"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İki Mesnevî, iki şahsiyet

Rüstem GARZANLI
14 Aralık 2019, Cumartesi
Biri yedinci asrın müceddidi Mesnevî-i Şerifin müellifi Hz. Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî…Bir diğeri on üçüncü asrın Müceddidi, Mesnevî-i Nuriye’nin müellifi, ahir zamanın Mehdi-i Azam’ı Hazreti Bediüzzaman Said Nûrsî.

Mevlânâ: Hicri 604’te Horasan’ın, Belh şehrinde doğdu, 672’de 68 yaşında Konya’da vefat etti. 

Bediüzzaman: Hicri 1293’te Bitlis’in, Nûrs Köyü’nde doğdu, 1379’da 82 yaşında Urfa’da vefat etti.

Biri Rûmî,

Biri Nûrsî,

Mesnevî-i Şerif: İkilik beyit halinde vezin ve kafiyeli yazılmış, içinde dinî ve ahlâkî nasihatler bulunan, aslı Farsça bir eserdir. Kur’ân’ın yedi hakikatinden bir hakikatine ayna olup, kutsî bir şeref almıştır.

Mesnevî-i Nuriye ise: Aslı Arapçadır, sonradan Türkçeye tercüme edilmiş, Kur’ân’ın yedi hakikatine ayna olmuş, Şerif ve Kutsî bir eserdir. İnkâr-ı Ulûhiyet zamanında yayınlanmıştır. En fazla Tevhit, Vahdaniyet ve Ulûhiyet üzerinde durmuştur.

Yedinci asırda fitnenin başı Hülagu, geniş bir coğrafya’da katliâm yaptığı, Mısır, Suriye, Urfa, Halep, Antakya ve Bağdat’ı işgal ettiği, Abbasî halifeliğine son verildiği, camiler ve kütüphanelerin tahrip ettirildiği, mukaddes kitapların Dicle Nehri’ne atıldığı, İslâm âleminin ağır darbe aldığı bir zamanda Hazreti Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî dünyaya gelmiş, o müthiş cereyana karşı mücadele etmiştir.

Felâket ve helâket tabir edilen 13. Asırda, Komünistliğin, anarşistliğin, masonluğun kuvvet kazandığı, Kur’ân’ı ve İslâm’ı ortada kaldırmaya çalışıldığı, Uluhiyetin inkârı yapıldığı bir devirde, Bediüzzaman Said Nûrsî Hazretleri dünyaya gelmiş.

Harp meydanında, avcı hattında, hatta at üstünde asırları tenvir edebilecek maddî ve manevî yaralara merhem, kalpleri irşad eden Mesnevî-i Nuriye yazdırılmış.

Risale-i Nur eserleri böyle dehşetli bir zamanın mahsulü cihetiyle cihad-ı diniye meydanının en büyük kahramanı olarak, dinsizliğe ve küfr-ü mutlaka ve komünizme karşı bir sedd-i Kur’ânî tesis etmiş, komünistliğin ve materyalistliğin bellini kırmıştır.

“Âlimler Peygamberlerin varisleridir.” Bu hakikat doğrultusunda, âlimler, evliyalar ve müceddidler mânen telsiz ve telgraf şeklinde birbirleriyle konuşmuş ve taltifte bulunmuşlar.

Ahmet Gümüş hatıralarında anlatıyor: Bediüzzaman Hazretleri, Mevlânâ Celâledin-i Rûmî hakkında şöyle demiş:

Hazreti Mevlânâ benim zamanımda gelseydi Risale-i Nur’u yazardı. Ben de Hazret-i Mevlânâ zamanında gelseydim, Mesnevî’yi yazardım. O zaman hizmet Mesnevî tarzındaydı. Şimdi Risale-i Nûr tarzındadır. Mevlânâ’nın zamanın da Mesnevî’si gönülleri irşad etmeye yeterli oluyordu….

Bediüzzaman’ın zamanında ise gönüllerin sönükleştiği, akılların ve kalplerin maddeye ve dünyaya çevrilmek istenmiştir.

İman ve itikadı, şüphe ve vesveselerle susturmak istendiği böyle bir zamanda, akla ve kalbe hitap edebilen, menfi felsefeye meydan okuyan bir eser gerekliydi. İşte o eser de Risale-i Nurlar’dır….

Bediüzzaman Hazretleri Mesnevî-i Nuriye ve Mesnevî-i Şerif hakkında şöyle bir mukayese yapmıştır:

“Kardeşlerim, kalbime ihtar edildi ki, Mesnevî-i Şerif şems-i Kur’ân’dan tezahür eden yedi hakikatinden bir hakikatin ayinesi olmuş, kudsî bir şerafet almış, Mevlevîlerden başka daha çok ehl-i kalbin lâyemut bir murşidi olmuş; öyle de, Risale-i Nur, şems-i Kur’ânîyenin ziyasındaki elvan-ı seb’ayı ve o güneşteki renk renk, çeşit çeşit yedi nuru birden âyinesinde temessül ettirdiğinden, inşallah, yedi cihetle şerif ve kutsî ve yedi Mesnevî kadar ehl-i hakikatte bâkî bir rehber ve bir mürşit olacak.” demiş. (28. Lem’a 14. Nükte, s. 635)

Mevlânâ Hazretleri ölümü, bir şeb-i arus, yani (Düğün gecesi) Hakka vuslat olarak nitelendirmiş.

Bediüzzaman Hazretleri ise, ölümü bir terhis teskeresi ve sevgililere kavuşmak olarak nitelendirmiştir.

Hülâsa-i kelâm, vücutları ayrı, fakat ruhları bir olan varis-i Nebinin sözleri ayrı olsa da fikir ve görüşleri aynıdır.

Büyük hoşgörü felsefesi ile insanlığa örnek olmuş Mevlânâ’nın Hakk’a yürüdüğü 746. Vuslat Yıl dönümü, keza, ömrü boyunca insanlığa iman, hayat ve şeriatı tevdi etmeye çalışan, asrın müceddidi Hazreti Bediüzzaman Said Nursî’nin de 23 Mart 2020 günü vefatının 60. Yıl dönümü münasebetiyle rahmetle yad ediyor, kabirleri pür nur olsun diyoruz.

Okunma Sayısı: 2376
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı