"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ahde vefa

Rüstem GARZANLI
03 Mayıs 2015, Pazar
Büyüklerimiz hep söylerler, “eskide söz vardı güven vardı, ahde vefa vardı. Ah ne güzeldi, o günler…”

“Vefa, asr-ı hâzırın ihmal ettiği duygulardan biridir” diyerek veciz bir şekilde ifade buyuran asrın müceddidi Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, vefanın günümüzde ne kadar ihmal edildiği gerçeğini ortaya koymaktadır. 

Evet, eskiden fen ve felsefenin cerbezesi bu kadar fazla değildi. İnsanların çoğu avam oldukları için kimi ailesinden, kimi çevresinden aldığı İslâmî ve insanî terbiyeyi sosyal ve içtimaî hayatında tatbik ederdi. Anne-baba, kardeş, akraba ve dostlarla ilgi ve alâka vardı. İyilikler kesinlikle karşılıksız bırakılmazdı, yardımlaşma ve dayanışmanın esası olan vefa böylece tesis edilirdi.

Vefa, her insanda özellikle Müslümanlarda bulunması gereken önemli bir özelliktir. Çünkü hayat-ı beşerîyenin ruhu ahde vefa ile olur. Vefasızlık ise şahsî menfaat ve bencilliği öne çıkarır; dolayısıyla sosyal hayatın temel prensipleri olan emniyet, itimat, samimiyet ve hürmet de ortadan kalkar. 

Vefa, gerek Allah’ın (cc) yanında, gerekse insanların yanında kişinin itibarını ve şerefini arttırır. Vefa, insana şeref veren, baş üstünde taşıyan mücevherlerle bezenmiş bir taçtır. Vefa, Allah’ın takdirine ve insanların da sevgisine ulaştıran güzel bir meziyettir. Kur’ân-ı Kerîm’de meâlen, “Allah’a verdiğiniz ahdi tutun” Âyet-i Kerimesiyle Cenâb-ı Hak, ahde sâdık kalmayı emretmiştir.

Mü’minler, günahlarından pişmanlık duyarak affedilmek ümidiyle tövbe ederler. Her yapılan bir tövbe Allah’la kesin bir akit, bir daha o günahı işlememek için verilen bir sözdür. Tövbe eden kul, “Allah’ım, bundan böyle emirlerine bağlı kalacağım” diyor. İşte bu ahde bağlı kalma “ahde vefadır.” Ahde bağlı kalınmadığı zaman vefasızlık, sadakatsizlik  yapılmış olunur. “Allah’a verdiğiniz ahdi tutunuz.” Âyette emir edildiği üzere gerek Allah’a, (cc) gerekse başkasına verilen söz mutlaka yerine getirilmelidir.

Sadâkat ve ahlâkta numune-i misâl olduğu kadar, vefada da en ileri olan Peygamberimiz, (asm) sözüne ve ahdine de son derece bağlı idi. Birine söz verdiği zaman mutlaka onu yapardı. 

Daha Peygamberlik gelmeden önce, Abdullah B. Ebi’l-Hamsa (ra) ile bir yerde buluşmaya karar veriyorlar. Abdullah (ra) verdiği sözü unutuyor, aradan üç gün geçtikten sonra hatırlıyor ve buluşacağı yere gidiyor. Bakıyor ki Hz. Muhammed (asm) orada bekliyor. Efendimiz (asm) “Abdullah nerede kaldın? Üç gündür seni burada bekliyorum” buyurur. İşte Peygamberimizin  (asm) üç gün boyunca her gün söz verdiği saatte gelip Abdullah’ı beklemesi, söz ve ahdi bütün insanlara bir mesaj olsa gerek.

Rahman ve Rahim olan Allah (cc), önce zatından başkasına kulluk etmemeyi ve ardında da ana babaya ihsanda bulunmayı emrediyor. “Annenin doğum sancısında çektiği acıyı, evlât annesini hayatı boyunca sırtında taşımasına mukabil gelmez.” Anne ve babadan sonra elbette akraba, komşu ve dostların hak ve hukukuna riayet etmek gelir, onları zaman zaman ziyaret etmek, hal hatırlarını sormak, hayırlı duâlarını almak güzel bir kadirşinaslık ve vefadır.

Bediüzzaman, Rusya’da esarette iken, Kosturma’da Tatarlardan görmüş olduğu insanî yardımdan dolayı “Bütün Tatar kabilelerini beş vakit duâma dâhil etmişim.” İşte bu sadâkat ve samimiyet, “neden ahde vefa?” sorusuna cevap olsa gerek…

Okunma Sayısı: 2124
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    3.5.2015 17:45:14

    Vefa,İnsan ve insanlık çarşılarında pek sesi duyulmuyor. Dostluk dünyamızdan çoktan göç etmiş durumda.Kıymetli yitik değerlerimizdendir. Hasretle aranılan bir sevgilidir vefa...İçtima-i hayatın eksik yanlarından biridir vefa.Ve sonuç olarak Kur'anda ve diğer dini kitaplarda bir cevher olarak hayata intikali bekliyor.Tarihi örneklerle bu sosyal yara dikkat çekilmiş,mesele güzelce izah edilmiştir.Garzanlı'ı tebrik ediyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı