"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ahiretin madalyası

Sami CEBECİ
06 Ağustos 2025, Çarşamba
Bu dünya hayatına imtihan olunmak için gelen ve ebedî olan ahiret hayatını kazanmak için gönderilen insanların en büyük meselesi, elbette bu imtihanı kazanmak ve iman ile kabre girmek meselesidir.

Bunun dışında kalan bütün meseleler ikinci, üçüncü ve dördüncü derecede kalır.

Bir gün, bir aracın arkasında şöyle bir yazı okudum: “Bize ikinci bir ömür daha lâzım. İlkini ziyan ettik.” yazıyordu. Gerçekten, insanların büyük bir çoğunluğu, bu hayatı ikinci bir defa daha yaşama imkânı olmadığını bile bile gününü gün etmeye ve sanki ahiret yokmuş gibi hayatının haram helâl ayırımı yapmadan tadını çıkarmaya çalışıyor.

Halbuki, Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi “İnsan bu dünyaya keyif sürmek ve lezzet almak için gelmediğine, mütemadiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaşması ve mütemadiyen zeval ve firakta (ayrılıkta) yuvarlanması şahittir… Demek insan bu dünyaya yalnız güzel yaşamak için ve rahatla ve safa ile ömür geçirmek için gelmemiştir. Belki azim bir sermaye elinde bulunan insan, burada ticaret ile, ebedî, daimî bir hayatın saadetine çalışmak için gelmiştir. Onun eline verilen sermaye de ömürdür.” (Lem’alar s. 472)

Bahsi geçen hakikatler çerçevesinde, elbette aklı başında olan her bir mü’min ahiretini kazanmak ve iman ile kabre girmek için elinden gelen bütün gayretini gösterecektir. Ancak, cemaat asrı olan zamanımızda, herkesin şahsî gayretiyle ahiretini kazanması pek müşkülleşmiş. Bunun tek bir çaresi var, o da müstakim bir cemaatin şahs-ı manevîsine dahil olmak ve o şahs-ı manevîye dahil olmanın gereklerini yapmaktır.

Böyle bir şahs-ı manevîye dahil olanlar, yalnız başına kazanacakları sevaplardan binler ve belki de milyonlar derece daha fazla sevap kazanma nimetine mazhar olarak, iman ile kabre girmek gibi, dünya saltanatından daha büyük bir neticeyi elde etmek nimetine kavuşacaklardır.

Nasıl ki, müsabakalarda ve dünya olimpiyatlarında kazanılan madalyalar vardır. O madalyayı kazanan sporcu, çeşitli sebeplerden dolayı borç batağına düşse, sahip olduğu bütün mal varlığına icra gelir ve borçları tahsil edilir. Fakat, o mal varlıkları içinde olan altın, gümüş veya bronz madalyalardan hiç birisine el konulamaz ve icraya tâbi tutulamaz. Kanunlar buna müsaade etmez. Aynen öyle de, özellikle Risale-i Nur dairesine giren her bir Nur Talebesinin,

Mahşer Meydanındaki hesap gününde şahsî sevaplarına, çeşitli kul haklarından dolayı el konulsa ve hak sahiplerine dağıtılsa bile, cemaatin şahs-ı manevîsinden gelen ortak sevaplar, mukaddes bir madalya hükmünde olduğundan onlara el konulmaz ve başkalarına dağıtılmaz.

Bu müjdeli hakikate binaen, Risale-i Nur dairesine ihlâs, sadâkat, takva, içtinab-ı kebâir, sünnet-i seniyeye mutabaat ve hizmet derecesindeki şartlara uygun hareket eden Nur Talebeleri, hem iman ile kabre gireceklerine ve hem de Mahşer Meydanındaki hesaplarını kolayca verip, ehl-i Cennet ve saadet olacaklarına dair nice evliyalardan ve bilhassa mukaddes kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’den müjdeler vardır.

Madem ki, bizleri bekleyen ve dünya saltanatından daha değerli böyle neticeler vardır, elbette ihlâs, sadâkat, tesanüd, sebat, metanet, iman hizmetinde şevk ve gayret içinde olmak icap eder.

Okunma Sayısı: 242
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı

    En Çok Okunanlar