"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Asla bir bölen durumuna düşmemek gerekir

Sami CEBECİ
10 Eylül 2025, Çarşamba
İnsanlık tarihine bakıldığı zaman nice kurulmuş büyük devletler ve imparatorluklar, zamanla bölünerek küçülmüşler ve nihayet ekserisi tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir. Bunun tarih kitaplarında yüzlerce örneği vardır.

Türkiye’nin çok partili hayata geçildiğinde siyasî tarihine bakıldığı zaman, nice partiler kurulmuş ve zamanla meydana gelen bölünmeler sonucunda, o partilerin çoğunun isimleri dahi unutulmuştur.

Merkez sağ ve merkez sol olan ana akım partilerden ayrılan küçük partiler, çeşitli sebeplerden dolayı ekserisi bir varlık gösteremeden, siyasî tarih mezarlığına gömülüp gitmiştir. Ana gövdeden ayrılanlar, önceleri çok parlak bir manzara göstermişler fakat daha sonra köklerinden uzaklaştıkları için kurumuş ve bir hâtıra bile olamadan maziye gömülmüşlerdir.

Bin küsur seneden beri devam edip gelen tarikatlara bakıldığı zaman da, bir müddet birlik halinde yoluna devam eden bu manevî yollarda, farklı sebepler altında ayrılıklar meydana gelmiş ve ana akım tarikatların alt kolları oluşmuştur. Bu durum hak tarikatlarda olduğu gibi, fırak- ı dâlle denilen sapmış fırkalarda da söz konusu olmuştur.

İslâm dinine hizmet etmeyi asıl gaye edinen cemaatlerin durumları da, diğerlerinden farklı değildir. Onlar da kendi içlerinde birçok gruplaşmalar yaşayarak geliyorlar. Ancak farklı gruplaşmalar olsa da, cemaatlerde ve tarikatlarda ayrılanlar yine hizmetlerine devam ederler. Çünkü, asıl maksat Allah’ın rızasıdır. Onların durumu siyasî partilere benzemez ve hayatlarını devam ettirirler.

Bahsini ettiğimiz bu genel gidişattan, cumhuriyet döneminin en bilinen cemaatlerinden biri olan ve işi sadece iman hizmeti ile bir kişinin daha imanını kurtarmak ve kuvvetlendirmek olan Risale-i Nur cemaati de, zamanla bir kısım ayrışmalardan kurtulamamıştır. Risale-i Nur mesleğinin en önemli kuvvet kaynağı, en başta ihlâs ve sonra tesanüd olmasına rağmen, dahilî ve haricî sebepler altında, uzun yıllar beraber hizmet edenler zamanla ayrı düşmüşlerdir. Ancak, ayrılanlar yine hizmetlerine küçük de olsa bir grup olarak devam ederler.

Risale-i Nur Talebelerinin bir arada ve birlikte hizmet etmesini istemeyen bir kısım odaklar tarafından, temayüz etmiş bazı şahıslar öne çıkarılarak, onların etrafında bir grup oluşturulur ve ana gövdeden ayrılmaları temin edilir. Böylece, birlikten doğan manevî kuvvet zayıflatılmış olur. Bunu yapanlar da, kendilerince vatana hizmet ettiğini sanırlar.

12 Eylül 1980 İhtilâlinden sonra, kendisine darbe yapılan merhum Demirel için “Bir bilen” tabiri kullanılıyordu. Adından bahsetmek bile suç sayılıyordu. Daha sonraki yıllarda ise, Halk Partisine karşı DSP adında bir parti kuran Ecevit için de “Bir bölen” tabiri kullanıldı ve tarihe bir bölen olarak geçti. Bu çok acı ve ilginç bir durum.

Mensubu olduğumuz ve ana gövdeyi teşkil eden cemaatimiz içinde, bugün isimlerini dahi zor hatırladığımız birçok temayüz etmiş şahıslar geldi geçti. Bunlar cemaat içinde bir bölen olarak bilindi. Onların bir kısmının etrafında toplanan grupların çoğu artık yok hükmündeler ve dağıldılar. İnsan nefsine hoş gelen ayrılmalar önceleri güzel göründü. Ancak, daha sonraları bir vicdan azabı olarak ve neticesiz bir durum şeklinde tesirini gösterdi. Buna binaen, şahs-ı manevî havuzunda bir damla olarak kalmayı, “Bir bölen” olmaktan daha sevaplı görmeliyiz.

Okunma Sayısı: 2494
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Necati

    10.9.2025 15:50:48

    En büyük cihat insanın nefsiyle yaptığı cıhattır. Bu yüzden başkaları ile meşgul olmadan bu cihada yoğunlaşırken, elbette zındıka ve Süfyani komiteler ile yapılan, farz-ı kifaye olan manevi cihatdı da ihmal etmemek gerekiyor. Çünkü Yeni Asya'nın alâmet-i fabrikası zulme karşı olmak, hürriyet adalet ve asayişi temin etmek.

  • Elvan sağkol

    10.9.2025 14:25:16

    Mensubu olduğumuz ve ana gövdeyi teşkil eden cemaatimiz içinde, bugün isimlerini dahi zor hatırladığımız birçok temayüz etmiş şahıslar geldi geçti. Bunlar cemaat içinde bir bölen olarak bilindi. Onların bir kısmının etrafında toplanan grupların çoğu artık yok hükmündeler ve dağıldılar. İnsan nefsine hoş gelen ayrılmalar önceleri güzel göründü. Ancak, daha sonraları bir vicdan azabı olarak ve neticesiz bir durum şeklinde tesirini gösterdi. Buna binaen, şahs-ı manevî havuzunda bir damla olarak kalmayı, “Bir bölen” olmaktan daha sevaplı görmeliyiz. ALLAH RAZI OLSUN SAMİ ABİM. Harika tespitler, bu kadar nazik ve naif izah edilir ancak.

  • Yıldız Fırtına

    10.9.2025 12:14:13

    Yine muhteşem bir yazı olmuş kaleminize sağlık. "Bir bôlenlerin niyeti bazen haliste olduğundan hizmetleri kısmen devam etmiş bir süre sonra da -liderin ölümüyle belki- sönüp gitmiştir. Ancak niyeti halis olmayıp bütün gayesi hizmet degil de yok etmek veya ele geçirip başkalaştırmak olanlar ise "bir hain" olarak tarihe geçmiş ve öyle de kalacaktır. Bir sille ile yediği tokatla pensilvanya da ölüp gidenler gibi! Tarihi figür olarak sıradaki ise silleyi yedi ve silinmeyi bekliyor. Allah hangi niyetle olursa olsun bu cemaate ihanet edenleri, meşvereti yok sayıp itibarsızlaştıranları affetmez. Hizmetin sahibi imhal eder ihmal etmez. Bir kez daha diyorum:" titremeli"!

  • Muhammed Zübeyir Sönmez

    10.9.2025 12:06:55

    Bediüzzaman Hazretlerinin ''Kâinata değişmem'' diyerek talebeleri arasında en büyük övgüye mazhar olan merhum Zübeyir Gündüzalp'in kurucularından olduğu aynı zamanda başka bir ifadeyle, güzel de bir ifadeyle mânevî mimarı olduğu Yeni Asya gazetesi, dolayısıyla camiasının, ve bu camia'ya mensup olup da ardından ayrılmayı daha iyi bir yol olarak itikat edenlere; bu camia'da Allah'ın emir ve yasaklarına, Peygamber Efendimizin (Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtû Vesselâm, Sallalláhû Aleyhi ve Sellem) sünnetlerinden sadece ama sadece birine dahi olsa ve Üstadımız, Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin nazarlara takdim ettiği ölçü ve prensiplerine muhalif ne görüldü de, varsa tabi ''yapılması veya yapılmaması gerekenler'' diye yeni bir oluşum ihtiyacını duyuyorsunuz diye sormak lazım...

  • S. Pelin Kurukahveci

    10.9.2025 10:10:06

    Son dönemdeki yönetim kurulu kararlarını takdirle karşılıyoruz. Tebrik ediyoruz. Bazıları tarafından ısrarla fetöye destekçi konumuna düşürülen güzide cemaatimizin imajını düzeltiyorsunuz. Dualarımız sizlerle.

  • Ahmet ihsan

    10.9.2025 09:23:41

    Cemaat içindeki sıkıntıları umuma bakan köşelerde sergilemek, sizce ne kadar doğru ağabey. Bunu siz bize anlatıyordunuz.

  • Abdullah

    10.9.2025 00:32:12

    Maalesef tarihten, olaylardan ders alınmadığından tarih tekerrür ediyor. Bir Müslüman aynı delikten iki kere sokulmaz. Ama ne yazık ki,sokuluyor. Bu nasıl bir gaflettir,nasıl bir şuursuz luktur, anlamak mümkün değil.Müslü man ve özellikle Nur talebesi bu bölün me fitnesine alet olmamalı.Bölünmeye izin vermemeli.Ama ders ve ibret alınmadığı için defalarca bölünme tek rar edildi.Hâlâ de ders alınmışa benze miyor! Bunun maddi ve manevi zararla rının haddi hesabı yoktur.Yüzer Ayet-i Kerime ve ehadlsi şerif ıhubvet,ittihad ve muhabbet-i emrettiği halde, bunları dinlemeyip, şahsi görüşlerimizi öne çıkardığımız için bölünüyor ve kuvvetimizi kaybedip zayıflıyoruz.İtiba rımızı kaybolup, toplum nezdindeki etkinliğimiz de alabildiğine azalıyor. Öyle olunca iman hizmetimizi layıkıyla yapamıyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı