"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hicrî yeni yılınız mübarek olsun

Mehtap Yıldırım Yükselten
26 Haziran 2025, Perşembe
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (asm) Mekke'den Medine'ye hicreti, İslâm aleminde hicrî takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir.

Hicret esnasında yaşanan mu’cizeler

Hicrî takvim, Hz. Ömer'in (ra) halifeliği zamanında, hicretten 17 sene sonra toplanan bir heyet tarafından, Hz. Ali'nin (ra) teklifiyle Hicretin gerçekleştiği yıl, 1 kabul edilerek tesis edilmiştir. Hicrî takvimden önce ise Arapların tarihî olay ve yaş hesaplamalarını Fil Vakası'na göre belirledikleri bilinmektedir. 

Peygamber Efendimizin (asm), Mekke'den Medine'ye göç ettiği yıl olan (Milâdî) 622 yılının başlangıç kabul edildiği Hicrî takvim'e, hicret takvimi de denir. Hicrî takvim, ayın dönemlerine göre hesaplananır. Hicrî takvimde 12 ay sırasıyla şöyledir: Muharrem, Safer, Rabiulevvel, Rabiulâhir, Cemaziyelevvel, Cemaziyelâhir, Receb, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkâde ve Zilhicce. 

Cenab-ı Allah, Kurân-ı Kerîm'de: "Ay ve güneşin hareketi bir hesap iledir." buyuruyor. Ay hesabını, okuma-yazma bilmeyen ümmîler de yapabilmişlerdir. Hicrî takvime göre bugün 1 Muharrem 1447 yılına girmiş bulunuyoruz. "Muharrem" kelimesi, "hürmete lâyık," "haram olan, yasaklanan" anlamlarına gelir. Cahiliye Arapları Muharrem  ayı geldiğinde birbirleriyle savaşmaz, kan dökmezlermiş. "Savaşın haram olduğu ay" diyerek saygı gösterirlermiş.  

NEDEN HİCRET, TAKVİMİN BAŞLANGICI OLMUŞ?

Takvim başı için hicretin esas alınmasının birçok sebebi vardır. Hicret ile, Müslümanlar güçlenerek kardeş olduklarını yeryüzüne ilân etmişlerdir. Hicret, insanlığın ve medeniyetin zirvesidir. Mekke'nin hiç kan dökülmeden fethedilmesinin, Müslümanların dünyanın dört bir yanına Kur'ân ve iman ilmini taşımasının adıdır “Hicret.”  Ümmetin gücünü herkesin tanıdığı bir zamanın adıdır "Hicret." Müslümanların birlik ve beraberliği ile zaferlere koşmalarıdır "Hicret." Zulümden, haksızlıktan, düşmanlıktan uzaklaşıp, barışa, kardeşliğe, adalete ve iyiliğe gitmektir "Hicret." Günümüzde Müslümanlar, bu vasıflardan çok uzakta oldukları için, "Hicrî yılımız mübarek olsun" demeye bile çekiniyoruz. Bugün Müslüman kardeşlerimiz katledilirken, seyirci kalan, hatta zalimlere destek olan,   Müslüman yöneticilerin vurdumduymazlığına herkes şahit oluyor. Şimdi de düştüğümüz bu halden çıkış için yine bir hicrete ihtiyaç var. Daha fazla geç kalmadan Müslümanlar uzaklaştıkları İslâm'a dönmelidir.

HİCRETE İHTİYAÇ VAR 

Dünya kana bulandı, Müslümanların âh'ı arş-ı âlâyı titretti. Masum yavruların "açız" diye ağlamaları, açlıktan ölen bebekler, bombalarla etrafa saçılan vücut parçaları, bunların hiçbiri Müslümanları bir araya getiremedi. Gazze'deki kardeşlerimiz "Neredesiniz ey Müslümanlar, yardım edin!" diye seslenirken, dünya Müslümanlarının yardımı; kınamak, yürüyüş, protesto ve cılız sloganlardan öteye gitmedi. 

Şimdi yeniden tarihin seyrini değiştirecek toplu bir hicrete ihtiyaç var.  Şairin dediği gibi "Var oluşa hicret var, bir oluşa hicret var, dirilişe hicret var, Nur oluşa hicret var."

Müslümanlar bu birlik ve beraberliği sağlamadığı sürece, bu gün Filistin'in başına gelen, sonra İran'ın, daha sonra başka bir Müslüman ülkenin başına gelerek devam edebilir. Bu vahşetin, kinin bitmesi için, Müslümanlar barışa, kardeşliğe doğru bir seferberlik başlatarak birlik ve beraberliğe hicret etmelidir. Hakka, hakikate, "komşusu açken, tok yatmamaya," "benim rahatım iyi, başkasından bana ne?" dememeye acil hicret etmeye ihtiyaç var. Zalimlerden, bencillerden, fırsatçılardan, yağmacılardan, hırsızlardan, maddecilikten, adaletsizliklerden kaçmak, uzaklaşmak ve yeniden yaşanabilir bir medeniyet inşa etmek için acil İslâmî ve insanî değerlere hicret etmek gerekir.

Bu faziletli günün dualara ve duaların hayırlısıyla kabulüne vesile olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyoruz. Bu Hicrî yılın İslâm âlemi için bir milat olmasını, Özellikle Filistin'de, Doğu Türkistan'da, Arakan'da, İran'da ve dünyanın birçok yerinde akan kanın durmasını, savaşların son bulmasını ümit ediyoruz.

Okunma Sayısı: 2233
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Muhammed Zübeyir Sönmez

    26.6.2025 12:31:31

    Yazıdan: ''Cahiliye Arapları Muharrem ayı geldiğinde birbirleriyle savaşmaz, kan dökmezlermiş. "Savaşın haram olduğu ay" diyerek saygı gösterirlermiş.'' Allah yolundan alıkoymak için biz doğru yolda olduğumuza inandığımız müslümanların şeytan ve nefis ile olan savaşının son nefesimize kadar edeceğini, yani bu durumun molasıydı, ateşkesiydi yok bilmem dinlenmesi falan olmadığını hatırlatmakta fayda görüyorum. Bir önceki yorumum için de ''Tevekkül ve Teslîmiyetini ziyadeleştir ya rabbî'' yazmam lazım gelirken ''ve'' yazmak dikkatimden kaçtı ya da yazdığımı zannettiğim için ufak bir yazım hatası oldu. Evvelki yorumu okuyacak olanların sû-i zan tuzağına düşme ihtimaline karşı bu hatırlatmayı elzem buldum

  • Muhammed Zübeyir Sönmez

    26.6.2025 07:11:43

    ''Bu faziletli günün dualara ve duaların hayırlısıyla kabulüne vesile olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyoruz.'' öyleyse ''Allah'ım peygamber efendimiz Hazreti Muhammed Aleyhissalâtu Vesselâm hakkı için hürmeti için, Sallallahu Aleyhi Sellem hakkı için hürmeti için, İhlas suresi âyetlerinin, hakikatlerinin hakkı için hürmeti için şu an dünyanın neresinde olursa olsun ne kadar müslüman maddi ya da manevi zulüm ve acı içindeyse sen onların hem îmanını hem sabrını hem de sana olan tevekkül teslîmiyetini bir daha eksilmemek üzere ziyadeleştir ya rabbî. Âmin, âmin, âmin...

  • Muhammed Zübeyir Sönmez

    26.6.2025 06:59:43

    Yazıdan ''Dünya kana bulandı, Müslümanların âh'ı arş-ı âlâyı titretti. ''dünya Müslümanlarının yardımı; kınamak, yürüyüş, protesto ve cılız sloganlardan öteye gitmedi.'' Bediüzzaman Hazretlerinin insanı kâinatın küçültülmüş hali benzetmesini düşünürsek vicdanların yaralanması sonucu akan kanların haddi hesabı peki? Daha da vahimi sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatlarındaki lezzetten zerre taviz vermemek için çaba sarf eden müslümanların hali? Dünya müslümanlarının yürüyüşlerde kalbi mazlumlarla meşgul olduğu kadar acaba Allah'a en yakın olunan namaz ibadetinden hemen sonra mazlumlar için Allah'a el açmamaları? Ya da el kaldırıp dua ettilerse bile protestolarda ki kadar samimane ol(a)mamaları?

  • Nahit Topaloğlu

    26.6.2025 06:20:45

    "Hicret esnasında yaşanan mucizeler"diye kırmızıyla yazılı bir başlık var fakat bu başlık açıkta kalmış. Çünkü hiçbir mucize anlatılmıyor bu başlık altında. Yazıdan çıkartılmalı. Yazarımızın e postası olsaydı oraya yazacaktım. Fakat e posta adresi yazıda yok maalesef.

  • Salih baş

    26.6.2025 05:57:18

    Bütün cemaatler ve tarikatlar İslami değerlere hicret için aynı fikirde ama nedense biraraya gelemiyorlar tuhaf ve ilginç ötesi ilginç

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı