"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur sadaka-i makbule hükmündedir

Risale-i Nur'dan
17 Şubat 2015, Salı
Risale-i Nur sadaka-i makbule gibi belâların def’ine vesile olmasından, o gizlendiği ve müsadere edildiği zamanda bazı belâlar fırsat bulup başımıza gelir.

HATA-SAVAB CETVELİNDEN:

Hata 45: İlminin vüs’atini ve karihasının genişliğini ve zekâsının feyzini ve yüksekliğini anlatmak istemiştir. 

lli altmış senelik hayat-ı ilmiyesi böyle temeddühlere ihtiyaç bırakmadığı gibi, âhir ömründe şahsını temeddühten bütün bütün çekindiği, yalnız hakaik-ı imaniyenin beyanında yanlış etmediği ve sırf Kur’ân’ın feyzinden iktibas ettiğine dair beyanatı böyle hodfuruşâne bir surete çevirmek büyük bir iftiradır. Hattâ o yanlış doğru da olsa meşhur Abdülvehhab-ı Şirânî ve Muhyiddin-i Arabî gibi pek çok ehl-i hakikat ulema, tahdis-i nimet nev’inde bu tarz-ı ihsanat-ı İlâhiyeyi çok defa kitaplarında zikretmişler.

Hata 46-47: Kendi kerametine o kadar inanmıştır ki, İlâhî ve tabiî olan birçok hâdiseleri kendisinin ve Risale-i Nur’un kerametidir der. 

Bu hatâsında birkaç vecihle yanlışı var. İlâhî ve tabiî olarak iki kısma ayırmak ve tabiata da bir hisse-i icad vermek dinde bir yanlış olduğu gibi, Risale-i Nur’a ve şakirtlerine gelen zulmün aynı zamanında zelzele gibi müteaddit hadiselerin tevafukları Risale-i Nur’un makbuliyetine ve bir sadaka-i makbule hükmüne geçtiğine bir işaret-i gaybiyedir demesini tefahur zannetmek iftira olduğunu herkes bilir. 

Hata 48: Risale-i Nur’un tokadı olarak vasıflandırmaktadır. 

Bunu müdafaatımda pek zâhir bir hatâ olduğunu ispat ettiğimiz gibi; Risale-i Nur’un tokadıdır denilmemiş; belki “Risale-i Nur sadaka-i makbule gibi belâların def’ine vesile olmasından, o gizlendiği ve müsadere edildiği zamanda bazı belâlar fırsat bulup başımıza gelir” denilmiş. Bu ise adalet-i İlâhiyenin bir tokadıdır. 

Hata 49: Muhtelif yerlerde olan zelzeleler ve seylâplar, Risale-i Nur’un şiddetli birer tokadı olarak vuku bulmuştur. 

Cevabı mükerrer verilmiş bir hatâyı tekrar etmek garazkârâne bir yanlıştır. 

Hata 50-51: Bu seylâp ve zelzelelerden Risale-i Nur’un ve binnetice kendisinin kerametiyle kurtulmuşlardır. Ve mâsumlar ve çocuklar o belâlardan zarar görmüşler. Said bunu izah etmemiş ve edememiştir. 

Risale-i Nur’un mükerrer yerlerinde yazılmış ki, zâlimlere gelen musibetlerde mâsumların telef olan malları sadaka ve vefat edenler de şehid hükmünde olduğunu beyan, bu yanlışını ve sathîliğini gösterir. 

Hata 52: Hayır ve şerrin Allah’tan olduğunu inkâr yoluna sapmak gibi bir tezada düşmüştür. 

Risale-i Nur’dan Kader Risalesi olan Yirmi Altıncı Sözün sırr-ı kaderi emsalsiz bir surette beyanı ve imanın erkânlarını Risale-i Nur’un harika bir tarzda ispatı meydanda iken, böyle bir iftira garazkârlıktan başka birşey değildir.

Hata 53: Nur şakirtlerinin bazıları ona bir mehdîlik de tevcih etmişlerdir. 

İtiraznamemde kat’î hüccetlerle onun bu hatâsı reddedilmiş. Hem hiçbir vakit, değil böyle büyük makamları, belki küçük medih ve hüsn-ü zan ile nefs-i emmâresine bir benlik vermemek için reddettiği mahkemelerde de görülmüştür.  

(Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, Yeni Asya Neşriyat, yeni tanzim, s. 654)

LÛ­GAT­ÇE:

temeddüh: kendi kendini övme, beğendirme.
hodfuruşâne: kendini beğendirmeye çalışarak.
tahdis-i nimet: Şükrünü edâ etmek maksadıyla kavuştuğu nimeti başkalarına anlatma.
seylâp: taşkın su, sel

Okunma Sayısı: 4179
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı