın başkanlığı altındaki millet meclisi ile idare edilen devlet sistemi.

müsemma: Bir isimle isimlendirilen mana, hakikat.

müsemma-i meşrutiyet: Meşrutiyet olarak isimlendirilen mana, hakikat.

nâs: İnsanlar.

sıdk: Doğruluk.

tebeddül-ü esma: İsimlerin değişmesi.

ulü’l-emr: İdâreci, yönetici, devlet reisi.

Okunma Sayısı: 1345
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • cenk çalık

    16.7.2021 10:16:48

    "En büyük hata, insan kendini hatasız zannetmek olduğundan, hatamı itiraf ederim ki; nâsın nasihatini kabul etmeden nâsa nasihati kabul ettirmek istedim. Nefsimi irşad etmeden başkasının irşadına çalıştığımdan emr-i bi’l-ma’rufu tesirsiz etmekle tenzil ettim. Hem de tecrübe ile sabittir ki, ceza bir kusurun neticesidir." İşe nefsimizdem başlamak için yukarıdaki hakikatler yeterli olmalıdır. Bu yapılmaduğı takdirde neticeler tecrübeyle sabittir. Kendimizi ıslah edemediğimiz müddetçe başkalarına tesirimiz yok hükmündedir. O halde Üstadın da müteaddit defa ifade ettiği gibi başkalarının kusurlarıyla değil, kendi eksiklerimizle uğraşmalıyız vesselam...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı